Ekonomi, üretim ve tüketim düzenidir. Ama ben 'yeni üretim parası'nı anlatmadan 'yeni paylaşım parası'nı anlatmak istiyorum.
Önceliği tüketime verdim.
Bu sıralama ters de olsa, tüketimden başlamak daha pedagojik olacak. Çünkü biz insanlar, önce faydamıza olanla ilgileniriz. Bilindiği gibi reflekslerimiz bu yönde çok gelişmiştir. O nedenle tüketime çok kolay motive oluyoruz.
Çok geçmez, karşımıza 'bedelini öde!' komutu duvar gibi dikilince de döner, bizi tüketime ulaştıracak yükümlülüklerimizin neler olabileceğini, neyi üreterek ne kadar tüketebileceğimizi anlamaya çalışırız. Biz böyleyiz…
Milyonlarca memura, kamu işçisi ve emeklileri de eklediğimizde sanırım 15 milyon yapıyor, hepsi hükümetten rahatlatıcı bir haber bekliyor.
Şimdilerde memur sendikaları manşette.
Yakındır, buna kamu işçisi ve emekliler de eklenecek.
Memur sendikalarının bütün cesaretlerini toplayarak hükümetten talep ettikleri yıllık zam ortalama %15 civarında! Hükümetin önerisi ise % 3,5 - 4 puanlık bir zam!
Gel de anlaş!
Hükümetin vermek istediği zam ile sendikaların talepleri arasında kapanmaz gibi görünen bir fark var. Gerçi %15 civarındaki zammı alacaklarına sendikalar da inanmıyor ya. Sırf üyelerine mesaj vermek, aldıkları aidatları hak ettiklerini göstermek için bağıra çağıra yüksek perdeden demeçler ve nutuklarla bizden günah gitti demeye getiriyorlar...
Çalışanların ve emeklilerin hükümetten beklentileri hangi hükümet olursa olsun değişmedi. Üretimde ve verimlilik konusunda kavgası olamayan sendikaların 'tüketme hakkı' kavgası vermelerine şaşırmamak gerek! Zira sendikaların varlık nedenleri üretim ve verimliliği artırmak değil ki! Sendikalardan başka bir misyon üstlenmelerini bekleyen de yok zaten. Üyelerin bu yönde bir baskısı var mı, diyorsanız, ben duymadım!
Ekonomi; eski alışkanlıklarla sürdürülecekse, hükümetlerin ücret politikaları da değişmeyecektir. Öncelikle bunu bilmek gerekir.
Ekonomi eski alışkanlıklarla idare ediliyorsa ve çalışanlar da eski düzen gereği ücret talebinde bulunuyorsa, teknolojinin çalışma hayatına katkısını görmeye, göz önüne almaya gerek yok!
Oysa bilgisayar ve otomasyon çağında üretimden kaynaklanan sorunların çoktan çözülmüş olması gerekirdi. Bilgisayar ve otomasyon çağında, sendikalar ne işe yarayacak, birileri de çıkıp bunu anlatsınlar!
Sendikalar, hangi gerekçelerle eski misyonlarını bugün de sürdürmeye çalışıyorlar anlamış değilim. Hükümetin memurlara sendika hakkı vermesini ise hiç anlamış değilim!
Dünyanın herhangi bir ülkesinde bilgisayar destekli otomasyonla yapılan üretim, tüm dünyanın ihtiyacını karşılayabilecek düzeyde ise artık 'emekçi', 'kahraman' değil!
Ama insana gerek var!
Hem de eskiye oranla, daha çok ve kaliteli tüketen insana fazlasıyla ihtiyaç var! Çünkü üretmek artık sorun değil!
Sorun, paylaşımda!
Evet, paylaşımda ciddi sorunlar var!
Bugün bir çalışan 'Taleplerinin karşılığında üretime katkın ne?!' sorusuna tatmin edici bir yanıt veremez! Çünkü üretmek teknik olarak sorun değil! 'Üreten emeğe' ihtiyaç azaldığı için de tüketme hakkı talebinde bulunanlar, durumlarını açıklamakta acze düşüyorlar.
Eski parayla, otomasyon üretimden doğan katma değeri hangi felsefe ve hukukla, hangi ekonomik politikalarla paylaşacağımızı bilmiyoruz. Özellikle 'faiz' sorununu çözememiş bir dünyanın, Yarı-Tanrı olmakta ısrarlı elitleri, halkların yoksulluğunun veya refahtan daha az yararlanmasının nedeni olmaya devam edeceklerdir.
Paylaşıma ilişkin sorunlar çözülemediği sürece de eski alışkanlıklar şimdilik istemeye istemeye sürdürülecek!
Şimdilik başka türlü bir gelecek de görünmüyor!
Allah büyüktür, diyelim, çözümü düşünmeye devam edelim…