Kemal ARI
Türkler'in dirilişi!
26 Ağustos 2024 Pazartesi

Daha sabaha vakit var!

Henüz gün sökmemiş…

Kocatepe’nin yalçın kayalıkları, üzerine düşen ay ışığıyla şavkıyor…

Mustafa Kemal Paşa, ağır ağır kayalıkların üzerinden tepeye doğru yürüyor.

Düşünceli…

Kocatepe koyu, baskın bir sessizliğe teslim…

Çıt çıkmıyor.

Ancak, binlerce Türk askeri, siperlerinde… Topçular hazır… Parmaklar tetikte… Gözler, karanlığın üzerine çevrilmiş; bir gölge, bir ışık görmek için çalışıyor.

Günlerce süren yığınak büyük bir sessizlikle gerçekleştirilmiş. Hep geceleri yürünmüş.

Atların, katırların ayaklarına, kağnıların tekerleklerine çaputlar sarılmış, ses çıkmasın diye…

Ana karargah, Afyon’un burnunun dibindeki Şuhut’ta. Akşehir’den Şuhut’a gelen Mustafa Kemal Paşa, komutanları toplamış; harekatın planı görüşülüyor ve son emirler veriliyor.

Şuhut günlerdir garip bir koşturmaca içinde. Afyon’a kadar çok yere hakim olan Yunan ordusu, bir kama gibi Afyon’a uzanan bu bölgeye hakim olamamış; günlerdir ön hazırlıklar yapılarak bölgeye cephane ve asker yığılmış. Sahra hastaneleri kurulmuş; fırınlar günlerdir ekmek pişiriyorlar ve hatta pek çok evde de kadınlar ya fırınlarda ya da ateş üstünde sacda ekmek yapıyorlar.

Tam bir seferberlik hali.

Kocatepeden Şuhut’a telgraf hatları çekilmiş; harekatın can damarının haberleşme olduğu çok iyi biliniyor.

Şimdi siperlerin içinde askerler, sessiz mi sessiz... Üzerlerine gecenin ayazı çöreklenmiş ve omuzlarına çiğ yağmış...

Kocatepe ve başka yerlerde mevziye girmiş askerlerin üzerinde ayazın titretici soğuğu adeta bedenlere çivi gibi işliyor; ancak yürekleri sımsıcak atıyor, zafer özlemi içinde...

Oradan oraya savaş; yıllarca süren koşturmaca ve gözleri önünde şehit olup sonsuzluğa uçup giden arkadaşları...

Ve her birinde her an ölüm, nasıl olup da ansızın ve belki de anlamadan çekip alacak onları bu alemden; kuşku, bekleyiş ve merak içindeler.

Hakimiyet-i Milliye gazetesi, Gazi’nin ordular arasında düzenlenen bir futbol karşılaşması için Ankara’dan ayrıldığını yazıyor…

Ancak, yanlış bilgi…

Bilinçli olarak bu başlık atılmış… Gizlilik çok önemli… Ser verilmiş, sır verilmemiş.

Oysa Gazi, birazdan başlayacak büyük saldırıyı yönetmek için Kocatepe’ye tırmanıyor…

Yunan cephesinde hiçbir hareketlilik yok; o akşam Afyon’da bir askeri gazinoda ta İzmir’den getirilen eşleriyle önemli komutanlar eğleniyorlar; Başkomutan Trikopis’e Türk tarafında kimi hareketlilikler olduğuna ilişkin bilgiler gelse de; önce kuşkulanmasına karşın, yine de buna ihtimal vermemiş. Geçe geç saatlere kadar şarkılar, içkiler eşliğinde eğlence sürmüş.

Oysa o dakikalarda Mustafa Kemal Paşa Kocatepe’ye tırmanıyor.

Saat 4.30.

Topların namlularına soğuk yapışmış; zehir gibi ayaz, sabahın ilk ışıklarıyla buluşuyor.

Kocatepe’nin zirvesi; İsmet, Fevzi ve Mustafa Kemal Paşa bir aradalar. Gazi taşlık siperler içinde ilerliyor ve ufku gözetliyor. Ancak o gece garip bir gelişme olmuş; son anda bir sis ortaya çıkmış. Bu görüşü zorlaştıracağı için harekât biraz geciktiriliyor.

Telgrafçılar iş başında; tepeden, başkomutandan gelecek emirler sağlıklı biçimde birliklere iletebilmek için her türlü önlem alınmış.

Ve o an:

Gazi meşhur emrini veriyor. Onun emir vermesiyle birlikte, Kocatepe eteklerinden ilk top ateşi yapılıyor. Top güllesi, bir yalım kütlesi halinde, gecenin karanlığını yırtarak bir yıldız gibi akıyor ve düşman siperlerinin üzerinde gümbürdeyerek patlıyor. Bir ateş kümesi beyaz dumanlar çıkararak, güllenin düştüğü yerde yayılıyor.

Bu ilk top atışı, bir endahttır.

Bütün topların açıları buna göre yeniden gözden geçirilir ve bir-kaç dakika sonra Kocatepe’den ve başka mevzilerden onlarca top gümbürdemeye başlar.

Şimdi Kocatepe, Afyon ovalarına doğru bir ateş canavarı gibi ağzını açmış ve yalımlarını boşaltmaktadır.

O canavar ağzını bir açar, bir kapatır…

Her ağzını açışında ağzından fırlayan alevleriyle, hedefte ne varsa toz toprak halinde gökyüzüne doğru savrulmaktadır.

Ve Gazi, mavi gözleri, kalpağı ve çatılmış kaşlarıyla, Sarı bir bozkurdu anımsatmaktadır...

O, sanki Ergenekon destanının içinden çıkmış gibidir. Emperyalizmin akıl almaz saldırılarına karşı ölüm kalım savaşımına girmiş Türk Ulusu’nun başında, bütün doğu dünyasının ve ezilen ulusların savunmasını yapmaktadır.

Top ateşi sürerken, piyade çoktan namluya fişeklerini sürmüştür bile…

Ve Gazi, Kocatepe’de, askerlerinin başında düşmana sesleniyor gibidir:

“Hey, biz varız biz… Biz, bu toprağın çocuklarıyız. Bu topraklar bizim için kutsal bir anadır. O ananın onuru, namusu, haysiyeti bizim için en değerli kutsalımızdır. Ya bağımsızlık ya ölüm!”

O güne kadar yaşanan kanlı muharebelere ve umutlu bekleyişlere bakıldığında, Büyük Taarruz’un yarattığı heyecanı kestirmek hiç de zor değildir.

Aylar boyunca yoğun eleştiriler altında, ordunun hareket yeteneği olmadığını ileri sürerek, Gazi’yi yıpratmaya çalışan muhalefetin oklarına karşın, büyük taarruza hazırlık tam bir gizlilik içinde sürdürülmüştü.

Eğer bu taarruz başarısız olursa; ardından gelecek büyük yıkımla bütün Anadolu’nun kaybedileceği, bağımsızlık hareketinin bütünüyle kırılıp dağılacağı büyük ihtimaldi.

İşte Türk Milleti’nin yeniden doğuşunu müjdeleyen Büyük Ta-arruz, 26 Ağustos 1922’de işte böyle başlamıştı.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Feride Türkmen 26 Ağustos 2024 Pazartesi 20:47

Sayın Kemal Arı;her zamanki yalın ve özlü anlatımınızla Büyük Taarruz öncesi hazırlık aşamasını ve taarruz başlangıcını,zaferle sonuçlanan süreci çok güzel ifade etmişsiniz.Çok teşekkür ediyor ve başarılarınızın devamını diliyorum,saygılarımla.

Yorumu oyla      0      0  
Abdurrahman Çetin 26 Ağustos 2024 Pazartesi 10:06

TÜRKLÜĞÜN DİRİLİŞİNİN ADINI(ERGENEKON) VEREREK KURGULANAN DAVALARLA FREKANS ÖLÇÜMÜ YAPILDIĞINDAN 2007- 2015 ARASINDA ZAMANIN GENEL KURMAY BAŞKANI DA OLMAK ÜZERE AYDINLAR ÖĞRETİM ÜYELERİ VE KURTULUŞ İLE KURULUŞU İDRAK EDENLERİN DURUŞUNU UNTMAYALIM.....

Yorumu oyla      0      0  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
5 yaşında kayboldu, 18 yıldır aranıyor!
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Aşırı uçuşlar da turizm canavarı
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Gazzeli Çocuklara Mektuplar (5) Yönetmen değil, önce insanım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Cumhuriyet, cemaat ve cinayet!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İzmir’de en yüce değer, tembelliktir
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Okullar açıldı
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Narin'in katliamı, feodalizm ve suskunluk yasası
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Nefes nefese bir yaz geçti'
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Ne yaşıyoruz?
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Badel Harab-ül İzmir
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva