Gönül Soyoğul
Politika kokoreç gibidir’…
14 Mayıs 2010 Cuma

Yaklaşık 3-4 ay önce, AKP’’nin 8 yıllık iktidarını içine sindiremeyen, CHP’’nin de ’‘eşek kuyruğu gibi ne uzayıp ne kısalmasından’’ şikayetçi olan bir arkadaşım, şöyle söylenmişti bana:’¶
’“Önümüzde kurultay var, şu Deniz Baykal CHP’’nin başından ayrılsa, dese ki ’‘arkadaşlar, partiyi buralara kadar getirdim, bundan sonrası size ait. Taze kanla yola devam edeceğiz, taa ki AKP iktidarını gönderene kadar. Ben onursal başkan olarak, seçilecek arkadaşa ağabeylik yaparım. Ama en önemlisi bir nefer gibi CHP iktidarı için çalışırım. Anadolu’’nun her bir köşesinde gitmedik yer, konuşmadık belde bırakmam.’’
O gün arkadaşıma ’‘hayal mı görüyorsun’’ der gibi baktığımı, ’‘Bırakır mı hiç! Allah korusun. Bu insanlarda siyaset virüs gibi; girdi mi çıkmıyor. Üstelik bazılarının virüsü koltuk virüsü. Ve Baykal’’ın hastalığının da bu olduğunu biliyoruz. Seninki beyhude dilek. Ama hayaline katılıyorum. Dediğin gibi Baykal partinin ardındaki onursal başkan olarak, AKP iktidarını göndermek üzere yola çıksa, insanlara heyecan verse; CHP tek başına iktidar olamasa bile, olası bir koalisyonun büyük ortağı olur’” dediğimi iyi hatırlıyorum.
3-4 ay önce bir arkadaşımla aramızda geçen bu hayali niye hatırlattığımı anlamışsınızdır.
CHP lideri, yukarıda ifade ettiğim bizim hoş/boş hayalimize uygun olarak değil, onu ve partisini töhmet altında bırakan iğrenç bir kaset nedeniyle genel başkanlıktan ayrıldı.
Ve, istifa gerekçesini televizyondan dinledikten sonra o konuşmanın içeriği ve takındığı onurlu üslup nedeniyle, benim gibi ’“CHP’’den dinlen dinlen kaç’” diyen birinin bile takdirini topladı.
Bana, ’“Baykal işte şimdi muhalefet lideri oldu’” yazısını yazdıran da buydu.
 
Konuşmasını dinleyip ’“ateş topunu hükümetin kucağına bıraktı’” dediğim Deniz Baykal, ne yazık ki o topu partisinin içinde gezdirdiğini şu istifa sürecinde göstermiş oldu ki, bu duruma ne söyleyecek bir kelime, ne de yazacak bir şey buluyorum’…
Baykal’’ın istifa konuşmasından sonra beklerdim ki; Kurultay’’dan genç/dinamik/topluma heyecan verecek bir isim çıkması için gayret gösterecek; sonrasında da hem kendisine bu komployu kuranlardan hesap sormak, hem de AKP’’yi artık iktidarda görmek istemeyenler adına, ’“AKP’’yi sandığa gömmek’” üzere yollara düşecek.
Politikanın kokoreç(*) yemeye benzediğini bilen siyaset erbabının bu yazdıklarımı okuyunca güldüğünü, ’‘sen de pek safmışsın be bacım’’ dediğini duyar gibiyim’…
 
’“Sayın Baykal’’ın mahremine girme cüretini bulanların burunlarından fitil fitil getirmek iktidar olarak boynumuzun borcudur’” demesini; böylece hem bunu yapanların yanına kar kalmayacağını, hem de bundan sonra siyaseti bel altından vurmayı planlayanları şerrin bekleyeceğini söylemesini umduğumuz Erdoğan’’ı da bu süreçte hiç de samimi ve tutarlı bulmadığımı belirtip’… Buna rağmen, bugün yaptığı açıklamada bir doğrunun bulunduğunu eklemeliyim.
Tayyip Bey bir konuda haklı.
Bu halk her haltı kendisi yer ama liderinden ’‘sadakat’’ bekler.
Kendisi yapsa bile; karısını ya da kocasını aldatmış bir lider görmek istemez.
O malum kasetteki görüntülerin montaj olduğu, değişik zamanlarda çekilmiş karelerin, teknoloji kullanılarak bir bütünmüş gibi servise konulduğu kanıtlanmadıkça; Baykal ’“eşini, evli bir kadınla aldatmış olma’” kimliğinin ötesine, asla geçemeyecektir.
CHP’’ye oy verenlerin bile en azından yarısına sevimsiz gelen Baykal, ’‘aldatan koca’’ kamburuyla; partiyi daha da aşağıya çekecektir.
Baykal’’ın o kasetin komplo olduğunun kanıtlanmasını beklemekten başka çıkar yolu yoktur.
Vuruşarak çekileceğini açıklayan Deniz Bey bu sözüne sadık kalmaz (ki şu ana kadar çizdiği tablo istifasının samimi olmadığına işaret ediyor) ’“ısrarlara dayanamadım geldim’” derse; bilin ki Deniz’’in bittiği an, o an olacaktır.
Hiç kimsenin göz göre göre Baykal’’ın elinden ’‘çok kokulu’’ kokoreç yemeye razı olacağını hiç ama hiç zannetmiyorum’…
* * *
(*) "Politika, kokoreç gibidir. Çok değil ama biraz bok kokmalıdır!’”
EMİLE LOUBET (1899-1906 Fransa Cumhurbaşkanı)  

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Hangisi?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Buraya kadar!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Pişmanlıklar
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Gürgen Kral
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (6) “Hamam mı? yoksa Spa mı?”
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Rüşvet ile jest arasında!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli meseleler 7
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Nasıl toprak reformu yapılmalı?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva