Neşe ÖNEN
Ödüllü yönetmen sadece tarihin değil sanatın da doğru tarafında
10 Eylül 2024 Salı

Sarah Friedland, Newyork’lu bir koreograf ve medya/film yönetmeni. Geçtiğimiz cumartesi günü, 81. Venedik Film Festivali’nde, gösterime giren ilk film dalında, Familiar Touch (Tanıdık Dokunuş) filmiyle, “Orizzonti (Ufuk) En İyi Yönetmen” ödülünü kazandı.

Sarah Friedland, Amerikalı Yahudi bir yönetmen olarak, ödülünü alırken yaptığı konuşmada; “Ödülü, Gazze’deki İsrail soykırımının 336. gününde ve işgalin 76. yılında, halen süren Gazze savaşından dolayı Filistinlilerle dayanışma içinde kabul ettiğini” ifade ettikten sonra sözlerini “Film yapımcıları olarak, İsrail'in küresel sahnedeki dokunulmazlığının üstesinden gelmek için, çalıştığımız kurumsal platformları kullanmanın bizim sorumluluğumuz olduğuna inanıyorum" şeklinde tamamladı.

Sarah Friedland’ın bu konuşması, belli bir kesimin tepkisini çekerken bazı çevrelerin ise övgüsüne maruz kaldı. Yahudi bir yönetmen olarak, İsrail’i kınayan bu açıklaması, İsrail destekçisi bazı çevreler tarafından; “Asimilasyona uğramış ya da İsrail’i kötüleme yarışına katılmış sürünün bir parçası aptal” yermesiyle sert eleştirilere uğrarken, bazı çevreler tarafından ise; “Ezilen Filistinlilerin yanında durma cesareti göstererek başka bir küresel ödülü daha hak ediyor ya da İsrail'in soykırımına karşı çıkanları, utanç verici bir şekilde dışlayan bir sektörde, sesini yükselten Sarah Friedland gibi cesur azınlığı desteklememiz gerekiyor” tarzında alkışlarla karşılandı.

Benim kendisi hakkında dikkatimi çeken en ilginç yanı ise ödül töreninde söylediklerinden ziyade, Sarah Friedland’ın bugüne kadar yaptığı çalışmalarda, bir özne olarak bireye bakış açısı oldu. Bu bakış açısının izlerini, koreograf/yönetmenin şimdiye kadar çeşitli medya platformlarında ve festivallerde gösterime giren video ya da kısa film çalışmalarında görebilirsiniz.

Sarah Friedland’ın 6 yıl önceki “Body Movements/Body İmages (Vücut Hareketleri/Vücut İmajları) ile Crowds (Kalabalıklar) hakkında çektiği iki kısa filminin, İtalya’daki tanıtım toplantısına dair videoyu izledikten sonra bazı notlar aldım.

Sarah Friedland, son derece özgün her iki çalışmada da bireylerin hareketlerindeki işlevselliği, adeta mantıklı bir koreografi ve dans ritmi çerçevesinde, nasılda çevrelerindeki diğer bireylerin hareketleri/jestleri ya da nesneler ve yüzeyler ile bütünleştirebildiğini sergiliyor.

Mesela, 80 yaş üzerindeki yaşlıların günlük hayatlarını, yaşadıkları huzur evleri ya da evlerinde gözlemleyerek bir küçük kamera ile kaydediyor. Manhattan’da yaşayan yaşlı bir kadının, ev içinde hareket ederken, baston yerine “Duvar Yürüyüşü” denilen bir hareket tarzıyla, eşya ya da duvar gibi yüzeylere tutunarak yani eşya ve duvar gibi yüzeyler ile kendi bedeni arasındaki mesafeyi ayarlayarak hareket ettiğini tespit ediyor. Bu eşyalardan biri, açık bırakılan fırın kapağı. Yaşlı kadın, koltuğundan kalkarken önce bu fırın kapağına, sonra başka bir eşyaya tutunarak, sonra belki de duvara yaslanarak, daha sonra da başka bir eşyaya tutunma yolu ile ev içindeki günlük hareket döngüsünü, her gün tekrarlanan, ritmik bir rutin şeklinde tamamlıyor.

Kamera, başka bir sahnede ise gençliğinde balerin olan yaşlı bir kadının mutfak tezgahını süngerle silme biçimine odaklanıyor. Yaşlı kadın, bir balerinin kendi etrafında dönmesi gibi, dairesel bir biçimde hareket ettirdiği süngerle, tezgâhı temizlerken, sanki tezgahla dans etmektedir. 

Sarah Friedland, kalabalıklarla ilgili olan video çalışmasında ise, dünyanın 13 farklı ülkesinden gelen ve birbirini hiç tanımayan toplam 25 dansçıyı bir araya getirmiş. Önce, bu dansçılara, kendi ülkelerinde hiçbir kalabalığa katılıp katılmadıklarını sorup, sonra onlardan, katıldıkları kalabalıkların nasıl meydana geldiğini, kalabalığı oluşturan bireylerin hareketlerini/jestlerini tasvir etmelerini istemiş.

Kimi, katıldığı bir konser kalabalığını ve orada gözlemlediği bireylerin hareketlerini/jestlerini, kimi ise katıldığı bir protestodaki bireylerin hareketlerini/jestlerini tasvir etmiş. Sarah Friedland, bu birbirinden farklı çeşitli anlatımları birleştirerek, bir dans ritüelini andırır biçimde, 25 dansçının çeşitli formlarda bir araya gelerek oluşturduğu kalabalıklardan adeta “Dans eden kalabalıklar” oluşturmuş. Kalabalıkları, bireyselliklerin birbirine karıştığı kişiliksiz birer yığın görüntüsü olmaktan kurtarıp, ruhu olan ve her biri farklı yüz ve ifadelere sahip kanlı, canlı şahsiyetlere büründürmüş. Bunu başarmayı ise dört farklı video çekim yöntemi le gerçekleştirdiğini not etmekte fayda var.

Sarah Friedland’ın tüm çalışmalarını izleyemedim. Ancak bireyleri, bu iki kısa filmde, gözleme dayalı doğal yaşam ortamlarında, kendine özgü ilginç çekim yöntemleri ile önceden yazılı bir metne bağlı olmaksızın, zihnindeki kurguya dayanarak hikâye etmesi, beni çok etkiledi. Bu bakımdan, bireylerin günlük hareket tarzlarına dair yönelimlerini, yaşadıkları çevre ile etkileşim içerisinde ve adeta ritimsel bir modelle özdeşleştirerek ifade etmelerine dikkat çekmesi, görsel sanatlara yeni bir bakış açısı sunuyor. Sanatsal yaratıcılığındaki devingenlikten öte, Sarah Friedland’ın bu iki çalışması, bireylerin, objelerle ve başka bireylerle ilişki kurarken, bedenlerini ve hareketlerini, objeler ya da diğer bireylere göre nasıl konumlandırdıklarına ışık tutması sebebiyle de ayrı bir sosyolojik önem arz ediyor.

Bu arada, ödüllü yönetmenin Filistin davası için ayağa kalkması, ilk defa olmuyor. Bu yılın başlarında, Fısıh Bayramı tatili sırasında, Fısıh Bayramı'nın ikinci gecesini, ABD'nin soykırım fonlarına son vermesini ve İsrail'den yardım elini çekmesini talep eden, diğer Siyonizm karşıtı Yahudilerle birlikte tutuklanarak geçirdiğini söyleyen, bir gönderi yayınladı. Friedland ayrıca, savaşın başlangıcından bu yana, Filistin yanlısı protestolara da katıldı. Örneğin, bir keresinde, New York'taki Manhattan Köprüsü'nü kapatarak, Gazze'de kalıcı bir ateşkes ve İsrail işgalinin sona ermesini talep eden 1.500 Siyonizm karşıtı Yahudi'ye katıldı.

Sarah Friedland’ın ödül törenindeki konuşması için “Sarah, tarihin doğru tarafında durdu” diyerek övgüler yağdıranlara ilaveten, ben de aldığı ödülden ve Filistin konusundaki duruşundan başka, aynı zamanda, “Sadece tarihin değil, sanatın da doğru yerinde duran; bireyleri, çevrelerindeki nesneler ve başka bireylerle kurdukları bütünsel ilişkilere odaklanarak anlatan, insancıl bakış açısından dolayı” tebrik ediyorum.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Yıldırım hızıyla idam sehpasına!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Çeşme Projesi’ni kim sabote etti?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Dinimiz Âmin
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Germir bağları
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Müzik ve mandolin
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
 Narin (İnce) Habercilik ve Medya Etiği
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Gazzeli Çocuklara Mektuplar (5) Yönetmen değil, önce insanım!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Okullar açıldı
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Narin'in katliamı, feodalizm ve suskunluk yasası
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Nefes nefese bir yaz geçti'
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva