CHP Grup Başkanı Özgür Özel, önceki gün adaylık açıklaması yaptı, dedi ki…

“Toplumsal talep ve ihtiyaçların aksine, partimizin yönetimi yenilginin nedenlerini araştırıp yeni bir yol haritası çizmedi. Farklı bahaneler üretti, siyasi sorumluluk üstlenmedi. Parti içi iktidarı korumaya odaklandı…

Güvenini yitiren seçmenimiz, siyaseti terk edecek kadar bir duygusal kopuşa sürüklendi. Parti yönetimi, bu kırılmayı görmezden gelmeyi tercih etti…”

Teşhis ve tespitleri için… soruluyor ki, neden bunları seçimlerden sonra söylemedi? Bu soru doğru bir soruydu… Gerçek ki, bu yönde bir söylem ve çaba da görülmedi… Nasrettin Hoca yaşasaydı eğer, umulurki ‘herkes haklı’ derdi!

Eğer; Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştığında, Cumhurbaşkanı aday olma hedeflenmişse, Eğer Kurultay yaklaştığında, Genel Başkan adaylığı hedeflenmişse zülfü yare dokunulmaz... Aksi davranış, baltayı taşa vurmak olur da!

Özgür Bey, dün yapılan İzmir İl Kongresinde Genel Başkan adayı da olarak yaptığı konuşmada da…

“…Tepeden tırnağa değişimle Türkiye’ye umut olmak zorundayız. Sizi umuda yolculuğa davet ediyorum.” Diyordu ki… Keşke ağırlıklı olarak, bir sol ses ve sol nefes de verebilseydi!

Bir keşke daha var…

Konuşurken bir grup genç “Gençlerin umudu Kılıçdaroğlu” sloganı… Bir başka grup da, “Kılıçdaroğlu’nun askerleriyiz” sloganı atıyor.

Slogancıların, konuşmasını bölmeye yönelik ve talimatla yapıldığını değerlendiren Özgür Özel, yazıldığına göre de şunları söylüyor;

“Gençler bunu size kim yapın dediyse yapmayın. Benim konuşmama engel olamazsınız. CHP’lilere yakışmaz. Beni Süleyman Soylu susturamadı, bu talimatı veren de susturamaz.”!

En azından bir Genel Başkan adayı olarak, keşke yangına körükle gitmeseydi…

Hele, üstten bakan seslerden gına da gelmişken!

***

CHP’nin yönü… özgürlüklere, insan haklarına, yani daha çok klasik hürriyetlere doğrudur.

Bu yüzden de demokratik gelenekleri oluşmuştur… Uzunca bir aradan sonra, yeni yeni ekonomik özgürlüklere de yönelmiştir…

Gözler daha çok geleceğe çevrilidir, ilericidir.

Ancak, dünkü İl kongresine damga vuran şu çarşaf liste olayı da dikkat çekicidir…

Parti Tüzüğünde ; seçimlerde çarşaf liste asıl, blok liste ise, istisnai bir kuraldır… Ancak, kongre üye tam sayısının % 10’nunu oluşturanların önergesinin kabulünde, çarşaf liste ortadan kalkıyor…

Görülen o ki, çoğunlukla kongrelerde blok liste aleyhinde konuşulur… Ama oylama sonunda kazanan, yine blok liste olur!

Şu da varki, çarşaf liste uygulamasında da, blok listedenkinden fazla kayda değer bir değişiklik de olmuyor… Zira hemen herkesin cebinde grupların bir de anahtar listesi oluyor ki, o da gizli blok liste sayılıyor!

Ama, çarşaf listeye karşı anahtar liste çıkarımı da, tüzüğün arkasından dolanmak oluyor…Bunu önleyebilmek için, anahtar listenin, tüzükle yasaklanması ve aksine davranışların disiplin suçu oluşturması da… gerekiyor!

***

Dün yapılan İl Kongresinde, blok liste önerisi ve oylaması olmuş, blok kazanmıştır. Bu bir biçimsel demokrasi uygulaması olmakla, İzmir’in çarşaflı geleneğiyle de biraz çelişmiştir!

Bunlar hep yazıldı, söylendi de… Ne çareki, bir İtalyan atasözünün dediği gibi, “Duymak istemeyenden daha sağırı, yoktur” ki !

İyi Pazarlar…