Biliyorum...

Yazının başlığı bazılarınızı güldürecek...

Kimilerinize de...

“Yok artık; daha neler?” dedirtecek...

Çünkü...

Yargıtay (*) düğünde takılan altınların...

Kime takıldıysa o kişide kalacağına hükmetti...

Büyük ihtimalle...

“İtiraz ederim!” diyebilirsiniz ama...

O konu da sıkıntılı; hiç hamle yapmayın daha iyi!

***

Filmi başa alalım...

Bu güzel memlekette “düğünler” halkımızın...

Mürüvvet  (**) kelimesiyle anılır...

Ne var ki...

Gün gelir mutluluklar sona erer, boşanma kaçınılmaz olur...

Ayrılmayla birlikte...

Düğünde takılan ziynet eşyaları iki tarafa da “dert” olur...

Dargınlıklar başlar...

Hatta...

İki bilezik için kavgalar bile çıkar...

Sonunda...

Yargıtay “emsal” nitelikte bir karara imza attı:

“Ziynet eşyalarının paylaşımında anlaşma bi’türlü gerçekleşmezse... Örf ve adetlerin varlığına göre...

Kadın veya erkeğe takılan ziynetler...

İtirazsız kime takıldıysa kesinlikle O’nun olur...”

Şimdi, merak edeceksiniz; erkeğe “takı” takılıyor mu?

Altın “künye” de bir takı...

Hatta ona “bilezik” bile denebilir...

Çok değerli bir “altın tespih” bile olabilir...

Hatta...

Bazı erkek tarafı davetliler...

Damadın ceketinin her yerine banknotlar iğneler...

Özetle...

Damada takılan kıymetli her şey...

Gönül istemez ama...

Söz konusu “boşanma” süreci gelir çatarsa...

Gelin de...

Damat da...

Kendilerine düğünde ne “takıldı” ise...

Onlarla yetinecekler...

Önemli ayrıntı...

Bu “ayıklama”yı en iyi “kayınvalideler” yapar!

***

Peki, “ayrılma kararı kesinleşirse” neler olacak?

Önce...

Aileler arasında anlaşma var mı, ona bakılacak...

Varsa; iş kolay...

Anlaşma yoksa eyvah, eyvah!

Eskiden tüm ziynetler geline aitti...

Ancak güncel içtihat diyor ki:

“Erkeğe takılan ziynet eşyalarının erkeğe, kadına takılan ziynetlerin ise kadına ait olması gerekir...”

Anlaşma olmazsa bilirkişi çağrılacak! (Eziyete bakar mısınız?)

Eğer...

Bilirkişi incelemesinde “ziynet”in...

Her iki cinsiyet için de uygun olduğu belirlenirse...

Takılan veya verilen eşe ait sayılacak...

***

Bitiriyoruz...

Kuşkusuz...

Boşanmalar olmasın, çiftler mutlu yaşasınlar ama...

Öyle ya da böyle...

Nişan yüzüklerini taktığınız...

Nikahta mutluluklarına şahit olduğunuz çiftler...

Gün geliyor...

Şaka gibi ama…

“Ev senin, araba benim...” diyerek...

Tek celsede yüzükleri atıyorlar!

Böylesi çok acıklı...

Ancak...

Yargıtay artık her şeyi düşünmüş...

Cumhuriyet tarihinde belki de ilk kez...

Ziynetler anlaşmaya göre değerlendirilecek...

İki taraf da anlaşamıyorsa...

Bu defa...

Bilirkişi devreye girecek...

Ziynetler ona göre bölüşülecek...

Tam da burada...

Haklı olarak diyeceksiniz ki:

“Günümüzde kıymetli takılar artık gelin ve damadın üzerine iğnelenmek yerine ortak bir kesede toplanıyor... Bu durumda cinsiyete göre (nitelik) aranarak karar verilmesi gerekmez mi?”

Boşuna uğraşmayın, bundan da sonuç alınmaz...

Belki...

Nikahtan sonra...

Noter’de...

“Damada ve geline hangi takılar takıldı?”

Tespiti yapılır ama...

O da biraz “ayıp” kaçabilir...

Tatlı hayaller nasıl da bi’anda yıkılıyor görüyor musunuz?

Ne günlere kaldık!

Nokta...

(*) Yargıtay: Temyiz incelemesi yapan yüksek mahkeme... Bu nedenle, uygulamada Yargıtay'a “temyiz mahkemesi” de denilir... Adli yargı hukuk

uygulamasında birliği sağlamak üzere “hukuki derece” mahkemesi olarak görev yapan en yüksek mahkeme olarak anılır...

(**) Mürüvvet: Çocuğunuzun sünnet ve evlilik gibi özel günde mutlu olduğunu görmek... / Mertlik, yiğitlik, cömertlik, iyilikseverlik...

Hamiş: Dikkat çeken rakamlar: Boşanan çiftlerin sayısı ise 2022'de 183 bine yakındı... 2023’te bu sayı 172 bine düştü... Bu yıl (2024) evliliklerini bitirenlerin sayısı (an itibarıyla) 210.000'in üzerine çıktı... Vaziyet acıklı...

Sonsöz: “Boşanma, bir hayalin ölümüdür! / Susan Sarandon - Akademi Ödüllü Amerikalı oyuncu...”