Anladık, Laik Cumhuriyete-Milli Ordumuza-Hukuk Devletine-Çağdaşlığa-Bilime-
Gerçek Demokrasiye karşısınız.
Anladık, bunları yıkmak için 12 yıldır, emperyalist devletlerden- PKK Önderi Öcalan'a, cemaat ve tarikatlardan- şeytana kadar herkesle işbirliği yapmaktan çekinmediniz.
Anladık, Türk Milletinin size emanet ettiği 'Devlet Gücünü' Türk Devletini yıkmak için kullandınız.
Anladık, çok açgözlü imişsiniz. Helal-Haram demeden yediniz-yediniz bir türlü doymadınız.
Önce mücahit idiniz, sonra müteahhit, en sonunda da her şeye müsait hale geldiniz, para hırsı gözlerinizi öylesine kapladı ki, İslami hassasiyeti- Namusu- Ahlakı- Dürüstlüğü kaldırıp, attınız, her şeyi kullandınız.
Kullandınız ama yıkamadınız, sadece ciddi oranda tahribat yaptınız!
Şimdi bir durun ve eğer kaldıysa aklınızı başınıza alıp biraz olsun düşünün;
Çünkü artık Türkiye Cumhuriyetine zarar vermektesiniz. Eğer Türkiye Cumhuriyeti yıkılırsa, bu yıkıntının altında ilk kalacak olan sizlersiniz.
Yaptığınız tarihi hatalara birkaç örnek verelim;
*Salih Müslim Muhammed. PKK'nın Suriye Kolu PYD Lideri. AKP'nin adamı.
27 Ocak 2014 günü Hürriyet Gazetesinde yayınlanan röportajında şunları söylüyor;
*Türkiye'den gelen savaşçıların yemekleri bile Ceylanpınar'dan geliyor.
*Türkiye, Suriye'deki El-Kaide'ye hem kendi silah gönderiyor, hem de topraklarını 'Silah Yolu' olarak kullandırıyor.
*Türkiye, Katar'dan Suriye El-Kaidesine silah göndermek için 3 Milyar Dolar para aldı.
*El-Kaide militanlarının kendileri 'Biz Türkiye'den geldik' diyorlar.
*Türkiye El-Kaide militanlarını Bolu ve Sarıkamış'ta eğitiyor ve Suriye'ye gönderiyor
.
Bu iddia ve söylemler, bölgedeki istihbarat elemanlarınca belgelendirilip kendi ülke Başkentlerine gönderiliyor. Türkiye'nin 'TERÖRE YARDIM EDEN ÜLKELER' listesine dahil edilmesi an meselesidir. Böyle bir durum, Türkiye'nin
'Devlet Saygınlığını ve ekonomisini' darmadağın eder…
AKP İktidarının şartsız destekçisi Yeni Şafak Gazetesi şunları yazdı;
*Cemaatin yeni planları içinde, 'Yerel seçimlerde kritik ya da başa baş geçecek muhtemel yerlerde AK Parti aleyhine karar çıkartmak var. Yüksek Seçim Kurulu bunların en büyük kozları olacak gibi…'
AKP MKYK Üyesi Osman Can, 14 Ocak'ta Akşam Gazetesinde şunları yazdı;
'Ahlak dışı bir yöntemle ele geçirilen HSYK üzerinden yine Yargıtay, Danıştay ve hatta Yüksek Seçim Kurulunun iradesini sakatlayan bir yapının varlığı meşru olmaz. YSK üyelerini kimler seçti, herkesin malumu. YSK bilgisayar sistemlerini kimler kontrol ediyor sorusu da önemli!...'
Bu iddia ve söylemler, daha önce yapılan seçimlerde Türk seçmeninin oylarının kaydırıldığını, çarpıtıldığını, çalındığını ima ediyor.
Bir ülkedeki Demokratik Rejimin 'Şah Damarı' dürüst ve adil seçimdir.
Burada yapılacak en ufak bir hile-oynama-saptırma, demokratik rejimin ölmesi demektir. Bu iddialar açıklığa kavuşturulmadan ve YSK üzerindeki şüpheler ortadan kaldırılmadan yapılacak her seçim, 'ŞAİBELİ SEÇİM' olacaktır. Bu da Demokratik Rejimin sonu ve kargaşanın başlangıcı olacaktır.
CHP ve MHP Genel Başkanları, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Yüksek Seçim Kurulu Üyelerinin bu konuda neler söyleyeceklerini doğrusu çok merak ediyorum. En azından 'Önümüzdeki seçimler doğru-dürüst ve adil seçimler olacaktır' diyebilecekler mi?
Türkiye Ekonomisi ciddi olarak alarm vermeye başladı.
Geç de olsa TÜSİAD Başkanı ve TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı, ekonomiyi yakından takip eden, ülke ve dünya ekonomik gerçeklerini iyi bilenler olarak uyarılarını gayet diplomatik bir lisanla yaptılar.
Normal olan, Türkiye Ekonomisini yöneten Bakanların veya Başbakan'ın bu eleştirilere yanıt vermeleri ve çözüm yollarını arayıp bulmalarıdır.
Fakat yolsuzluk-hırsızlık-rüşvet suçlamalarından bunalan Başbakan Erdoğan, Türk Ekonomisinin %60'ını kontrolünde bulunan kişileri bünyesinde barındıran bu güzide kuruluşumuzun Başkanını 'Vatana İhanetle' suçlama basiretsizliğini gösterdi.
Saçma-sapan gerekçelerle sanrılar gören sinir hastaları gibi herkese saldıran, herkese hakaret etmekten utanmayan bir Başbakanla Türk Ekonomisinin iyiye götürülmesi mümkün olabilir mi?
Ekonomisi çökmüş bir Türkiye'den nasıl sebepleneceksiniz ey bademler?