Günlerden 15 Eylül'dü…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kestirmeden gitti…

'Ben TEOG olayını istemiyorum ve bunun yanlış olduğunu düşünüyorum…'

Ardından son noktayı koydu…

'TEOG kaldırılmalı… Biz TEOG ile mi geldik? Gelirsin puanınla girmen gereken yere girersin… Bindirilmiş kıtalara dönüyoruz olmaz…'

Ortaokulda çocuğu olmayan, bu sözleri belki 'pas' geçebilir…

Ancak TEOG'un kaldırılması pek öyle 'hafiften geçiştirilecek' bir olay değil…

Kısa adı ile 'TEOG', biliyorsunuz Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi…

İlk kez 2013-2014 Eğitim Öğretim Yılında başladı…

O sırada Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı'ydı…

Peki, bu sınav sistemin getirdiği en büyük değişiklik neydi?

Öğrenciler istedikleri liseye girmek için sadece girdikleri sınavlardan değil ortaokul hayatları boyunca gördükleri tüm derslerden sorumlu olacaktı…

İyi miydi, kötü müydü; bunu öğrenci ve velilere sormak gerek…

Ama, artık sormaya da gerek yok…

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz müjdeyi(!) verdi…

'Bu ders yılında TEOG yok…'

Oysa, normal takvime göre bu yılın kasım ayında ilk, 2018'in nisan'ında da ikinci TEOG sınavı yapılacaktı…

Bakan, 'Kimse mağdur olmayacak… Yöntemle ilgili çalışmalar sürüyor' dedi ama, o yöntemlerin ne olduğunu söylemedi… Ya da söylemek istemedi…
Dört gün içinde resmen başımız döndü… Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Her lise kendi sınavını yapsın' demişken, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı 'sınavsız sistem'den söz ediyordu… Başbakan ise 'bambaşka bir sistem' önererek, 'Herkes istediği yere gitsin' diyordu…

Halen milyonlarca öğrenci ve velinin kafası soru işaretleriyle dolu… Acaba bir yıllık 'geçiş süreci' mi planlanıyor? Bunu da kimseler bilmiyor…

Olasılıklar ise, havada uçuşuyor…

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın belirttiği gibi okullar kendi sınavlarını kendileri mi yapacak? Eğer böyle olacaksa, sorular ister istemez Milli Eğitim Bakanlığı tarafından merkezi sistemle hazırlanacak… Ancak Türkiye'de ailelerin çocuklarını göndermek istedikleri 'kafa okullar'ın sayısı 500'ü geçmez… Bu durumda sınav tarihleri birbirine çakışmadan nasıl belirlenecek? Örneğin, Artvin'deki bir çocuk Ankara, İstanbul' veya İzmir'deki okulların sınavına girecekse şehir şehir gezecek mi? Akıllara ise hep o soru geliyor? Eğer böyle olacaksa nerede kaldı 'fırsat eşitliği?'

Diyelim ki, 'Okul başarı puanına göre yerleştirme' yapılacak… Zamanında süper liselere girişte uygulanmıştı; olmadı kaldırıldı… Sonra N'olacak?

Ve yine diyelim ki, bundan sonra 'İkamete dayalı sistem'le yürünecek… On binlerce mahallede sadece tek okul var… Her genci 'tek okul'a mahkum edebilir misiniz?

İşin garip tarafı ne biliyor musunuz?

Üşenmedim, baktım…

Cumhuriyet'in kurulduğu günden bu güne 94 yılda tam 74 Milli Eğitim Bakanı görev yapmış… Ayrıca 1920'den 1923'e kadar da dört Milli Eğitim Bakanı emek vermiş, bu ülkenin gençleri için…

Bu, kaba bir hesapla her Milli Eğitim Bakanı'nın ortalama 14 ya da 15 ay ay bu sorumluluğu üstlendiğini gösterir…

Sadece 15 yıllık Ak Parti iktidarı, altı Milli Eğitim Bakanı değiştirmiş…

Sonuncusu İsmet Yılmaz ise…

Ne ilginçtir ki…

TEOG'un kaldırıldığını resmen açıklıyor ama yerine 'ne olacağını' sır perdesinin arkasına gizliyor…

Sadece…

'Kimse mağdur olmayacak…' demekle yetiniyor…

Durum bu…

Allah, velilerin yardımcısı olsun…

Sonsöz: 'Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk olarak yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder…'