Mutsuzluklarla dolu günler yaşıyorum.

Uyku girmez oldu gözüme.

yuduğumda ise sabaha karşı kabuzlar içersindeyim.

Açıyorum gözümü Özgecan kızımız gözümün önünde.

Kapatıyorum yine onun o güzel yüzü.

Aklımdan hiç çıkaramıyorum.

Çıkarmakta istemiyorum ya.

O üç tane hayvanı ise öfkemin içinde boğuyorum.

Onlar aklıma geldikçe elimde değil en gaddar işkenceci olmak istiyorum.

Onlara karşı en acımasız katil olmak istiyorum.

Tüm evrensel hukuk kurallarını yırtıp atmak, ateşlerde yakmak istiyorum bilinmesinler diye.

Eleştiri de alsam umurumda değil, onlara kinliyim, öfkeliyim, acımasızım.

Ayıplasanız da beni bu yazdıklarımla, inanın utanmıyorum.

Beni böyle duygulara sokan onlar utansın.

Onlar toplanmasına sebep oldular bu öfkenin içimde.

Her şeye duyguyla, sevgiyle bakan altmış yaş yüreğimi onlar kine boğdular.

Onlar vurdukça kırılası elleriyle kadınlarımıza;

Soktukça bıçağı o ince bedenlere, ben gerilmekteydim zaten.

Gittikçe parmakları o kahpe tetiğe, ben öfkedeydim zaten.

Zorla sahip oldukça o tertemiz bedenlerine, kadın ve çocuklarımızın;

Ben ben olmaktan çıkıyordum zaten.

Ve Özgecan'ın sonunu duyunca ekranlardan….

Bardak taştı bende.

Hiç istemediğim halde içimden cellat olmak geliyor.

Hiç istemediğim halde içimden işkenceci olmak geliyor.

Hiç istemediğim halde bu tip hayvanlaşmış yüzlere karşı;

Tüm insani duygularımı içimden söküp atasım geliyor.