Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğu tarihten, Türk Milleti ise var olduğu binlerce yıldan bu yana böylesine 'komple' bir ihanetle karşılaşmadı.
Türk Devletinin ve Türk Milletinin düşmanları yıllarca arasalar, kendilerine bu kadar bağlı bir ekibi bulamazlardı. Dış destekli tüm istihbarat örgütleri bir araya gelseler ve Türkiye'yi tahrip edecek bir ekip kursalar, bunlar kadar başarılı olamazlardı!
Şap'tan şeker olmayacağını ilkokul çocukları bile bildiği halde, baştan beri Cumhuriyet'i yıkıp, Türkiye'yi 'Anadolu Federe İslam Devletine' götürecekleri açıkça belli olan bu ekibe destek olan;
*Resmi-Sivil Devlet Bürokrasisi.
*Görevlerini yapmayıp kendi çocuklarının işe alınması karşılığında Anayasa'nın paspas edilmesine göz yuman Yüksek Yargı mensupları.
*Kadrosunu muhafaza etmek uğruna özgürlüğünden vazgeçen sahtekar bilim insanları.
*Türk Milletine gerçekleri anlatma görevini yerine getirmeyen muhalefet partileri.
*Milliliğini kaybetmiş, iktidar tarafından korkutulmuş zavallı medya.
*Devletin tüm dinamik güçleri.
*Sözde sivil toplum örgütleri denen omurgasızlar grubu.
Bunların hepsi en az bu 'Hilafet Özlemcileri' kadar suçludurlar.
Ekonominin 'Üreten Ekonomi' olmaktan çıkarılması, ithalata dayalı bir hale getirilip Türk Sanayisinin büyük darbe alması, ülkenin sıcak para cennetine çevirip borç sarmalına atılması, işsizlik sorunu zaman içinde düzeltilebilir.
PKK denen Uyuşturucu Kaçakçısı ve Bölücü Örgütün silahlı güçleri, örgütü destekleyen milis grubu ve bölücü takımı, anladıkları dilden konuşularak kısa bir zaman içinde etkisiz hale getirilebilir.
Devleti ele geçirmeye çalışan Cemaat ve Tarikatlar çok kısa bir zaman diliminde 'Anayasal Çizgiye' çekilebilirler.
Türkiye'nin güney sınırını Peşaver'e çeviren El-Kaide, El-Nusra gibi yobaz terör örgütleri, bir hafta içinde geldikleri yere gönderilebilir.
11 yılda Türkiye'yi soyan 'Hırsızlar İmparatoru' ve ekibi bağımsız Türk Yargısı önünde hesaba çekilip, çaldıkları geri alınabilir.
Değerli Okurlar;
Bunların hepsi, milli duygulara sahip-aydın-çağdaş-Türk ve Dünya Tarihini çok iyi bilen, vatansever ve 'Yurtta Barış Dünyada Barış' ilkesine inanan iktidarlar tarafından yapılabilir, düzeltilebilir, hesap sorulabilir.
Fakat Türkiye ve Türklerle hiç ilgisi olmadığı halde tüm Türk Milletini, Ortadoğu bataklığına atmak giderilmesi imkansız zararlara yol açabilir.
Türkiye, Başbakan Erdoğan'ın mezhep bağnazlığını ve başarısızlığını örtme çabası için, AKP-F Tipi Cemaat-İhvan ı Müslimin-El Kaide-El Nusra-ABD-İsrail-İngiltere-Fransa koalisyonu ile bu savaşa sokulursa çok ciddi kayıplar yaşayabiliriz.
Niye, niçin, kim için, neden, nasıl bu kirli savaşın tarafı olacağız?
AKP Hükümeti ve Başbakan Erdoğan'ın eğer kaldıysa akıllarını başlarına
toplama zamanı geçmek üzeredir.
Ülkemizdeki sorumluluk sahibi, vatansever kesimlerin seslerini yükseltmeleri vakti hala gelmedi mi? Göz göre-göre ülkemizin bir felakete sürüklenmesi karşısında kimsenin sessiz kalma hakkı yoktur.
Bu ahlaksız ve pis savaş sebebiyle ölecek her vatan evladının sorumlusu doğrudan Başbakan Erdoğan olacaktır.
Eğer Türkiye bu kirli savaşa katılırsa alnına 'Emperyalist Devletlerin Tetikçisi' damgası yiyecektir.
Büyük Atatürk'ün verdiği Kurtuluş Savaşı mücadelesi, dünyadaki tüm mazlum devletlere 'umut ışığı' olmuştu. Büyük Atatürk'ten nefret eden bu hilafet özlemcileri, mazlum devletlerin 'Özgürlük Meşalesi' olarak kabul ettikleri Türkiye Cumhuriyetinin alnına 'taşeron-tetikçi' damgasını vurmaya çalışacaklar ve Türk Milleti susacak öyle mi? Buna kimin hakkı var?
Türkiye'yi bu ayıba ortak etmek isteyenlere bu dünyayı zindan etmeyene, yazıklar olsun.
Görelim bakalım, Erdoğan mı yaman, Türk Milleti mi yaman!