Bizler gibi, kendisini sıradan vatandaşlar olarak görenler 14 Şubat'ı
'Ümit Günü' ilan etmeliyiz.
Çünkü aramıza yani 'Sıradan Vatandaşlar' kervanına Tüsiad Başkanı
Ümit Boyner'de katılmak istediğini açıkladı.
Sıradan vatandaşlar olarak, onu aramıza kabul edip, etmemek bizlerin elimizde. İsterseniz, önce sıradan vatandaş olmak isteyen Ümit Boyner'in dediklerine bakalım, diyeceğimizi sonra deriz…
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner;
'Bizler de sıradan vatandaşlar olarak, devlet içindeki erkler kavgasının nereye bağlanacağını biraz dehşetle ve güvensizlik duygumuz artarak izliyoruz. Kamuoyu olarak neredeyse gerçekliğin karıştığı bir gölge oyunu seyrediyoruz. Bu güvensizlik duygusunun kaynağını hukukun işlememesine, adaletin yerini bulmadığı inancına ve 'hukukun gücünün' değil, 'gücün hukukunun' bir kez daha ön plana çıkmasına bağlıyoruz. Tabiri caizse bir süredir gazeteciden, devlet memuruna güvenlik görevlisinden, öğretim görevlisine kadar çok sayıda insan, birçok vatandaşımızın gözü önünde 'kim vurdu'ya gidiyor. Sistemin içine bir giriyorlar, bir daha haber alabilirsen al' diye konuştu…
Bu sözler, Demokratik Hukuk Devletinde, TÜSİAD gibi güçlü bir kuruluşun başkanının 'İMDAT' çığlığıdır. Özetle şunları söylüyor;
*Devleti oluşturan güçler arasında kavga var,
*Kamuoyundan gerçekler saklanıyor
*Hukukun Gücünün yerini, Gücün Hukuku aldı. Adalet yok.
*Gazeteciler, Generaller, Profesörler başta olmak üzere çok sayıda insan 'Kim Vurdu'ya gidiyor ve hapse atılan yıllarca orada kalıyor…
TÜSİAD ve Başkanının bu noktaya gelmesi ve gerçekleri görüp, dillendirmeye başlaması önemli bir dönemeçtir. Biz yıllardır bunları yazıyor, söylüyoruz. Cemaatlerle-Tarikatlarla- AKP İktidarıyla mahkemeler ve kamuoyu önünde mücadeleye devam ediyor ve tarihe not düşüyoruz.
Türk Milleti olarak, tüm kurumları ve sivil toplum kuruluşlarıyla tehlikeyi iyice anlamaz ve karşı duramazsak, önümüzdeki günler çok daha karanlık olacaktır.
Başbakan Erdoğan'ın Başdanışmanı Yalçın Doğan, 'Yasin Doğan' ismiyle Yeni Şafak Gazetesinde ki köşesinde 15 Şubat'ta şunları yazıyordu;
*AK Parti ile Gülen Cemaati arasında hiçbir zaman bir çatışma ve çekişme yaşanmamıştır, bundan sonra da yaşanmayacaktır. Bu sadece gönül birlikteliği değil, büyük Türkiye idealinde temerküz eden bir amaç ve hedef birlikteliğidir…'
Türkiye'nin geldiği yerin bilinmesi için, bundan daha iyi bir kaynak olamaz. Bu kafanın Türkiye'yi götüreceği yer 'İslam Cumhuriyeti' ve 'Şeriat Düzeni'dir…
Eğer bir iktidar 'Cemaat ve Tarikatlarla' , Büyük Türkiye idealinde amaç ve hedef birliği yaptığını(!) çekinmeden açıklayabiliyorsa, gideceğimiz yeri görmemek için kör olmak gerekir…
Gelelim aramıza girip 'Sıradan Vatandaş' olmak isteyen Ümit Boyner'e,
Ümit Hanım, aramıza girmeniz için şu sorulara açıkça cevap vermeniz ve bu konudaki düşüncelerinizi de bizlerle paylaşmanız gerekmektedir;
*Hedefleri, İslam Cumhuriyeti ve Şeriat Düzeni olan ve bu hedeflerini saklamayan Cemaat ve Tarikatların, Anayasamızda ve Türk Demokrasisinde yerleri var mıdır?
*TÜSİAD Bünyesindeki en küçük şirketler dahi, kazandıkları her kuruşun vergisini ve hesabını devlete verirlerken, milyarlarca dolara hükmeden Cemaat ve Tarikatların devlete hesap ve vergi vermemeleri, modern devlet anlayışınızda var mıdır?
Tüm ömürleri, emir alıp tartışmasız uygulayarak geçen kişiler nasıl 'Demokrat' olamazlarsa, izbe köşelerde saklı-gizli yaşayarak, Türkiye'yi Ortaçağ karanlığına götürmek isteyen Cemaat ve Tarikatların da 'Demokratik Rejim' içinde olmamaları gerekir.
Bu mücadele yıllardır devam eden Aydınlık ile Karanlığın mücadelesidir. Herkes yerini alır ve sesini yükseltirse Türkiye aydınlığa çok çabuk kavuşur.
Ümit Hanım, bu sorulara cevap verir, Çağdaşlığın- Atatürk'ün-Gelişmenin ve beraberce zenginleşmenin yanında yer alırsa, onu 'sıradan vatandaşlığa' kabul edelim derim, siz ne dersiniz?..