Erdoğan, Türkiye'nin dirliğini- düzenini-birliğini bozduğu gibi, hepimizin sinir sistemimizi zedeleyip, üslubumuzu da bozdu!
Erdoğan sık-sık 'Sıkar mı-Sıkıyorsa yap- Sıkıysa söyle' gibi kelimeleri kullanır.
Kendisi gibi bitirimhanelerde yetişmeyenlerin, onu ne demek istediğini anlaması mümkün değildir.
Erdoğan niçin bu kelimeleri kullanır? 'Sıkıyorsa' demekle ne kast ediyor?
Neresi ile ilgili bir 'Sıkma' problemi var ki, bu kelimeyi gündeminden çıkaramıyor? Geçirdiği iki operasyondan sonra herhalde bir 'sıkma' problemi yaşıyor olsa gerek!
Fakat bana bile bu kelimeyi 'Yazı Başlığı' olarak kullandırdı ya, pes artık!
Değerli Okurlar;
*Türkiye eğer 'Hukuk Devleti' ise herkes Anayasa ve yasalara uymak zorundadır. 'Anayasayı bir defa delmekle bir şey olmaz' , 'Tamam da, bu yasa maddesi de hem çok eski, hem de benim demokrasi anlayışıma uymuyor' diyerek bunlara uymamazlık edilemez. Gücünüz varsa, Anayasayı veya yasayı değiştirir, değiştirdiğinize uyarsınız. Değiştiremediğiniz zaman, yürürlükteki yasalara mutlak uymanız gerekir.
*İktidar yürürlükteki Anayasa ve Yasalara uymak zorundadır. Buna mecburdur.
*İktidar tüm Yargı Kararlarına uymak zorunludur. Buna mecburdur.
*İktidar Anayasa Mahkemesi Kararlarına da uymak zorundadır. Buna da mecburdur.
Bu genel kurallardan sonra Başbakan Erdoğan'ın yaptıklarına bakalım;
Erdoğan 'Demokratikleşme Paketi' adını verdiği paketini açtı.
'Sıkmabaş'ın' Kamu' da serbest olduğunu, Kurban derilerinin Cemaatler-Tarikatlar tarafından toplanabilme imkanını sağladığını, kurulacak özel okullarda Kürtçe eğitim ve öğretime izin verildiğini açıkladı.
Ayrıca İlk ve ortaokullarda okunan 'Milli Andımızın' da kaldırıldığını söyledi!
Bu kararların doğruluğunu-yanlışlığını veya gerekliliğini- zararlarını tartışmıyorum. Bunlar başka yazıların konusu olacaktır. Burada vurgulamak istediğimiz konu, Anayasa ve Yasalara uyulup-uyulmadığıdır.
Başka bir anlatımla 'Suç' işlenip işlenmediğidir.
*Anayasamızın 174. Maddesi halen yürürlüktedir.
'Anayasanın hiçbir hükmü, Türk Toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin laiklik niteliğini güden, inkılap kanunlarının, Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz.'
*Anayasamızın 42. Maddesi halen yürürlüktedir.
'Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk Vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.'
*Danıştay 8. Dairesinin, 18 Şubat 2011 yılında verdiği karara göre;
'İlk ve Ortaokullarda 'Milli Andımızın' okunmaması talebi reddedilmiştir.'
*Anayasa Mahkemesinin kararları, Anayasa maddesi hükmündedir.
'Sıkmabaş'ın Kamuda kullanılmaması ile ilgili iki adet kararı vardır.'
Türk Hukuk Sisteminin bir genel kuralı da, 'Kanunları bilmemek mazeret değildir' kuralıdır. Yani, 'Affedersin Hakim Bey, ben bu kanunu bilmiyordum' diyemezsiniz.
Erdoğan ve AKP'nin yaptığı, bilerek ve planlı olarak Anayasa ve Yasaları ihlal suçu işlemektir. Bu suçun cezası ise; Suçu işleyen siyasi parti için kapatılma davası açılması ve yöneticilerinin yargılanmasıdır. Kimse unutmamalıdır ki,
Hukuk Devletinde hiçbir suç cezasız kalmaz. Görevleri, Anayasal düzeni korumak olup da, görevlerini yapmayanlar öncelikle yargılanacaklardır.
Gelelim sıkma meselesine;
Türkiye'de Anayasa ve Yasaların altından girip üstünden çıkan Erdoğan,
'Şeriat' hükümlerinin yürürlükte olduğu bir ülkede mesela İran'da yönetici olsaydı şunları diyebilir miydi?
'Başı Açık kızlarımızın Ordu-Yargı-Polis hariç tüm kamu kuruluşlarında çalışmasına izin veriyorum.
İsteyenler Azeri Türkçesi öğretecek okullar açabilecekler. Kurban derileri bundan böyle İran Hava Kuvvetleri tarafından toplanacaktır.'
Ne dersiniz? Erdoğan'ın 'delikanlı' lakabı bunları söylemeye yeter miydi?
Orada kurulu nizam aleyhine söz söylemek, beyanda bulunmak ölüm nedenidir.
Böyle söyleyeni İran'da önce parçalara ayırırlar, sonra ciğerini çıkarıp yerlerdi!
Ne dersin Türkiyeli Başbakan, sıkar mı?
Not: Sayın Erdoğan; Onur Konuğunuz Barzani, Kuzey Irak'ta eğitim-öğretim kurumlarında ve kamu kuruluşlarında sadece 'Sorani Lehçesi' kullanılması zorunluluğu getirdi. Kırmanca ve Zaza Lehçelerini yasakladı. Kuzey Irak'taki Kürtler birbirleriyle yalnızca Türkçe ve Arapça ile anlaşabiliyorlar.
Aç bir paket adamın Barzani'ye, o da senin gibi 'İleri Demokrat' olsun.
Haydi yiğidim, marifet iltifata tabidir. Bravo sana…