EGEDESONSÖZ - Birlik Sağlık Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, 14 Mart Tıp Bayramı'nda SONSÖZ TV'ye konuk oldu. Gazeteci yazar Muhittin Akbel'in sorularını yanıtlayan Doğruyol, sağlık sektöründe yaşanan sorunları, hekimler başta olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının yaşadığı sıkıntıları anlattı.
TIP BAYRAMINI BAYRAM HAVASINDA KUTLAYAMIYORUM MAALESEF
14 Mart Tıp Bayramı'nı kutlamak için sevinç ve mutluluk olması gerektiğine vurgu yapan Doğruyol, "Vatandaş memnun olsun, onun memnuniyeti önemli ama sağlık çalışanlarını memnun edemediğimiz bir ortamda vatandaşı memnun etmek mümkün değil" dedi.
"Yıllar önce, 14 Mart Tıp Bayramı dediğimizde, Tıp bayramı hakikaten bayram gibi kutlanıyordu. Hekimlerimiz, hemşirelerimiz, tüm sağlık çalışanları, hep beraber Tıp bayramını kutluyordu. Son yıllarda sağlık hizmeti sunumunda yaşanan aksaklıklar ve sağlık çalışanlarımızın itibarsızlaştırılmasından dolayı bayram olmaktan çıktı. 14 Mart Tıp Bayramı'nda sağlık çalışanları bir günlük iş bırakma eylemi yaptı. Sağlık çalışanları olarak bayram olmadığı konusunda hem fikiriz ve nasıl bir bayram olduğunu da iş bırakma eylemiyle zaten ortaya koyuyoruz. Bu aşamaya nasıl gelindi? Bir şeyi bayram havasında kutlamak için sevinç, mutluluk gerekir. Son yıllardaki sağlıkta dönüşüm politikalarıyla beraber sağlık hizmetleri, sağlık çalışanlarını memnun etmekten ziyade, vatandaş memnuniyeti odaklı sağlanıyor. Sağlık hizmetlerinden vatandaşlarımız elbette memnun olmalıdır, en iyi sağlık hizmetini almalıdır. Fakat sağlık çalışanlarını memnun edemediğimiz bir ortamda vatandaşı memnun etmek mümkün değildir. Vatandaş memnun olsun da nasıl olursa olsun, mantığı hakim."
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ İTİBARLARI İADE EDİLMELİ
"Aile hekimleri, vatandaşlara ilaç yazan memurlar konumuna düştü. Hekimliğin dışına çıkıldı. Aile hekimi tabii ki vatandaşın ilacını yazacak ama onun öncelikli görevi, koruyucu sağlık hizmetlerini en iyi şekilde vermek olmalıydı. Sağlık bakanları derler ki, 2023 yılında bizim poliklinik sayımız, sözgelimi 20 milyondu, 2024 yılında 30 milyon oldu, biz başarılıyız! Böyle bir başarı olamaz! Sağlık Bakanlığı'nın görevi, vatandaşı hasta etmemektir, koruyucu sağlık hizmeti almalarını sağlamaktır. Sağlık bakanlığının öncelikle yapması gereken, itibarsızlaştırılan başta hekimlerimiz olmak üzere sağlık çalışanlarının itibarını iade etmek olmalıdır. Şu anda kendi personelini şikayet ettiren bakanlık, Sağlık Bakanlığı'dır; Alo 184 şikayet hattıyla... Vatandaş, hakkını arasın, sorun yok. Diyelim ki bir hastaneye giden vatandaş, ben falan hastanenin acil servisine gittim, falanca doktor bana iyi davranmadı; şimdi ben gideceğim onu önce döveceğim, sonra vuracağım, şeklinde Alo 184 hattına şikayette bulundu. Bakanlık ne yapıyor biliyor musunuz? Hastaneye telefon ediyor, falanca isimde bir hasta acilde falanca doktora kızmış, ona saldırmaya geliyor, tedbir alın, dikkatli olun, diyor."
HEKİMLERİMİZ BEYAZ KOD VERMEYE ÇEKİNİYORLAR, ÇÜNKÜ YALNIZ BIRAKILIYORLAR
Birlik Sağlık Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, sağlıkta şiddet konusunda şu görüşlere yer verdi:
"Sağlıkta şiddet yasası diye bir yasa bence yok. Kağıt üstünde olabilir ama uygulamada yok. Biraz önce anlattığın örnekte olduğu gibi o şartlarda bir hekim, hemşire verimli çalışabilir mi? Sağlık Bakanlığı'nın sağlıkta şiddeti önlemek gibi bir derdi yok. Bakanlığın derdi, sağlık hizmeti sayesinde ne kadar oy alabiliriz, durumudur. Sağlıkta şiddetle ilgili beyaz kod uygulaması var. Fakat sağlık çalışanlarımız beyaz kod vermekten kaçınıyor. Neden? İfade vermeye gidiyor, mahkemeye çıkıyor, bir sürü zaman kaybı! Bakanlığın avukatları var, böyle durumlarda çoğu zaman müdahil bile olmuyorlar. Yani yalnız bırakılıyor doktorumuz, hemşiremiz. Beyaz kod uygulamasından sonra gri kod uygulaması başladı. beyazdan sonuç alamadık, griyi deneyelim gibi bir şey. Hastanelerdeki özel güvenliklerin, insanları arama hakkı yok. Bu konuda düzenleme yapılmalı. Maalesef sağlıkta şiddetle ilgili yapılan her şey, tribüne oynamaktan ibaret."
BİR ASİSTAN DOKTOR, TEMİZLİK GÖREVLİSİNDEN DÜŞÜK MAAŞ ALMAMALI
Yaptıkları eylemlerin tek sebebinin maaşların düşüklüğü olmadığının altını çizen Ahmet Doğruyol, "Sağlık çalışanları, 7/24 görev yapıyor. Bayramda seyranda hepimiz çalışıyoruz. Sağlık çalışanlarının bir iç hizmet yönetmeliği olmalı. Biraz önce de dediğim gibi sağlık çalışanlarının itibarları iade edilmeli. Doğarken de öldüğümüzde sağlık çalışanlarının elindeyiz. Yapılan eylemlerin temelinde sadece ekonomik sorunlar yok. 2023 senesinde bir hastanemizde çalışan temizlik görevlisi, asistan hekimden daha fazla maaş alıyordu. Güvenlikçi arkadaşın fazla mesaisi 300 lirayken, hekim arkadaşın fazla mesaisi 150 lira. Güvenlikçi, temizlikçi neden çok maaş alıyor demiyoruz, neden hekim arkadaşlar güvenlikçiden az maaş alıyor, diyoruz. Yapılan maaşların nasıl yapıldığını herkes biliyor. Aralık ayında enflasyon yüzde 1,03 çıkıyor, 2025 Ocak ayında 5.30... Maaşlar küçülsün diye enflasyonu da küçültüyorlar."
SÖZLEŞMELİ YÖNETİCİLER NEDENİYLE SORUNLAR ÇÖZÜMSÜZLÜĞE SÜRÜKLENİYOR
Sağlığı yönetenlerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Ahmet Doğruyol, şunları söyledi:
"Sendika olarak, bir STK olarak görevimiz, kurum ve kuruluşlarımızda yaşanan eksiklikleri, aksaklıkları, adaletsizlikleri, liyakatsizliği ilgili yerlere iletmektir. Yaklaşık 30 yıldır sendikacılık yapıyorum ve her zaman diyalogdan yana oldum. Diyalogla çözemezsek, farklı yöntemlerle derdimize çare arıyoruz. Maalesef bizde Sağlık Bakanlığı'na bağlı görev yapan yöneticilerimiz, sağlık müdürlerimiz, müdür muavinlerimiz, hastanelerdeki başhekimlerimiz, başhemşirelerimiz, hastane müdürlerimiz, 2012'de 664 sayılı kanun hükmünde kararnameyle sözleşmeli yönetici haline geldi. Bu şekilde göreve gelen arkadaşların liyakatla bir alakaları yok. Tek referansları, iktidar partisi. O koltuğa oturtulan kişi, kendisini oraya getiren kişiye karşı minnet borcu oluyor, bu tüm partiler için geçerlidir. Sağlık Bakanlığı'ndaki bürokrat arkadaşlar, emin olun, kendi işlerini yapamıyorlar. Bu sistemden herkes bıktı ama çözüm yok. Mesela bir İl Sağlık Müdürü atanıyor. O müdür, beraber çalışacağı insanları kendisinin seçmesi en doğru olanıdır. Fakat müdür işe başladığında, altında çalışan tüm ekip hazır! Başhekimden önce başhekim yardımcıları belirleniyor. Sözleşmeli yöneticilik döneminin başlamasıyla beraber sendikaların bu mücadelelerinde sonuç almaları maalesef zorlaşıyor. Sorunlar, çözümsüzlüğe sürükleniyor. Sözleşmeli yöneticiler, personel üzerinde baskı uygulamaktan kaçınmıyorlar. Hepimizin asgari müştereklerde buluşmamız lazım."
PARA KAZANDIRAN HASTANE YÖNETİCİSİ, BAŞARILI SAYILIYOR
Doktorların, ilaç yazan memurlar durumuna düştüğünü, bir doktorun günde 130 hasta baktığı için istifa ettiğini hatırlatan Ahmet Doğruyol, 2024 yılında 85 milyonluk ülkemizde 1 milyon kez doktora gidilmiş olmasını da şu sözlerle değerlendirdi:
"Her basit bir rahatsızlığında doktora gitmemek gerektiği, kamu spotlarıyla anlatılmalı. Hastane yöneticilerinin başarısı nedir biliyor musunuz? O hastanenin para kazanıyor olmasıdır! Para kazandıran yönetici, başarılı bir yönetici oluyor. Ne kadar çok hasta bakılırsa, ne kadar çok bakanlığa fatura kesilirse, o kadar başarılısın! Şehir hastanelerine hasta garantisi veriliyor. Şehir hastaneleri, genel itibariyle vatandaşın evine uzak. Özel ve devlet eliyle yapılan hastaneler bunlar. Şehir hastanelerine ne gerek vardı? İzmir'deki şehir hastanesi açılınca, iki hastanemiz atıl duruma düştü. Sendika olarak şehir hastanelerine karşıyız. Karşıyaka ve Bozyaka hastanelerinin yatak kapasiteleri düşülerek aynı yere yeni hastanelerin yapılacağı açıklandı. Karşıyaka hastanesinde yatak sayısı 50 olacakmış, oysa en az 250 yataklı olmalıydı. Neden düşürülüyor yatak sayısı? Tabii ki şehir hastanelerine müşteri durumuna düşen hastalar gitsin diye! İzmir maalesef sağlık yatırımları açısından üvey evlat muamelesi gördü bunca zamandır, hala öyle. Adıyaman'da, Van'da, Elazığ'da, Hatay'da deprem oldu, oralardaki sağlık çalışanlarına deprem tazminatı ödendi. İzmir'de deprem oldu, bir sağlık çalışanına bile deprem tazminatı verilmedi. İzmir, maalesef sahipsiz. İzmir'de yenilenen bir Buca Seyfi Demirsoy hastanemiz var. İnanın, keşke yenilenmeseydi diyoruz. Öyle ki yerden bir metre yüksekliğe kadar binanın her tarafı nem alıyor. Elektrik su tesisatları berbat durumda. Bir hastane yapıyorsanız, en iyisini yapın."