İslam ve Alevilik hakkında bilgisi olmayan acemi bir politikacı, Alevi köyüne propagandaya gitmiş. Çevreye bakınmış ve Muhtar'a; 'Köyde Cami görmedim, niçin cami yapmadınız?' diye sormuş. Muhtar 'Ya Sabır' çektikten sonra, 'Adet oldu beyim, biz de yapacağız' demiş.
AKP'nin İleri Demokrasi'si sayesinde şifre'li konuşmak, şifre'li yazmak, şifreli sınav yapmak 'adet' haline geldiği için, ben de şifreli bir başlık attım. Şifreyi çözen köşeyi döner. Şifreyi çözen ilk üç kişiye 'Cebeli Tayyip'ten' imarlı birer arsa verilecektir!..(Şaka, şaka. Keşke arsamız olsaydı da verseydik, bu yaştan sonra AKP'li mi olsak ne!..)
1.700.000 gencimizin emeğini, hakkını, eşit yarışma olanağını elinden çalan sınav rezaleti ile ilgili olarak Ankara Savcılığı ön incelemeyi tamamladı. Savcılığın ön incelemesine ve bizzat ÖSYM yetkililerinin açıklamalarına göre, sınavda ŞİFRE var, fakat kopya konusu henüz net değildi.
Kopya olup olmadığı Ankara Savcılığınca araştırılmaya devam edilecekti.
Şifre var'mış. Şifrenin olmasına kim karar verdi? Şifreyi kimler düzenledi? Şifre hangi soru kitapçıklarına kondu?Niçin Şifre var? Kimin için var? Bu şifre birilerine verildi mi? Verildiyse kimlere verildi? Şifreyi düzenleyip bu sahteciliği yapanlar kime ve hangi güce güvenerek, böyle korkusuzca ve utanmazca hala dolaşabiliyorlar. Bunlara benzer binlerce soru gençlerimizin kafasında dolaşıp duruyor.
Bu işin idari sorumlusu elbette ki ÖSYM Başkanı Prof.Ali Demir'dir. Bu yüzden gerek öğrenciler ve aileleri, gerekse basın ve muhalefet partileri bu kişinin istifasını istediler. Fakat sadece Ali Demir'in istifası yeter mi? Ali Demir'i ÖSYM gibi çok önemli bir koltuğa leylekler mi oturttu? Bu atamanın siyasi sorumluları yok mu? Elbette ki var. ÖSYM Bakanı üçlü kararname ile atanır. Yani, atama kararnamesini Milli Eğitim Balanı Nimet (Ç) hazırlar, Başbakan imzalayıp Cumhurbaşkanına gönderir. O da imzalarsa kararname resmi gazetede yayınlanır ve yürürlüğe girer..
Bu atamanın siyasi sorumluları Cumhurbaşkanı Gül, Eşbaşkan Erdoğan ve Milli Eğitim Bakanı Nimet Ç' dir. Bu atamanın, varsa sevabı da, günahı da bu üçlüye aittir. Hiçbiri sorumluluktan kaçamaz.
Hele, çok ciddi iddialar henüz taze olarak ortada dururken, Savcıların yaptığı inceleme bitmeden görür görmez tatmin olan 'tatminciler' bu vebalden kaçamazlar. Bugün basına yansıyan ve bundan sonra da yansımaya devam edecek ÖSYM yolsuzlukları da bunların alnına yapışacaktır.
Tüm bunlar Türkiye'yi yöneten kadronun ve bu ekibin yaşam tarzlarının eseridir;
*Cumhurbaşkanı Gül; 1980 yılında, henüz 15 yaşındaki Hayrünnisa Hanımla evlendi ve 1983 yılında Cidde İslam Kalkınma Bankasında tam 9 yıl süreyle çalıştı. Hayat görüşü büyük ölçüde burada şekillendi, sonra Erbakan'ın eğitiminden geçti ve Erbakan yaşlanıp, hastalanınca onu terk etti. Erbakan'ın cenaze töreninde en ön safta idi…
*Eşbaşkan Erdoğan; Hayatını futbol oynayarak kazanmaya başladı. İmam Hatip Lisesini bitirdi. 1982 yılında 41 sayılı kanunla kurulan Marmara Üniversitesi ve İktisadi Ticari Bilimler Fakültesinden, 1981 yılında(Üniversite kurulmadan bir yıl önce) mezun oldu! Siyasi eğitimini tamamıyla Erbakan'dan aldı. Erbakan yaşlanıp, hastalanınca da onu terk etti. Erbakan'ın cenazesinde en ön safta idi…
*Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın mesleği muhasebeciliktir. İslamcı Terör Örgütü İBDA-C' nin Lideri Salih Mirzabeyoğlu'nun başında bulunduğu 'Gölge Dergisi'nin' Ankara Temsilciliği görevinde bulunmuştur.(Sözün bittiği yer)
*YÖK Başkanı, Malezya İslam Üniversitesinden gelmiştir…
*ÖSYM Başkanı, intihalle suçlanmış(Çalma- bilgi araklama) ve özür dileyerek, ceza almaktan kurtulmuştur…
Ekibin, eğitim konusundaki çekirdek kadrosu budur. (M. E. Bakanı Nimet Ç'yi soracaksınız, var mı öyle biri?..) Bu ekiple Proje yapabilirsiniz(!), ileri demokrasi yapabilirsiniz(!), bağımsız yargı(!) yapabilirsiniz ama asla ve asla adil-doğru sınav yapamazsınız…
Peki böyle bir ekipten, Dürüst-Adil- Eşit Seçim yapmasını bekleyebilir misiniz?..
1.700.000 gencin geleceğini çalmaya cüret eden zihniyet, niçin 74 Milyonun iradesini çalmaya cüret etmesin?
Çaresiz değilsiniz, çare sizsiniz. Unutmayın lütfen; Çözümde görev almayanlar, problemin parçasıdırlar. Çare sandıktır, oy kullanmak, kullandırmak ve sandığa sahip çıkmaktır…