Kafamız iyice karıştı.. Sarkozy kim Erdoğan kim, kim dost kim düşman bilemez olduk, sapla saman birbirine iyice karıştı !...
Bu başlığın açılımını vermeye çalışalım;
Fransa Devlet Başkanı, Türklerin binlerce yıllık tarihini kulaktan dolma bilgilerle, merdiven altlarında, izbe köşelerde Türklük ve Cumhuriyet düşmanı din bezirganlarının hazırladığı, yalan yanlış hikayelerle dolu, kaçak yazılmış kitapçıklardan okuduğu kadarıyla bilir !...
Tarihimiz ile ilgili konuşmaya her başladığında, geçmişimizi karalayacak-kötüleyecek sözler, düşmanımızmış gibi Başkan'ın ağzından dökülüverir…
Dersim gerçeğini, o tarihte yaşananları bilmez; Cumhuriyet'e ve Türkiye'nin kurucusu Atatürk'e saldırmak için devlet düşmanlarının ve bölücülerin söyledikleri ile aynı paralelde cümleler kullanır.
Devlet'e isyan edenleri, yöre insanlarını soyup, soğana çevirenleri, onları katledenleri, askerlerimizi acımadan öldüren katilleri 'mazlum' olarak niteler ve onları baş tacı yapar…
Başkan araştırmaz, incelemez. Genelkurmay Başkanının 'Silahlı Terör Örgütü kurmak ve yönetmek' suçlamasıyla yargılanmasına karşı çıkmaz, aksine el altından bu tip yayınları destekler.
Ama, askerin teröriste parkasını vermesini gururla anlatır. Niçin vermesin ki? Türk insanı budur işte.
Düşmanı olsa bile, kendisine teslim olanı korumasına alır…
Parkasını veren asker, dönüp Başkan'a sorsa; 'Sayın Başkan ben hangi terör örgütü üyesiyim' dese ne cevap verecek acaba?...
Bir taraftan bunu söylerken diğer taraftan, Diyarbakır'da yapılan kazıda çıkan 19 insan kemiği için 'bakın bizim iktidarımız geçmişteki her olayın üstüne gidiyor' diyerek dolaylı olarak Türk Ordusunu suçlamaktan geri durmaz. Kemiklerin ne kemiği olduğu, kimin olduğu, ne zamandan kalma olduğu henüz belli olmadan, yargılama devam ederken, bir Başkan'ın anayasal kurumları karalaması sadece Türkiye için geçerli olur…
Türkiye'de yayınlanan Taraf Gazetesi, Başbakan Erdoğan'ı 'Ankara'ya teslim olmakla' suçladı. Başbakan Erdoğan Taraf Gazetesine cevap vermek için, göğsünü gere gere 'AK Parti Ankara'da teslim olmadı, Ankara'da adaletin temsilini, kalkınmanın temsilini gerçekleştirdi, bunu yaptı' diye konuştu. Başkan Sarkozy; Ankara'da ayrı bir devlet mi var ki, AKP onunla savaşıp teslim olmamış? Ankara'da TBMM var. Milli İradenin temsil edildiği yer. Herkesin oraya teslim olması gerekmez mi, siz kafayı mı yediniz yahu, diye konuşup kafamızı iyice karıştırdı !...
Değerli okurlar;
Fransa'nın Sarkozy önderliğinde Türk Tarihine kara sürmek istemesi bizi öylesine bunalttı ki, isimleri karıştırdık galiba.
Artık sizler isimleri yerli yerine yerleştirirsiniz. O kadar zahmete giriverin !...
Önümüzdeki kısa zaman diliminde içinde yaşadığımız coğrafya da, çok riskli olaylar yaşayacağız.
Bu hengameden, bu kaos ortamından Türkiye'yi en az zararla çıkarabilecek yetenekte gerçek kaptanlara çok ihtiyacımız var.
Türk Milleti olarak kısa zamanda bu kaptanları bulup çıkarabilir miyiz, bilemem ama, kesin olarak bildiğim şey; Tarihi bilmeyen, aklı karmakarışık olmuş, Cumhuriyet'e ve ülke gerçeklerine şaşı bakan, şimdiki 'taka reis'leriyle bu iş olmaz ve başımız da beladan kurtulmaz…