Yaklaşmakta olan 'açlık-susuzluk' kriziyle ilgili olarak iki yazı yazmıştım.
Bu işin uzmanları gerek ulusal yayınlarda, gerekse kendi kuruluşlarının yayınlarında konunun önemi hakkında yıllardır AKP İktidarını uyarmaya çalışıyorlar.
Bir an için 'nefes alacak hava' , 'içecek bir yudum su' ve 'doyacak kadar yiyecek' bulamadığımızı, çocuklarımızın-torunlarımızın gözlerimizin önünde açlıktan öldüklerini ve insanların bir lokma ekmek için birbirlerini boğazladıklarını düşünelim. Ne kadar korkunç değil mi?
Bu bir film senaryosu değil, keşke öyle olsaydı. Ama dünyanın ileri gelen 'gelecek bilimcileri' ısrarla ve inatla insanlığı uyarmaya çalışıyorlar. Yerküreye daha fazla yüklenilirse 2050'li yıllarda dünyada 'su savaşları' çıkacak!...
Dünya nüfusu bu günkü hızıyla artmaya devam ederse, tarım alanları korunmaz ve geliştirilmezse, küresel ısınma bu şekilde devam ederse ve insanlar hala felaketin farkında değillerse, açlığın ve yokoluşun hızla yaklaşması kaçınılmazdır.
Türkiye'nin tarım-su-sulama-arazi ıslahı ve enerji planlamalarıyla ilgili, uzmanlarımızın hazırladıkları raporlara itibar etmeyen hükümet, özellikle tarım ve hayvancılık konusunda çok başarısız oldu.
Türk Tarım ve Hayvancılığı, İstanbul Belediyesinde Veteriner olarak çalışmakta iken sadece Tayyip Bey istedi diye Bakan yapılan birine teslim edildi. Sonuç maalesef ortada…
Tarım Bakanı;
'Orta ve Doğu Anadolu'da üretimde azalma var. Özel Sektörün 'Sap-Saman' ithal etmesine izin veriyoruz
' diye bir açıklama yaptı.
Ziraat Mühendisleri Odası- Türk Ziraatçılar Birliği-Ziraat Odaları ve Tarım Meslek Kuruluşları yıllardır AKP Hükümetini ve Bakanlığı yanlış tarım politikası sebebiyle uyarıyorlardı. Bu politikaların çiftçiyi perişan edeceği, üretici çiftçileri üretimden caydıracağını bağırarak söylüyorlardı.
Fakat bu kuruluşları cemaat-tarikatların eline veremeyen AKP, bunları düşman olarak görüyor, söylenenleri dikkate almıyordu.
Geldiğimiz nokta şudur;
2002 yılında, dünyada kendi kendini doyurabilen 7 ülkeden biri olarak teslim alınan Türkiye, bugün AKP sayesinde, sap-samanın bile ithal edildiği, bakılamadıkları için kesime gönderilen hayvancılığın çöktüğü bir ülke haline getirildi.
Türkiye'ye kötülük yapmak isteyen birinin eline yetki verseniz, Türk Tarımını ve Hayvancılığını ancak bu kadar tahrip edebilirdi…
Bu sadece tarım ve hayvancılığımızın değil, çocuklarımızın geleceğinin de tahrip edilmesidir.
Bundan 20-25 sene sonra bugünleri inceleyecek olan gelecek nesiller her halde şunları söyleyeceklerdir;
'Bizim atalarımız galiba biraz salakmışlar. Süpermarketleri eline geçiren yabancı sermayenin, tüm gıda maddelerini ithal etmelerini ve Türk çiftçisinin üretim yapamaz hale getirilmesini görememişler. Bizlerin yiyecek ve içeceklerimizin Türkiye'de üretilmesi yerine zamanın hükümeti tarafından uygulanan tarım politikalarıyla bizlerin geleceğinin tüketilmesine engel olmamışlar, üstelik zamanın iktidarına üç seçim üst üste %50'ye yakın oy vermişler. Anlaşılır, kabul edilebilir bir durum değil…'
Gerçekten anlaşılır, kabul edilebilir bir durum değil. İnsan düşünmeden edemiyor;
Kendi neslinin, kendi çocuklarının-torunlarının geleceğini düşünmeyen, bir canlı türü sizce insan olabilir mi?
Türk insanı bu ortaçağ kalıntısı anlayışa daha ne kadar tahammül edecek?..
Almanya'dan dostum Sayın Canbolat, kendisine bir Alman arkadaşından gelen maili bildirdi, aynen aktarıyorum;
'Ben okudu sizin Mevlana hayran kaldi. Dusundu, o cok buyuk bir humanist.
O dedi; Gel, sen kimsin gel, ne olursan gel. Ben de inandi. Dedi kendime; Git Turkiya gor Mevlana.
Ben geldi Konya, gitti Mevlana gormek. Ama goremedi.
Bana dedi, oradaki adam; Sen giymissin short, ortmemis baş, yok girmek içeri.
Ben dedi ona; Mevlana dogmus don ile ?... Sara'
Türkiye'yi, 8 asır önce yaşamış Hz Mevlana'nın düşünce sistemini ve hoşgörüsünü kabullenmeyen, çağdışı bir siyasi kadroya teslim edenler, sebep olanlar, göz yumanlar, korkudan sesini çıkarmayıp saklananlar, ellerine geçirdikleri siyasi partileri 'özel ofisleri' gibi kullanıp görevlerini yapmayanlar hepiniz, ne saman bulasınız ne de sap, iyi mi?.
Tövbe tövbe yahu, mübarek günde bize neler söyletiyorlar!..
Kusura bakmayın lütfen…