Başbakan Erdoğan'ın 'demokrat' olmadığı, kendi yararı neredeyse o yöne dönen bir kişiliğe sahip olduğunu, doğruları söylemediğini, kendi sözleriyle defalarca yazdık, söyledik.
Erdoğan aynı rüzgargülü gibidir. Rüzgar hangi yönden eserse anında
o yöne döner. Siyasal Bilimler Fakültelerinde,
'Bir Siyasetçi Nasıl Olmamalıdır' diye bir ders konulsa Erdoğan
tek başına bu konuda örnek olabilecek siyasetçiler arasında bir numara olur!
Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Mursi'nin darbe yoluyla görevden uzaklaştırılması karşısında;
'Bu nasıl demokrasi? Sandıkla gelen birine hangi hakla müdahale edilebilir? Bu demokrasiye saygısızlıktır. Bunlar demokrat değildir, bunlar olsa-olsa darbecidir' dedi!
Aynı Erdoğan, yavru vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde,
28 Temmuz'da yapılan genel seçimler sonucu oluşan ve KKTC Meclisinden 'Güvenoyu' alarak kurulan hükümet için şunları söyledi;
'Serdar Denktaş'ın Lideri olduğu Demokrat Parti ile koalisyon hükümeti kurarsanız, sizinle Ankara olarak uyumlu olarak çalışamayız. Cumhuriyetçi Türk Partisi ile UBP arasında koalisyon kurun.
Aksi halde sizinle çalışamayız!'
Tipik bir faşist kafa örneğidir bu. Mısır'daki İhvan-ı Müslümin için demokrasi iste, kendi soydaşların için ise 'Ben ne dersem o olur' benzeri faşist bir yaklaşım.
Erdoğan KKTC'de niçin Serdar Denktaş'ı ve partisini hükümette istemez? Çünkü Serdar Denktaş, babası rahmetli Rauf Denktaş'ın izinden gitmektedir. Hükümette Denktaş'ın
olması, AKP ve Erdoğan'ın Kıbrıs'ı satamaması, peşkeş çekememesi demektir.
İşte Erdoğan budur; Mısır'da-Suriye'de-Libya'da-Irak'ta sözde demokrat, Türkiye'de ve KKTC'de ileri demokrat diktatör. Yerseniz!...
Erdoğan'ın demokratlığı nasıl sahte ise, çok övündüğü 'delikanlılığı-cesurluğu' da sahtedir.
Anayasa teminatı altındaki 'demokratik gösteri hakkını' kırmadan-dökmeden kullanan vatandaşlarına tomalarla, biber gazıyla, copla, plastik mermi ile saldırır. Bu saldırılar sırasında insanlar ölebilir, kör olabilirler, yaralanabilirler. Hele Türk Bayrağı taşıyorsanız Erdoğan ve polisleri için potansiyel teröristsinizdir. Bunlar, yani ölümler-kör olmalar-yaralanmalar Erdoğan için normaldir.
Çünkü diktatörler için esas olan kendisinin iktidarının devamıdır. Gerisi lafı güzaftır.
Kendi halkına bu derece saldırgan ve hoşgörüsüz olan Erdoğan, PKK Narko-Terör örgütü militanları karşısında kelimenin tam anlamıyla 'uysal bir koyun' gibi olur. Öcalan'a 'Sayın' , Şehitlere 'Kelle' der. PKK'lı eşkıyalar Türk Bayrağını yakarlar, bölgede yapılan karakolları yıkmak için Türk Askerine saldırırlar Erdoğan'da tık yok.
PKK'lı katiller-bölücüler kendi asayiş güçlerini kurup, yollarda kontrolü ele geçirirler, kendi vergi toplama timlerini kurup Türk Milletini haraca keserler, Erdoğan'da yine tık yok!
Diktatör Esad, Türk uçağını düşürdü, aradan aylar geçti Erdoğan'da yine tık yok! Dinci teröristler THY' nın iki pilotunu kaçırdılar,
Erdoğan'da yine tık yok!
El Kaide-El Nusra gibi dinci terör örgütleri ülkemizi 'kimyasal silah' deposuna çevirdiler, PKK'nın elinde kimyasal silahların olduğu, hükümetin bakanları tarafından açıklandı.
Erdoğan'dan tek söz-tek laf duyanınız var mı?
Türk Polisi Adana'da içinde 2 kg 'Sarin Gazı' bulunan örgüt evini bastı ve teröristleri yakaladı. Bunların akıbeti ne oldu?
Bunlar da, Türk Polisini-Türk Jandarmasını döven-yaralayan Suriyeliler
gibi serbest mi bırakıldılar? Böylesine önemli bir konuda Erdoğan'dan bir açıklama var mı? Duyamazsınız.
Bazılarına, 'demokrasiyi hap yapıp içirseniz, şırınga ile 'demokrasi' enjekte etseniz bile, onu demokrat yapamazsınız.
Ne demiştik;
Şap'tan Şeker / Katır'dan At / Badem'den Demokrat olmaz.
Olsa-olsa Rüzgargülü olur.