HKP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Prof. Dr. Özler Çakır, partisinin yerel seçimdeki hedefleri ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Yerel seçimlere 1 aydan az bir süre kala siyasi partiler vatandaşlardan oy istemek ve vaatlerini anlatmak için çalışmalarını sürdürüyor.

Oy pusulasında yer alan partilerden bir tanesi de Halkın Kurtuluş Partisi…

Kendilerini 'Türkiye'nin en eski ideoloji partisi' olarak tanımlayan Halkın Kurtuluş Partisi köklerini 1921 yılında kurulan TKP'den alıyor.

Kurtuluş Savaşı yıllarında Yörük Ali Efe Çetesi'nde ve Kuvay-i Milliye mücadelesine katılan Doktor Hikmet Kıvılcımlı'nın görüşlerini rehber edinen HKP, tarihinde ilk kez yerel seçimlerde yer alacak.

HKP'nin İzmir adayı ise Prof. Dr. Özler Çakır…

Yıllarını akademiye veren Prof. Dr. Çakır, gençlik yıllarından itibaren sosyalist hareketin içerisinde yer almış bir isim…

Sözü Prof. Dr. Çakır'a bırakalım.

MOTİVASYONUMUZU İNSAN SEVGİSİNDEN, VATAN SEVGİMİZDEN, DOÐA SEVGİMİZDEN ALIYORUZ
'Biz Türkiye'nin en eski ideoloji partisiyiz. İlk genel başkanımız Hikmet Kıvılcımlı daha 17 yaşındayken Yörük Ali Efe Çetesi'nde, Kuvay-i Milliye mücadelesine katılmış, savaşmış bir önderdir. Dolayısıyla o günlerden bugüne ülkemizin tam bağımsızlık mücadelesi veren ve buna hiç ara vermeden devam eden bir siyasi partiyiz. Bu ülkede sömürü düzenine karşı, ABD emperyalizmine karşı kesintisiz mücadele eden bir ideoloji partisiyiz. Sosyalist bir partiyiz, devrimciyiz, yurtseveriz. Motivasyonumuzu da buradan alıyoruz. Sıradan burjuva partisi olsak bu heyecanı duymayız.

Genel başkanımız Nurullah Ankut'un da söylediği gibi ün, makam, pos, koltuk derdinde değiliz. Ben bir profesörüm, eğitim bilimleri alanında emekli bir profesörüm. Bakacak olursanız rahata ermiş, derdi tasası olmayan insanlar gibi görebilirler beni. Gerçek devrimcilik insanlar kan ağlıyorsa, ülke bu durumdaysa, İliç'te 9 insanınız ABD emperyalizminin sömürü düzenine yönelik katlediliyor ve onların ailesi her gün orada nöbet tutuyorsa, ölen yakınlarının naaşlarını almak için bekliyorlarsa bizim rahat durabilmemiz mümkün değil. Motivasyonumuzu insan sevgisinden, vatan sevgimizden, doğa sevgimizden alıyoruz'

HALK İÇİN, HALKLA BİRLİKTE, BİZZAT ÖRGÜTLÜ HALK TARAFINDAN YÖNETİM
'Daha önce de projeleriniz nedir diye soruldu. Her siyasi hareket, yerel seçimlerde röportajları ilanları görüyoruz. Biz diyoruz ki 'bizim herhangi bir projemiz yok'. Bu ne demek diyeceksiniz? Bizim mega projemiz halkın örgütlülüğü… Bizim nihai bir projemiz var genelde ülkemiz için, özelde yerellerimiz için. İnsanları mutlu, hür, sağlıklı, üretken yaşayacağı şehirler amaçlıyoruz. Buna ulaşmak için de bizim temel bir belediyecilik anlayışımız var. Biz buna halkçı belediyecilik diyoruz. Bu anlayış nedir bizim için? Başımıza ne geliyorsa halkımızın örgütsüz olmasından geliyor. Halk örgütlüyse heptir, örgütsüzse hiçtir. Yerellerde de İzmir için konuşacak olursak, en ücra mahallelerine, sokaklarına kadar halk örgütlenmelerini savunuyoruz. Eğer örgütlülüğümüz yoksa bizim belediyeciliğimizde halkımız örgütlenmek üzere teşvik edilecektir. Var olan örgütlenmeler, bağımsız örgütlenmeler, dernekler, kadın dernekleri gibi bunlarla da iş birliği içerisinde olunacaktır. Temel parolamız şudur: Halk için, halkla birlikte, bizzat örgütlü halk tarafından yönetim'

HALK KOMİTELERİ KURACAÐIZ
'Biz sosyalist bir partiyiz. Anlayışımızın temelinde sınıfsal olarak baktığımızda kim eziliyorsa biz onun yanında oluruz. Kentler içinde de baktığımızda örneğin Konak şu anda arka mahalle değil ama sorunları var mı evet var. Ulaşım tüm mahallelerde sorun mu? Evet, sorun. Biz bütüncül bakarız meseleye. İzmir'in bütün semtleri, bütün mahalleleri işçi-emekçi halkımızın da kamunun da yaşadığı köylülerin de ürettiği alanlarda her yerin kendine özgü bir dokusu, insan yapısı vardır. İnsanların sorunları ancak örgütlenme çerçevesinde anlayabilir ve çözüme kavuşturabilirler. Örneğin ben Seferihisar'da yaşıyorum. Baktığınızda turizm yeri olarak görülür. Hiç de öyle değil, yollar delik deşik. Kıyılar işgal edilmiş durumda. Çözümler için halkın çeşitli biçimlerde bağımsız örgütlenmeleri, sorunlarını taleplerini belirlemeleri, belediye ile bunları paylaşmaları, ortak çözümler üretmeleri önemli. Bizim temel anlayışımız budur. Bunlar mahallelerde oluşturulan halk komiteleriyle olacak. Belediyeciliğin esas amacı halkın yaşamını kolaylaştırmak değil mi? Halkın neye ihtiyacı var? Bunu tespit etmenin yolu da mahallelerde oluşturulan halk komiteleriyle tespit edeceğiz. En acil ihtiyaç neyse halkla beraber karar alınacak. Halkı da dahil ederek halkla beraber çözülecek. Bunun dışında meslek örgütleriyle dayanışma içerisinde olacağız. Ülkemiz deprem kuşağında yer alıyor. İzmir'de her gün sallanan bir kent. Önlemler alınmazsa yıkıcı depremler olacağı öngörülüyor. Ülkemizde kentsel dönüşüm ne yazık ki rantsal dönüşüm haline gelmiş durumunda. Belediyelerin bu rant mekanizmasını ortadan kaldırıcı önlemler alması gerekiyor. Gerçek bilimi katmak gerekiyor. Belediye ne yapıyor? Uzman tahsis ettim diyor, bir dolu para veriyor. Mimarlar Odası, Jeofizik Mühendisleri Odası zaten bilimsel çalışmaları üretiliyor. İş birliği yaptığınız zaman çıkar gözetmeksizin kent için bilimsel çözümler üretebilirsiniz. Belediyenin bütçesi boşuna kullanılmamış olur. Mahalle komiteleri, aynı zamanda kadınlarımızın çocuklarımızın, gençlerimizin çeşitli biçimlerde üretken olabileceği zihinsel, ruhsal ve bedensel gelişimlerini destekleyeceği kültür ocaklarını da mahallelerde hayata geçirmeyi savunuyoruz. Halkçı belediyeliğimizde bilim, sanat, kültür, sağlık halkın içinde olacak.

BIÇAK SIRTI YERLERDE ADAY ÇIKARMADIK
Halk için halkla birlikte bizzat örgütlü halk tarafından yönetilen belediyeleri biz yaşama geçireceğiz.

Belediyeler, yüzyılın felaketi olan AKP'gillerden temizlenmelidir. Bu nedenle amasız fakatsız bıçak sırtı olan il ve ilçelerde biz aday göstermedik. 54 ilde 200 küsur ilçede seçime katılıyoruz. Genel seçimlerin dışında yerel seçimlerde geniş kapsamlı ilk seçimimiz diyebiliriz. CHP'nin kesin kazanacağı ve kesin kaybedeceği il ve ilçelerde adaylarımızı gösterdik.

Hedefimiz ranta, vurguna, hırsızlığa, yolsuzluğa bıçakla kesercesine son vermek.

İTTİFAKLARDA YER ALMAMAMIZIN NEDENİ…

'Biz hiçbir ittifakın içerisinde yer almadık, bunun çok temel bir nedeni var. Bizim temel prensiplerimiz, ilkelerimiz var. O ilkelere uymayan hiçbir siyasi anlayışla birlikte davranamayız. O zaman kendimizi inkar etmiş oluruz. Siyasetimizin üç temel ana ilkesi var. Anti-emperyalizm, anti-feodalizm, anti-şovenizm diyoruz. AB-ABD emperyalizmine hayır diyeceksiniz. Dolayısıyla Filistin halkını soykırıma uğratan İsrail'e ve ABD'ye hayır diyeceksiniz. NATO'ya hayır diyeceksiniz. Bunlar bir taraftan milliyetçi-vatansever geçinip bir taraftan parti programının içerisine NATO'yu alıyor. NATO'nun genişlemesine yönelik evet oyları çok rahatlıkla kullanılıyor. Anti-emperyalist olmayan biri vatansever olamaz ki zaten. Emperyalizm gelmiş vatanınızı işgal etmeye, halkınızı sömürmeye çalışıyor. Hayatın içinde somut göstergeleri var bunun. Kısacası bizim dışımızda anti-emperyalist herhangi bir siyasi hareket görmüyoruz. Halkımızın yararı, çıkarı için onların yanında yer almıyoruz. İkinci kurutuluş savaşçıları olarak kendimizi nitelendiriyoruz. İttifaklarda yer almamız mümkün değil. Bir de hepimiz yaşayıp görüyoruz. İttifaklar da kirlendi. 14 Mayıs'ta kurulan ittifaklara bakın, şimdi gelinen noktaya bakın. Düne kadar birbirine söylemedik laf bırakmayanlar ittifak oluyor, cicim gülüm diyenler şimdi düşman kesiliyorlar. Böyle kirli ittifakların içinde olamayız biz. 14 Mayıs seçimlerinde de cumhurbaşkanı olarak Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceğiz derken de bu seçimlerde de bıçak sırtı olan yerlerde aday çıkartmazken de CHP'yi destekleyeceğiz derken de amasız fakatsız, pazarlığa girmeden, temelinde bu ülkeye bela olmuş AKP'den kurtulmanın yolu olarak gördüğümüz için böyle bir yol çiziyoruz.

ÇOÐU VATANDAŞ SANDIÐA GİDİP OY KULLANMAYI DÜŞÜNMEDİÐİNİ BELİRTİYOR
Pazar günü Yamanlar'daydık. Orası da işçi emekçi insanların yoğun olarak yaşadığı bir bölge… Sadece seçim bildirisi dağıtmaya gitmedik. Gerçekten insanlarla sohbet etmek, halkımızın nasıl yaşadığını görebilmek, derdimizi ve kendimizi de onlara anlatabilmek. Sıradan burjuva partilerini yaptığı gibi gösteriş değil bu. Biz de halkın içinde yaşayan insanlarız zaten. Sohbet ettiğimizde şu an mecliste onların ittifaklarından gına gelmiş insanlar. Çoğu vatandaş sandığa gidip oy kullanmayı düşünmediğini belirtiyor. Bu kirli siyasetten yaka silker duruma gelinmiş. Onlar da farkındalar bunun. Dürüst olmayan, ahlaki olmayan hiçbir şeyin içerisinde yer almadık, almayız da.

TEK DERDİMİZ VAR; ANLAŞILMAK
Genel başkanımızın TRT'deki seçim konuşmasındaki gibi 'Biz, oy moy istemiyoruz. Tek derdimiz var, anlaşılmak' Burjuva aydınlarının söylediği gibi halkımız aptal değil. Yıllarca kandırıldı, eğitimsiz bırakıldı. Sadaka kültürüne muhtaç edildi. Hiçbir insan hayvan yerine konulmaya, onursuz biçimde ezilmeye sür git tahammül etmez. İnsan varlığının onuru buna mutlaka isyan eder. Evet, anlaşılıyoruz. Bugün bir telefon konuşması yaptım. Farklı bir şehirdeki bir kişiyle bana aynen şunları söyledi: İzliyoruz, samimiyetinize inanıyoruz ve güveniyoruz ve bir gün başaracağınıza inanıyoruz. Bizi uzaktan izleyen, tanıyan birisi ama siyasette yer alan birisi değil. Bizim inancımız tamdır. Asla umutsuzluğa yer yok. Çünkü insanlık tarihinde baktığımız zaman inişler-çıkışlar olmuştur. Ama o inişlerin bir noktasında hayat diyalektik işler. Eninde sonunda daha ileri bir noktaya sıçrama gerçekleşir. Anlatacağız, anlaşılacağız ve başaracağız. Buna inancımız tam.