Kadın sanayici kimliği ile uzun yıllardır iş dünyasında çalışmalarını sürdüren Lider Yaratıcı Katılımcılar Derneği (LİYAKAT) Yönetim Kurulu Başkanı Berkay Eskinazi, geleceğe ilişkin duygu ve düşüncelerini EGEDESONSÖZ'e anlattı. Kısa süre öncesine kadar Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Üyeliği de yapan Eskinazi, LİYAKAT çatısı altında yaptıkları projeleri; kadın ve genç girişimcilerle ilgili duygu ve düşüncelerini sizlerle paylaştı.
Kutay GÜROCAK/EGEDESONSÖZ- İzmir iş dünyasının kadın sanayici kimliği ile yakından tanıdığı Lider Yaratıcı Katılımcılar Derneği (LİYAKAT) Yönetim Kurulu Başkanı Berkay Eskinazi, geleceğe ilişkin duygu ve düşüncelerini EGEDESONSÖZ'e anlattı. Türkiye ekonomisinin gelişmesinde kadın ve genç girişimcilerin gelecekte daha çok rol alacağını inandığını belirten Eskinazi, LİYAKAT olarak bu insanların önünü açacak projelere yer vermeyi sürdüreceklerini söyledi. Birkaç gün sonra Ege Çağdaş Eğitim Vakfı (EÇEV) ile birlikte 'Çocuk Büyüsün Diye' isimli bir sosyal sorumluluk projesini hayata geçireceklerini açıklayan Eskinazi ile LİYAKAT'ten Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO)'na; politikadan İzmir'in EXPO 2020 adaylığına kadar birçok konudaki fikirlerini sizlerle paylaştı.
Dilerseniz görüşmemize Ege Çağdaş Eğitim Vakfı (EÇEV) ile birlikte yürüteceğiniz 'Çocuk Büyüsün Diye' isimli sosyal sorumluluk projesi ile başlayalım. Proje kapsamında LİYAKAT üyeleri bir tiyatro gösterisi sunacak ve buradan elde edilen gelir eğitimde kullanılmak üzere EÇEV'e bağışlanacak. Çalışmanız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Bu iki aşamalı bir proje. Bunun birinci aşamasında liyakat üyelerinden oluşan bir grup, tiyatro oyunu sahneleyecek. Buradan elde edilen gelir ise EÇEV'e bağışlanacak. Bu projeye başlamadan önce EÇEV'in Altındağ ve Yamanlar'daki eğitim kampüslerine gittik. Orada gördük ki, varoşlardaki ailelere çok güzel eğitimler veriliyor. Bize, 'Bunları sürdürebilmemiz için araç gerecimiz eksik' dediklerinde ise; LİYAKAT olarak finans kaynağı sağlamak amacıyla harekete geçtik. Sonuçta bu proje ortaya çıktı. Böylece oyunculuk yeteneği olan üyelerimiz, çalışmalara başladı. Yapılan hazırlıklar sonucu bu üyelerimiz, 18 Nisan 2013 Perşembe akşamı saat 20.30'da Atatürk Kültür Merkezi'nde sahne alacak. Projenin ikinci aşamada ise PER-YÖN, İzmir Mobbing Derneği, İzmir Reklamcılar Derneği ile Mustafa Karabacak Akademi tarafından desteklenen ve akademisyenler, iş dünyasının önde gelenleri tarafından EÇEV kampüslerinde çocuklara, gençlere ve kadınlara çeşitli eğitimler verilecek. Bu aynı zamanda Liyakat Akademi'nin de başlangıcı olacak.
Bu sizin ilk projeniz değil; benzer projelere daha önce de imza atmıştınız. Biraz da bundan bahsedebilir misiniz? Sonuçta bu tür sorumluluk gerektiren etkinlikler üyeler açısından da kolay düzenlenmiyor?
Bu bir emek işi. Burada ekip çok önemli. Doğru bir proje ortaya koyuyorsanız zaten sponsorluk konusunda sıkıntı yaşamıyorsunuz. Biz her projenin şefaf ve sonuç bildirgesi olmasına özen gösteriyoruz. Aldığımız geri bildirimler de 'güvenilir' olduğumuzu ortaya koyuyor. Bu da mutluluk verici. Örneğin, 'Emek Pişti' projemiz kapsamında tabak yapıp sattık. Herkes 'Bu tabağı kim satın alır?' diye sordu. Biz bu tabakların içine çikolata koyarak, üyelerimizin iş yaptığı yerlere gönderilmelerini sağladık. Şimdi tabak burada bir metafor oldu. Tabaklar satıldı ve finans kaynağı yaratıldı. Derneğimizin, bir iktisadi idari işletmesi var. Bütün işlerimizi oradan yapıyoruz. Bu satışları da oradan yaptık. Hepsi neden kolay oldu çünkü avukat üyemiz de var finans uzmanı arkadaşımız da. Herkes destek verdi. Oradan elde edilen gelirle, İŞKUR'da mesleki eğitim verildi. Bu sayede 15 kadın istihdam edilmesi sağlandı. Onlar bizim 'Denizyıldızımız'. Aslında projenin parlayan kısmına değil derinliğine bakmak lazım. Biz orada tabak satmadık, kadınlara imkan sağladık. Sonuçta kadınları evlerden çıkarmamız gerekiyor. Ev hayatının dışında bir dünyanın olduğunu onlara anlatmamız gerekiyor. Bu çok kolay değil. Ama bu tür projeleri insana yapılan bir yatırım olarak değerlendiriyoruz.
Burada insanları doğru şekilde yönlendirmek çok önemli. Siz bunu bir anlamda mentorluk yaparak sağladınız öyle değil mi?
Evet. Örneğin 'Girişimci Kampüsü' isimli bir başka projemizi Ege Üniversitesi ile birlikte yaptık. Orada gençler, iş fikirleri ve projeleriyle yarıştı. Biz hala bu gençlerle temas halindeyiz. Dereceye giren gençleri bir yıl boyunca Liyakat'a üye yaptık ve onlara projelerinde yardımcı olmaya çalıştık ve çalışıyoruz. Biz, bu bağlantıları kurarak gençlere yardımcı oluyoruz. Sonuçta genç bir girişimci, KOSGEB'den nasıl faydalanacağını deneyimle öğreniyor. Biz, deneyim paylaşım toplantıları yaparak, bu gençleri KOSGEB'den destek alarak işini kurmuş kişileri bir araya getiriyoruz. Gençler de 'O yapmış bende yapayım''diyor. Dolayısıyla onlara yol gösteren bir derneğiz. Şimdi bir başka projeye destek veriyoruz. Orada da Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinden oluşan bir grup öğrenci, Avrupa Birliği için proje üretiyorlar. Biz de onlarla birlikte 'Hayat Boyu Öğrenme' kapsamında bu projeye müracaat ediyoruz. Böylece Türkiye'nin çeşitli üniversiteleri ile bir araya geleceğiz. Biz bu noktada onlara danışmanlık yapıyoruz. Bu öğrencilerin bizi seçmesi çok önemli. Onlara yurt dışında proje ortağı bulmaya çalışıyoruz. İngiltere Kadın Platformu ile işbirliği yaptık.
Kurum içindeki takım ruhu ve uyumluluk da yapılan çalışmaların başarısını daha da artırıyor, öyle değil mi?
Eğer takım çalışmanız yoksa bir yere gelemezsiniz. Evet dernek olarak büyüyoruz. Şu anda farklı sektörlerden 83 üyemiz bulunuyor. Bu kadar kişiyi toplamak çok kolay değil. Üyelerimiz, 'Benim şu özelliğim var ben şu konuda yardımcı olabilirim. Projelerin içinde biz de olalım' diyor. Biz derneği kurduğumuz zaman 'Ben' olmayacak demiştik. Dolayısıyla üyelerden bunu duymak çok güzel. Taşın altına elini sokmayacak kişilerle bir arada olmak istemiyoruz. Yoksa şimdi 183 üyemiz de olabilirdi. Gittiğimiz yol çok iyi. İki buçuk yılda çok önemli mesafeler kat etti. İleride bu bayrağı başka kişiler taşıyacak.
Yaptığınız çalışmaları ve gençlere verdiğiniz desteği göz önüne aldığınız da, onlarla ilgili düşünceleriniz nedir?
Hiçbir yere tek başına gelmiyorsunuz. Ben de elbette bir gün başkanlığı bırakacağım. Benim en büyük gururum, yapılan çalışmaların devam etmesi olacak. Hayattaki en büyük zenginlik de bu değil mi? Ben gençlerle çalışıyorum. Genç kadrolara daha çok kulak vermemiz gerekiyor. Çünkü onların büyük bir bölümü çok donanımlı ve sizden daha fazla imkanla yetişiyor. Kısacası gençlerimiz pırıl pırıl ve hepsi zehir gibi. 'Ben belli yaşa gelmişim, deneyim kazanmışım' değil mesele. Olay her zaman insanlardan bir şeyler öğrenmek. Anadolu'da iş kadınlarının yaptıklarını görünce mutlu oluyoruz. Biz yakın tarihte Genç Liyakat'ı kuracağız. Bunun için üniversitelerden başvurular var. Şimdi bunları değerlendiriyoruz. Finansman kısmını da halletmemiz durumunda yeni eğitim öğretim yılında bunu hayata geçireceğiz.
Siz bir süre Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Üyesi olarak da çalıştınız. Kadın sanayici olmakla ilgili düşünceniz nedir? Sıkıntıları ya da avantajları nedir?
EBSO çok farklı bir mecra. Yönetimde geçirdiğim 3.5 yıl bana çok güzel bir deneyim oldu. Orası aynı zamanda bir okul; sanayici olabilirsiniz ancak burada sanayinin yönetilmesiyle ilgili çok farklı şeyler öğreniyorsunuz. Mevcut Başkan Ender Yorgancılar, paylaşıcı ve öğretici bir insan olduğu için bizleri her zaman konuların içinde tuttu. Bu çok önemli. Ben 1972 yılında çalışma hayatına atıldım. Okul hayatımdan sonra sanayici kimliğine büründüm. Sanayici iseniz bir süre sonra kendi işinizle ve enterlantınızdaki müşteri kitlenizle bütünleşiyorsunuz. Bunca yıldan yöneticilik yapmama karşın; yıllar sonra kendime sanayici diyebildim. İster babadan kalsın isterse başlangıçta sahip olun, 'sanayiciyim' diye ortaya çıkamıyorsunuz. Bunun için her türlü mertebeden geçmek ve sıkıntıları çekmeniz gerekiyor. EBSO yönetiminde, farklı bir ortamı temsil ediyorsunuz. Biz son EBSO meclisine 4 kadın olarak girdik. Buna karşın kadın olarak sanayici olmanın zorluğunu hiç kabul etmedim. Çalışma hayatında her zaman kadınlarla çalışmıyorsunuz. Çoğunlukla erkeklerin ağırlıklı olduğu ortamda çalışıyorsunuz. Dolayısıyla EBSO yönetiminde kadın olmanın zorluğunu yaşamadım. Bizim yönetim kurulu çok uyumluydu. Arkadaşlarım da zorluğu yaşatmadı.
Kısa süre sonra EBSO'nun hem meclis hem de yönetim kurulu seçimleri olacak. Bununla ilgili düşünceniz nedir?
Biraz önce bahsettiğim gibi geçtiğimiz dönemde mecliste 4 kadın yer aldıysa bu seçimde 14 kadının meclis üyesi olması gerekir diye düşünüyorum. Kadınların bu temsil mevkilerinde mutlaka olması lazım. Çünkü, kadınların girdiği meclislerde ortam pozitif yönde değişiyor. Önümüzde önce meclis üyesi olmamız var. Ben tekrar bir kadın olarak temsil yetkisine sahip olursam mutlu olurum. Ama önce meclise seçilmek gerekiyor. Seçimlerden sonra göreceğiz nasıl bir çalışma hayatı olacak.
Siz Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)'nin Kadın Kurulu'nda da yer aldınız. Bu nasıl bir tecrübe oldu sizin için? LİYAKAT bu noktada mı şekillendi?
EBSO'da TOBB Kadın Kurulu var. Biz çeşitli illerdeki toplantılara katılıyorduk. Gittiğimiz yerlerde TOBB'un bu kurulları derneklerle işbirliği yaparak çalışıyorlardı. Dernek, onlara maddi imkan yaratıyordu. Sonuçta TOBB Kadın Kurulu kendi bütçesini oluşturamıyor; ancak Odaya bağlı olmak zorunda kalıyordunuz. Diğer illerden aldığımız bir örnekti bu. İşte bu noktada LİYAKAT'ı kurarak, girişimciliği İzmir'de daha çok desteklemek ve buradan Türkiye'ye yaymak amacıyla hareket etmeye başladık. Yani temel çıkış noktamız bu oldu. Bir de girişicilik konusunda zaten farklı sivil toplum kuruluşlarında çalışan insanlardık. Gerçi kadın diyoruz ama derneği kurarken de kadın derneğini kurmayı hedeflemedik. Lakin erkek üyelerimiz de var. Girişimciler hem erkek hem de kadınlar. Ancak biz önce gençler sonra kadın girişimciler diyoruz.
Sivil Toplum Kuruluşları (STK)'nda görev alıp siyasete atılan kadın yöneticiler de var. Önümüzde bir seçim süreci yaşanacak. Sizin konuya bakışınız nedir?
Ben, politikaya çok sıcak olmadım. Herkesin yapabileceği bir şeyler olacağını düşünüyorum. Sonuçta politikacı da toplum için çalışıyor bizler de. Bana politika ile ilgili teklifler oldu ama benim isteğim olmadı. Ama hayatta büyük şey söylememek gerekiyor. Ben, becerip zaman ayıracağım işler yapmak ve bilgi birikimimi paylaşacak bir şeyler yapmak istiyorum. Topluma faydalı olmak istiyorum. Dernek olarak politikadan uzak eşit mesafede olmamız gerekir. Bunu prensip edindik. Benim hedeflediğim bir şey yok.
İzmir'in EXPO 2020 adaylığıyla ilgili düşünceniz nedir? Dernek olarak ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
EXPO 2020 sürecinde çalışmalar devam ediyor. Şansımız var diyorum. Biz EXPO'nun ilk çıktığı zaman İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) ile konuştuk. Buradayız dedik. Bize de görev verin dedik ama olmadı. O sırada bir plastik fuarı vardı İstanbul'da oraya gittik. Orada kurduğumuz stantta İZKA'dan aldığımız broşürleri dağıttık. Bu desteği verdik. Bu tip tanıtımlarda bireysel de hareket etmemek lazım. Her iş insanını yurt dışında bağlantısı var. Yazışmalarımızda bu logoyu kullanıyoruz. Bütün iş dünyası buna destek verirse, bir İtalyan ile konuşurken bunu araya koyarsanız, birlikte kuvvet doğar mantığı ile olacaktır. Ülkenizle övünmeniz lazım. Bu ülkenizi en iyi şekilde tanıtmanız gerekiyor.
Son olarak İzmir ve Türkiye'nin geleceğine ilişkin düşünceleriniz nedir?
Türkiye ekonomisinde bir canlılık var. Güzel yapılanı saklamamak lazım. Yirmi yıl önceki Türkiye yaşamıyoruz. Her şeyi kötülememek lazım. Ben olana bakıyorum. Yerimizde saymadık. Türkiye'nin önünde 2023 hedefi var. Herkesin üzerine düşeni yapması lazım. Kadınların girişimcilerin bu işin içinde olması lazım. Şikayet etmek kolay. Taşın altına elinin altına sokmak lazım. Çeşitli sorunlar var. Her şeyin iyisi de olur kötüsü de... İzmir'e neyin yakıştırılacağı bir türlü bilinemedi. Sağlık turizmi gelişiyor. Aynı şekilde limanlarımız var. Lojistik bir merkez olma imkanımız bulunuyor. Turizm ve sanayi deseniz onlar da var. Buna karşın Gaziantep bir sanayi şehri ama İzmir'in imkanları yok; Kayseri ve Ankara da benzer şekilde. Demek ki, biz de her türlü imkan var. İzmir güzel bir mozaik. Bizim gurur duyacağımız büyük bir tablomuz var.