*Oyunun adı; Tutsam da Yakalayamam
*Prodüktör; Recep Tayyip Erdoğan-Başbakan
*Senarist; Beşir Atalay- İçişleri Bakanı
*Sahneye Koyan; Oğuz Kaan Köksal- Emniyet Genel Müdürü’¶
*Mahkeme karar verir; Ahmet Türk, Aysel Tuğluk, polis zoruyla mahkeme’’ye getirilmesine.
*Saat 09.00, Polis BDP Genel Merkezine gider; Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk var mı, diye kapıcıya sorar. Kapıcı ’“ Vallaha yokturlar begim’” der.
*Polis; Yaz, der zabıt tutan diğer polise, ’“malum adrese gelindi, malum kişiler kapıcıya soruldu, bulunmadıkları göz ile de tespit edildi’”.
*Saat 10.00, BDP Genel Merkezinde 30 kamera, 48 Gazeteci önünde canlı yayınla Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk tüm dünya ya seslenerek, Bağımsız Türk Yargısına, onun kararlarına rest çekerler, ’“ Biz buradayız, ifade vermeyeceğiz’”.
*Saat 10.30 Köşedeki bakkal’’da saklanan polisler aralarında konuşmaktadırlar; Devrem, burnunu bile çıkarma, gazeteciler görmesin bizi. Sonra yakalamak zorunda kalırız, bir de bunlar yüzünden işimizden olmayalım.
*Acemi polis sorar; Amirim, polislik bu mu?Arananlar burada, mahkeme emri elimizde, neden yakalamıyoruz?Daha dün, Savcı getirin dedi, 5 Albay, 4 Yarbay, 6 Binbaşı’’yı alıp getirmedik mi?Oyun mu oynuyoruz?
*Perde inerken, ömrünü terörle mücadeleye vermiş bu yüzden hala vücudunda taşıdığı kurşunla yaşayan, Eski Özel Timci, gazetede, dağda teröristlere karşı beraberce çarpıştığı Albay’’ın 4,5 saat ayakta ifade verdiği haberini okurken, gözlerinden iki damla yaş aktığını gizlemeye çalışmaktadır.
MEDYA TİYATROSU; ( Tek Kişilik Oyun)
*Ertuğrul Özkök, Genel Yayın Müdürlüğü görevinden ayrılmıştır. Evinde şarabını yudumlarken, günlük gazeteleri okumakta ve şaşkınlıkla kendi kendine konuşmaktadır.
*E. Özkök; Allah Allah, Recep’’te benim aleyhime yazmış. Daha geçen hafta benden iş istemişti yahu, bu ne biçim bir karakter yapısı be.
*İç’’teki Ertuğrul; Eee, sen de düşmeseydin birader.
*E. Özkök; Kardeşim, işten ayrılmamı mı beklediler?Daha önceleri neredeydiler?
*İç’’teki Ertuğrul; Bilmez misin?Bizde adet böyledir, düşene bir tekme de benden. Sen de az yapmadın mı?
*E:Özkök; Doğrusun, ben de çok yanlışlar yaptım.
*İç’’teki Ertuğrul; Ha şöyle yola gel.
*E. Özkök; Peki arkadaş, bizi bu duruma getirenin hiç mi kabahati yok?
*İç’’teki Ertuğrul; Kimin kabahatli olduğunu söylüyorsun?
*E. Özkök; Başbakan’’ın. Ayrılmazsan baskı, vergi cezaları, diğer cezalar devam eder demedi mi?Bu davranış demokrasi’’ye sığar mı?Niçin kimse bu demokrasi ayıbını görmüyor?Niçin kimse bize sahip çıkmıyor?
*İç’’teki Ertuğrul; Demokrasi şimdi mi aklına geldi, sen bu adamı olduğundan büyük göstermedin mi?Yaranmak için Umre’’ye bile gitmedin mi?Yalnızca işini yani gazeteciliği yapsaydın bunlar başına gelir miydi?Bak şimdi, tırnağını atmayacağın tarikat yazarları bile seni yerden yere vuruyorlar. Ne biçim meslektaş bunlar be.
*E: Özkök; Haklısın, benim başıma gelen inşallah Enis’’in başına gelmez. Yılmaz Özdil kendini kurtarır, her yerde iş bulur ama Ahmet Hakan bensiz ne yapacak?Orta yerde kaldı çocuk. Hem İsa’’dan oldu, hem de Musa’’dan.
Eğer, elime bir daha güç geçerse yapacağımı bilirim ben, meğer ne kadar çok düşmanım varmış. Keşke daha tedbirli davransaydım.
O sırada okuduğu gazetedeki bir deyişe gözü takılır. ’“ Eğer ile meğer’’i evlendirmişler, KEŞKE dünyaya gelmiş’”.
NOBEL TİYATROSU;
Yazan ve Yöneten; Nobel Ödül Komitesi Başkanı
Oynayanlar; Nobelci ve Pamukçu
*Nobelci; Bu beyanatı da vermelisin,
*Pamukçu; Ne istediyseniz yaptım. ’“Türkler 1 Milyon Ermeni ve 30 bin Kürt kestiler’” bile dedim.
*Nobelci; Karşılığında, rüyanda bile göremeyeceğin ’“Nobel Ödülünü almadın mı?
*Pamukçu; Aldım ama Almanya’’da da, Türkiye aleyhine konuşmadım mı?
*Nobelci; Tamam ama 1 Milyon Dolarlık çeki cebe atmadın mı?
*Pamukçu; Bu beyanat Laikleri kızdıracak, ülkemde korka korka geziyorum yahu. Tanıdıkları anda yüzüme tükürüyorlar.
*Biz kimlere ne ödüller verdik, neler söylettik Sayın Pamukçu, daha çok konuşacaksın.
Amerikan PBS Televizyonuna çıkan Nobelli Yazar Orhan Pamuk, ülkesi Türkiye’’yi yerden yere vurdu.
Sağlık ve başarı dileklerimle, 01. Ocak. 2010