EGEDESONSÖZ – İzmir Ticaret Odası (İZTO) Kasım ayı olağan meclis toplantısı İZTO meclis salonunda, Meclis Başkanı Selami Özpoyrazlar yönetiminde gerçekleştirildi. Toplantının başlangıcında Oda'nın Kasım ayı faaliyetlerine yönelik hazırlanan sinevizyon izletildi. Sinevizyon gösterimi sonrasında İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, açıklamalarda bulundu.
2025 yılı için ise; sektörel bazda büyüme beklentilerinin düşük olduğunu kaydeden Özgener “Mevcut ekonomik şartların değişmemesi durumunda daha geniş çaplı bir daralmanın yaşanabileceği öngörülüyor.” dedi.
Özgener şunları söyledi:
Dünyadaki siyasi konjonktürün ekonomiye etkilerinin yoğun şekilde hissedildiği bir dönemden geçiyoruz. Bu nedenle; ülkemiz ekonomisine ait değerlendirmelerimi iletmeden önce, geçtiğimiz hafta düzenlenen ESİAD 3.Yatırım Zirvesi’nde paylaştığım, yatırım kararlarını etkileyen bazı önemli konulara sizlerin huzurunda da kısaca bir kez daha değinmek istiyorum.
Dünya genelinde, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere yeni yönetimlerin ticaretlerini korumaya yönelik sert tedbirleri açıklamaları ile birlikte, çoklu kriz ve farklı alanlarda çatışma ortamları, iklim değişikliği gibi ekonomi dışı gelişen riskler nedeniyle, ülkemiz ekonomisinin dayanıklılığını artıracak politika kararlarına daha fazla ihtiyacımız olduğu, yurt dışı ve yurt içindeki ekonomik gelişmeler göre yeni ekonomik ortamı çok iyi analiz ederek hareket etmemiz gerektiği kanaatindeyim.
Açıklanan ekonomik verilerden ileriye dönük tahminler yapmaya çalışırken, kendi mevcut durumumuzu da iyi anlamamız önem taşıyor. Buradan hareketle; bugünkü konuşmamın ekonomi odaklı kısmına, siz değerli Meclis ve Meslek Komitesi Üyelerimizle görüşmelerimde aktarılan piyasa değerlendirmelerinden başlamak istiyorum.
Öncelikle 2024 yılının üçüncü ve dördüncü çeyrekleri, genel ekonomik durum açısından zorlu bir dönem olarak değerlendiriliyor. Üretim maliyetlerinin artmasının, işletmelerimizi zorladığını ve karlılık oranlarını düşürdüğünü görüyoruz. Artan maliyetlerin satış fiyatlarına aynı oranda yansıtılmadığını ve bu durumun piyasalarda daralmaya, nakit akışında ve tahsilatlarda ciddi sıkıntılara yol açtığını gözlemliyoruz.
Kredi faiz oranlarının yüksekliği ve krediye erişimde yaşanan zorluklar, ekonomik daralmanın en büyük nedenlerinden biri olarak öne çıkıyor. Bu nedenle, firmaların büyüme hedeflerinden vazgeçerek mevcut durumlarını koruma stratejisi benimsediklerine tanık oluyoruz.
2024 yılının ikinci yarısında, sektörler arasında farklılık gösteren ancak genelde durağanlıkla sonuçlanan bir ekonomik tablonun ortaya çıktığını görüyoruz. İhracatta görece sabit döviz kurları nedeniyle daralma yaşandığını analiz ediyoruz.
İç piyasada ise özellikle Kasım ayındaki indirim kampanyalarının, bazı sektörlerde mevsime dayalı alışverişlerin kısmi büyüme sağladığı, ancak bu iyileşmenin genelde kalıcı olmadığı dikkatimizi çekiyor. Üyelerimiz, bu sayede stokların eritildiğini ancak nakit yönetiminde sıkıntıların sürdüğünü ifade ediyorlar.
2025 yılı için ise; sektörel bazda büyüme beklentilerinin düşük olduğu ve mevcut ekonomik şartların değişmemesi durumunda daha geniş çaplı bir daralmanın yaşanabileceği öngörülüyor.
Kıymetli Hazirun,
Üyelerimizin ortak görüşü, 2025’in ekonomik şartları zorlayan bir yıl olacağı. Yeni yılda ekonomik gelişmelerde belirleyici olabilecek yurt içi ve yurt dışında birbiri ile bağlantılı birçok konu var.
Öncelikle bizi etkileyebilecek en önemli konu, bölgemizdeki jeopolitik gerginliklerin gidişatı olacak. Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni yönetim altında izleyeceği dış ticaret politikası da; hem ülkemizi, hem de birçok ülkenin dış ticaret hacmini orta vadede etkileyebilecek kadar önemli olan bir diğer konu.
Trump’ın başkanlık döneminde kilit görevler üstlenecek kişiler Türkiye ile ilişkilerde çok belirleyici olacak. Bu nedenle, dikkatli bir politika izlenerek iki ülke arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkilerin yeniden canlandırılması, ticaret hacmi ile ilgili olarak daha önce konulan hedefler doğrultusunda çaba gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum.
FED’in ve diğer gelişmekte olan ülkelerin faiz indirim süreçleri de bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri yakından ilgilendiriyor, fakat bu süreci her ülkenin kendi dinamiklerine göre atlattığının bir kez daha altını çizmek istiyorum.
Brezilya, ekonominin hızla büyümesinden dolayı, pandemiden beri ikinci bir sıkılaşma dönemine girerken, Meksika, Macaristan, Günay Afrika gibi ülkeler faiz indiriyor. Yani her ülkenin ekonomik koşulları ayrı ve kimisi enflasyon nedeniyle sıkılaştırıcı, kimisi ise büyüyebilmek için genişletici politikalara başvuruyor.
Kıymetli Hazirun,
Ekonomik şartları zorlayan koşulları aşmak için öngörülebilirliğe ihtiyaç olduğunu her zaman ifade ediyorum.
2025 yılının şirketlerimiz açısından yönlerini belirleyecek en önemli konunun da, enflasyonun gidişatı ve para politikasının sıkılığı olacak diyebiliriz. Sinsi ve inatçı bir ekonomik hastalık olan enflasyonu sadece tek bir ilaçla tedavi etmenin mümkün olmadığını ve aynı anda çok farklı tedavi yöntemlerinin kullanılması gerektiğini her zaman ifade ediyoruz.
2024 yılında açıklanacak olan son enflasyon verisi olan Kasım verisi, Aralık’taki Para Politikası Kurulu’nun faiz kararı ve asgari ücret artış oranının kritik önemde olacağını analiz ediyor, ortaya çıkan sonuçların ihtiyaç duyulan öngörülebilirliği sağlamasını ümit ediyoruz.
Bu bağlamda öncelikli olarak enflasyon, para politikası ve iş dünyamıza etkisi hakkında görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Geçtiğimiz hafta Perşembe günü politika faizi piyasa beklentilerine paralel olarak yüzde 50 seviyesinde sabit kaldı.
Böylece; son 8 aydır faize dokunulmamış oldu. Ancak, daha önceki mesajlarından farklı olarak Merkez Bankası’nın enflasyonun gidişatı ile ilgili olarak temkinli bir iyimserlik içinde olduğunu anlayabiliyoruz.
Merkez Bankası; Ekim ayında enflasyonun temel eğiliminde bir düşüş kaydedildiğini, yurt içi talebin yavaşlamaya devam ettiğini ve dezenflasyon seviyelerine ulaştığını belirtti. Ayrıca, hizmetler enflasyonunda iyileşme belirtilerinin olduğunu, maliye politikasında koordinasyonun sağlanmasının, aylık enflasyonun temel eğilimini düşürmede önemli bir katkısı olacağını düşündüğünü de paylaştı.
Genel olarak, dezenflasyon sürecinin gidişatı konusunda Merkez Bankası’nın bir ay önceki kötümser duruşunun iyimserleştiği ve dezenflasyon sürecine artan bir güveni olduğu izlenimini ediniyoruz.
Buradaki en önemli risk unsuru, hala yüksek seviyelerde olan hane halkının enflasyon algısı ve beklentileri. Merkez Bankası; 2024 sonu için %38 olan tahminini %44’e yükseltirken, 2025 için tahminlerini ise %14’ten %21’e çıkardı. Daha da önemlisi, yukarı yönlü revizyonun ana sebebi olarak enflasyonun ana eğilimi ve ataletinin önemli bir yer tuttuğunu belirtti.
Merkez Bankası Başkanı Sayın Fatih Karahan’ın açıklamasına göre, bu sene sonu tahminlerinde üst nokta olarak 1 aylık gecikme, orta nokta olarak ise 3 aylık bir gecikme söz konusu. Eğer tahminler 1-3 aylık gecikme ile de olsa tutturulabiliyorsa, büyük bir gecikmeden bahsetmiyoruz demektir; ancak bu gecikmenin, ya da bu gecikmeye rağmen para politikasında yapılacak bir gevşemenin özellikle fiyatlama davranışları ve beklentiler kanalı ile maliyetinin iyi hesaplanması gerektiği kanaatindeyiz.
Merkez Bankası’nın da belirttiği üzere, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışı iyileşme eğilimi gösterse de, dezenflasyon süreci açısından risk oluşturmaya devam ediyor. Yine raporda beklentiler ve algılanan enflasyonla ilgili önemli bir tespitte de bulunularak toplumdaki enflasyon algısının beklenen enflasyona göre daha yüksek olduğu kesimlerin, kadınlar, gençler ve düşük gelirli gruplar olduğuna vurgu yapılıyor. Hanehalkı enflasyon beklentilerinin neden bir atalet içinde olduğu, ya da piyasa beklentilerine göre neden yüksek olduğu konusu önem taşıyor.
Ne yazık ki, vatandaşın gündelik yaşamında hayati önem taşıyan gıda ve diğer temel ihtiyaç maddeleri fiyatları ile barınma, elektrik, su ve ısınma giderlerindeki sürekli artışlar enflasyon algısı ve beklentiler konusundaki olumsuz tabloyu haklı çıkarıyor. Sadece biz iş dünyasının temsilcileri olan sanayicilere ve ticaret erbabına değil sokaktaki vatandaşa da adı konulmamış bir vergi olan enflasyonla mücadelenin başarılı sonuç vereceğine dair güvenin hissettirilmesi gerekiyor.
Bu durumun oluşmasında; fırsat ve gelir eşitsizliği gibi konuların da muhtemelen etkili olduğunu düşünüyoruz. Fakat genel enflasyonun farklı sektörlerde gösterdiği katılıkta 2023 öncesi uygulanan aşırı düşük faiz oranlarının fiyatlama davranışlarında yarattığı tahribatın da etkili olduğunu varsaymak durumundayız. Özellikle emlak ve kira fiyatlarında ortaya çıkan bu durumun düzelmesinin zaman alacağını değerlendiriyoruz.
İşte bu tahribatı düzeltmek için, para politikasının iyimser de olsa temkinli olarak devam etmesi gerektiği yolunda açıklamaları, şu anda sıkıntılarını dile getiren reel sektör temsilcilerinden bile sık sık duyuyoruz.
Mevcut durumda sıkıntıda bile olsa, iş dünyası enflasyon probleminden bir an önce kurtulmak ve son 3 yılda yaşadığı ön görülemeyen maliyet artışlarından kurtulmak istiyor; çünkü fiyat algısının bozuk olduğu ortamda ne iç pazara ne de ihracata yönelik çalışan hiç kimseye bu durum sürdürülebilir bir fayda sağlamıyor.
Bu noktada, para politikası kararı kadar, Aralık ayında açıklanacak asgari ücret kararının da, fiyatlama ve beklentiler kanalı ile kritik bir öneme sahip olacağının bir kez daha altını çizmek istiyorum. Ekonomiye ve vatandaşa asıl nefes aldıracak olan, fiyatlar genel seviyesindeki artışların durması ve hatta gerilemesidir. Şu anda ihtiyacımız olmayan tek şey asgari ücretin bir istihdam ve maliyet sarmalına yol açarak ekonomide yeni olumsuzluklara neden olmasıdır.
Enflasyonun düşürülmesine bu kadar net ve açık destek varken, yaşanılan sıkıntıların heba edilmeyeceğine ve 2025 yılında enflasyonu %30’un altına düşürmek için gerekli bütün para, maliye ve ücret politikası tedbirlerinin zamanında alınacağına inancımızı koruyoruz
Enflasyonun düşürülebileceği konusunda tüm kesimleri ikna eden politikalar ve kararlar alınması durumunda, fiyatlama davranışlarının düzeleceğine ve ekonomik öngörülebilirliğin artacağına inanıyoruz.
Değerli Üyelerimiz,
Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından 15 Kasım’da başlaması planlanan tüm kartlı ödemelerin yeni nesil yazarkasa POS cihazlarıyla yapılması zorunluluğu, 10 Ocak 2025 tarihine ertelendi. Konu ile ilgili detaylı duyurularımızı yaptık.
Bu karardan dolayı, Ekonomi Yönetimimize iş dünyamız adına teşekkür etmek istiyorum.
Kıymetli Hazirun,
Tarım ve Orman Bakanlığı, “çiçek” ve “sera” denilince dünyada akla ilk gelen yerlerden biri olma hedefiyle projelendirilen Bayındır Tarıma Dayalı İhtisas Sera OSB’ye ait yol, içme suyu, yağmursuyu, çevre duvarı, elektrik dağıtım şebekesi, çevre aydınlatma ve telekom şebekesi işlerinin yapım işi için ihaleye çıkıldığını duyurdu.
Odamızın yürütücüsü olduğu projelerden Bayındır OSB’de ihale sürecinin başlamasından memnuniyet duyuyoruz. Kentimizin yeni tarım üssünün alt yapısının 2025’te tamamlanmasını hedefliyoruz.
Alt yapı yatırımları tamamlanan Dikili Tarıma Dayalı Organize Sanayi Bölgemizin hızla devam eden çalışmalar için Dünya Bankası Kredisi kapsamında açılan Jeotermal Sondaj Kuyuları ihalesi Yönetim Kurulu Üyemiz Şahin Çakan’ın katılımı ile geçtiğimiz hafta Ankara’da Tarım ve Orman Bakanlığında gerçekleştirildi.
Kınık Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Tarıma Dayalı İhtisas OSB ‘de de ihale süreçleri başladı.
Bu süreçte her zaman bizlerin yanında olan, çalışmaların hızlanması için desteklerini esirgemeyen Tarım ve Orman Bakanımız Sayın İbrahim Yumaklı’ya teşekkürlerimizi sunmak istiyorum.
Geçen hafta da Kemalpaşa Lojistik Merkezi Projemizin İmar Uygulama, Parselasyon Planı ve Harita TUS işi ile Yapıların ve Masterplanın tasarımı ve kontrollük işleri için açılan iki ayrı ihale Vali Yardımcımız Kamil Köten başkanlığında Başkan Yardımcımız Cemal Elmasoğlu’nun katılımıyla yapılan ihale komisyonu toplantısında tamamlandı. Kemalpaşa Lojistik Merkezi Yönetim Kurulu onayı ve sözleşmelerin imzalanmasını takiben yer teslimi yapıldıktan sonra sahada çalışmalar hemen başlayacak.
Kıymetli Hazirun,
Uluslararası ticarete açılan yolda en önemli unsur olduğunu düşündüğümüz fuarlara yönelik çalışmalarımıza Meslek Komitelerimizin önerileri doğrultusunda devam ediyoruz. Bu ay Odamızı yine önemli yurtiçi ve yurtdışı organizasyonlarda temsil ettik.
Faaliyet filmimizde de izlediğimiz gibi; Eicma Milano Bisiklet, Motosiklet ve Aksesuarları Fuarı, MEDICA Düsseldorf Medikal Malzeme ve Tıbbi Cihaz Fuarı ile Dubai Medya Fuarı organizasyonlarımıza 55 firmamız katıldı. Kendi sektöründe önem arz eden 10 yurtiçi fuara da uçakla ziyaret organizasyonu düzenledik. Bu organizasyonlara 310 üyemiz katılım sağladı.
Oda olarak, kentimizin turizm potansiyelini tanıtıp, üyelerimizin işlerini geliştirmeye önem veriyoruz. Londra’da düzenlenen WTM ve Barselona’da düzenlenen IBTM Kongre Turizmi Fuarlarına, Türkiye Turizm Tanıtma ve Geliştirme Ajansı milli katılımı altında tanıtma masası ile katıldık.
Bu ay kendi sektörünün Avrupa’da en önemli etkinlikleri arasında yer alan IF Wedding Fashion Gelinlik, Damatlık ve Abiye Giyim İzmir Fuarı 18. kez başarıyla gerçekleşti.
Değerli Üyelerimiz,
Konuşmamı üniversitemizden güzel haberlerle bitirmek istiyorum.
IF Wedding Fashion İzmir kapsamında bu yıl 15’incisi düzenlenen Gelinlik Tasarım Yarışması’nda, ödüller yine üniversitemize geldi. Üniversitemizin Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü mezunu ve Tasarım Çalışmaları yüksek lisans öğrencisi Habibe Çakır, ‘Oya’ adlı tasarımıyla yarışmanın ikincisi olurken, yine Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü’nde eğitimini sürdüren Eren Timoçin ise, ‘Dokunuş Mesajlar’ adlı gelinliğiyle üçüncülük elde etti.
Lojistik Yönetimi Bölümü öğrencilerimiz Hüseyin Sabuncu, Özkan Öztürk ve Nazım Berktuğ Aşer, bu yıl 21’incisi düzenlenen Üniversitelerarası Lojistik Vaka Yarışması’nda Türkiye ikincisi oldu. Özellikle Asya ülkelerinde sıklıkla tüketilen mavi kabuklu yengecin hızlı ve az maliyetle nasıl taşınabileceği konusunda fikirler geliştiren öğrencilerimiz, yaratıcı ve uygulanabilir çözümleriyle jürinin beğenisini kazanarak ödüle ulaştı. Öğrencilerimizi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.
Tıp Fakültesi Öğretim Üyemiz Prof. Dr. Gül Akdoğan ise, 42 ülkeden üyelerin yer aldığı Avrupa Biyotıp ve Sağlık Bilimleri Alanında Doktora Topluluğu’nun akreditasyon komisyonu başkanlığına getirildi.
Prof. Dr. Akdoğan, uluslararası alanda doktora eğitiminin kalitesini artırmak, profesyonel eğitim yoluyla lisansüstü okullar, fakülteler, departmanlar, araştırma öğrencileri ve danışmanlara destek sağlamak amacıyla çalışmalar yapacak. Hocamızı tebrik ediyor, ülkemizi en iyi şekilde temsil edeceğine inanıyorum.
Sözlerime son verirken; İzmir Halıcılar ve Yer Döşemecileri Derneği Başkanı, Değerli Meclis Üyemiz Sayın Abdullah Naci Ölçen’in, tüm Batı Anadolu’da el emeği göz nuru ile üretilen Ata Kültür Mirası el dokuması koleksiyon halılarını özel bir sergide buluşturma fikri doğrultusunda Odamızda açılan “Batı Anadolu El Halıları Sergisi”ni 29 Kasım Cuma gününe kadar ziyaret edebilirsiniz. Serginin hazırlanmasında büyük emeği olan Meclis Üyemiz Sayın Abdullah Naci Ölçen’e teşekkür ediyor, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.