Bugün Pazar…
Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla…
Atatürk'ü bu köşede anma ve hatırlama günü…
Bir kez daha…
Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım…
Bunu yaparken de…
Bu anıyı bugünlere taşıyan Hasan Rıza Soyak'ı…
Saygıyla analım…
***
Cumhuriyet'in ilk İçişleri Bakanlarından Şükrü Kaya…
Atatürk'e geldi, elindeki dosyayı gösterdi:
'Antalya'da bir köylü size hakaret etmiş, savcılık dava için izin istiyor…'
Atatürk'ün kaşları hemen yukarı kalktı:
'Niye? Ben ne yapmışım ona?'
Bakan Şükrü Kaya açıkladı:
'Köylünün aldığı paketin içinden sigara kağıdı çıkmamış… O da sigarasını gazeteden kestiği kağıda sarmış… Çakmağı yakınca gazete kağıdı alev almış, dudakları yanmış… Bunun üzerine, (O köşkünde hazır sigara içiyor, ben parasını verdiğim pakette sigara kağıdı bulamıyorum!) diyerek şahsınıza hakaret etmiş…'
***
Olayı dinleyen Atatürk…
'Anlaşılan beni padişah sanmış' dedi…
Ardından da…
İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'ya başından geçen bir olayı anlattı:
'Ben de Trablusgarp Savaşı'nda tütünü gazete kağıdına sararak içmiş, bıyıklarımı yakmıştım… O yüzden, hiç sigara içmeyen devrin padişahı Sultan Reşat'a küfretmiştim… Köylü haklı…'
Sora gözlerini Bakan Kaya'ya dikti ve şu öğüdü verdi:
'Sen onu mahkemeye vereceğine, paketin içinden sigara kağıdı çıkmasını sağla… Ayrıca kendisine içtiği tütünden bir koli gönderilerek özür dilensin… Yalnız dikkat edilsin, paketler sigara kağıtsız olmasın…'
Nokta!
Sonsöz: 'Türkiye'nin asıl sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür… O halde, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve layık olan köylüdür… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…'