Bugünden...

Tam 103 yıl önce...

Yıldız tarihi; Takvimlerin üstünde “9 Eylül 1922” yazıyor...

Günlerden “Cumartesi”...

Öğlen saatleri...

Tarihi allak/bullak edecek...

Olağanüstü bir gün...

Nif-Armutlu yolu...

Gazi Mustafa Kemal Paşa...

Üstü açık otomobille...

Armutlu köyünden geçiyor...

Sevinç gözyaşı döken köylüler...

Mehmetçikler’in geçişini gururla seyrediyor...

Onlara testilerle su taşırken...

Yürekten minnetlerini anlatabilmek için...

Adeta paralanıyorlardı...

Evleri yanmış ve...

Bu kahpe dünyada...

Üstlerindeki don gömleklerinden başka bir şeyleri kalmamış...

Nifliler’in, ikram etme arzusuyla...

Nasıl çırpındıklarını tarih gördü ve yazdı...

Bi’ara yol tıkandı; otomobil durdu...

Atatürk sigarasını yakarken...

Güneş gözlüğünü yukarı doğru kaldırmıştı...

O sırada otomobile sokulan bembeyaz sakallı bir ihtiyar...

Koynundan muşamba rengini almış...

Buruşuk bir kağıt çıkardı...

Önce kağıdı, sonra dikkatle Atatürk’ü süzdü...

Yine kağıda, yine Atatürk’e baktı..

Bu hareketi üçüncü kez tekrarladıktan sonra...

Herkesi ürperten bir sesle...

O’nun yüzüne karşı adeta haykırdı:

“Bu sensin!”...

Ve arkasını dönerek, köylülere heyecanla bağırdı:

“Mustafa Kemal… Ey ahali, koşun koşun gelin, bu O’dur… Mustafa Kemal bu… Kemalimiz geldi...”

O gün, o dakikalarda...

O köye 40 kilometre uzaktaki İzmir’de...

Yunan denize dökülüyordu!

*

Eski adı, Yunanca’da “Nif” yani “Gelin” olan Kemalpaşa...

O gün, bugündür...

Büyük Önder’in...

Adından coşan arzuyla “Kemalpaşa” olarak anılıyor...

Ve, bugün biz...

Nüfusu “120 bin”i geçen Kemalpaşa’nın...

7’den 70’e...

Herkesin bildiği şöhretiyle...

26 yıldır...

Ulucak Belediye Başkanlığı ile başlayan...

Kemalpaşa Belediye Başkan Yardımcılığı ile devam eden...

Son bir yıldır ise...

Artık “müthiş çekici” hale gelen...

Türkiye’nin parmakla gösterilen Kemalpaşa İlçesi’nin...

Belediye Başkanı 62 yaşındaki...

Mehmet Türkmen’le birlikteyiz...

Veee...

Duygu yüklü röportajımıza hoş geldiniz...

* Başkanım, aileden başlayalım; Ulucak (belde) sevdanız galiba?

BAŞKAN TÜRKMEN: Doğru, tüccar bir babanın oğluydum... Çocukluğum, Ulucak’ta geçti... Geniş bir ailem vardı, babamın dostlarıyla beraber büyük bir çevrede büyüdüm... Babamı kaybettiğimizde çok küçüktük... Annem büyük bir fedakarlıkla bizleri yetiştirdi...

* Atalarınız nereden gelmiş bu bereketli topraklara?

BAŞKAN TÜRKMEN: Dedelerim Hindistan’ın Haydarabad kentinden gelmişler... Kentin adı “kapı” anlamına geliyor ve bizim soyumuz da yaklaşık 200 yıl önce buralara göç etmiş... Babamın babası Çanakkale şehidiydi... 1886 doğumluydu ve 1915’te şehit düştü...

* Sizin delikanlılık yıllarınıza dönersek, o dönemde en çok neleri arzu etmiştiniz? Nasıl hayalleriniz vardı?

BAŞKAN TÜRKMEN: Annemiz çok özeldi... 44 yaşında babamızı kaybetti, dört kardeştik tek başına bizi büyüttü... Eğitimi yoktu ama herkesle ilgilenirdi... Cenazelere katılır, askere gidenlerin ailelerini ziyaret ederdi... Sokakta yürürken tanımadığı insanlara bile hal hatır sorardı... Küçükken farkında değildim ama beni belediye başkanlığına hazırlayan aslında annemmiş... İnsan ilişkileri konusunda bana öğrettikleri sayesinde bugün buradayım...

* Başkanlığa giden süreç nasıl gelişti?

BAŞKAN TÜRKMEN: Aslına bakarsanız siyaset hiç aklımda yoktu... Ticaretle uğraşıyordum, gayrimenkullerimiz vardı, ekonomik olarak rahattım... Bir gün Doğru Yol Partisi’nin Ulucak belde başkanı belediye başkan adayı olmamı teklif etti... Önce kabul etmedim ama bir çocukluk arkadaşım “Seni yapmazlar, sen Araplısın” gibi bir laf sarf etti... Bu bana dokundu biraz da bunun etkisiyle aday oldum...

* Kaç oy aldınız o ufacık yerde?

BAŞKAN TÜRKMEN: Bi’baktım ki; 1048 oy almışım...

* Nüfus ne kadardı ki?

BAŞKAN TÜRKMEN: O zaman Ulucak’ın nüfusu da yaklaşık dört bin civarındaydı...

* Arada ne kadar oy farkı vardı?

BAŞKAN TÜRKMEN: 28 tane oya itiraz ettiler, onlardan bir tanesini benden düşürdüler... Sonuçta 27 oy farkla kazanmış oldum...

* Bu seçim sonucu belli ki, sizin siyasetteki ilk zaferiniz oluyor?

BAŞKAN TÜRKMEN: Zafer yerine halkın tercihi diyelim...

* Başkan olduktan sonra ilk büyük projeniz neydi?

BAŞKAN TÜRKMEN: Ulucak’ın uzak bi’köşesinde bir aile yaşıyordu... Yıl  1999... Elektrikleri yoktu... Benden önceki iki belediye başkanı söz vermiş ama getirememişlerdi aydınlığı... Ben de onlara söz verdim, “60 gün içinde elektrik bağlayamazsam buraya başkanlığı bırakırım!” dedim... Seçildik, niyetlendik ama bürokratlar, “Yapamazsın...” dediler ama ben TEDAŞ’a gittim, kendi cebimden trafo ve direkler aldım... 45 gün sonra elektriği bağladık, gaz lambalarını kırdık... O günü unutamam...

* O günlere ait bir fotoğraf var mı belediye arşivlerinde?

BAŞKAN TÜRKMEN: Benim yapımda böyle bir şey yok... Mesela hasta ziyaretine giderim, fotoğraf çektirmem... Cenazeye giderim, fotoğraf çektirmem... Mesela benim afişimi hiçbir yerde göremezsiniz... Ben bunları içimden geldiği için yapıyorum... Mesela şu sıralarda 307 çocuğa burs veriyorum ama bunu reklam olsun diye değil, tamamen kendi içimden geldiği için yapıyorum...

* Siyasette sizi en çok neler zorladı neler üzdü?

BAŞKAN TÜRKMEN: 2009’da çok ciddi bir oy almamıza rağmen belediye başkanlığı seçimini kaybettim... Sonrasında beni haksız yere zimmet suçlamasıyla mahkemeye verdiler... Belediye şirketiyle ilgili o günün parasıyla “üç buçuk trilyon lira”yı zimmetime geçirdiğim iddia edildi... Dört yıla yakın ağır cezada yargılandım ve beraat ettim... Bu maruz kaldığım haksızlığı söylemeden yapamıyorum...

* Kemalpaşa’nın reis koltuğuna oturduğunuzda en büyük değişimi nerede yaptınız?

BAŞKAN TÜRKMEN: İlk etapta belediyede bazı alanlarla ilgili personel fazlalığı vardı. Çalışmadan maaş alındığı konusu tüm ilçe tarafından dillendirilen bir hale gelmişti. 128 kişi ile yollarımızı ayırdık... Benim babamın oğlu bile olsa çalışmayan bu kurumda yer alamaz... Çünkü biz burada halkın parasını harcıyoruz. Tabii bu gibi işlemlerde hata olabiliyor... Hata yaptığımız kişiler olduysa arkadaşlara bu kişiler özelinde gerekli düzenlemeyi yapmaları talimatını verdim... Kemalpaşa’nın parasını titizlikle yönetme gayretindeyiz...

* SGK borçları konusunda ne yaptınız; siz de silkelendiniz mi?

BAŞKAN TÜRKMEN: Borçları ödemek için SGK’ya arazi devri gerçekleştirdik... Şu anda Ankara'da bu sürecin sonuçlanmasını bekliyoruz... Bu konuda bir miktar hatanın da bizlerde olduğunu düşünüyorum... Ancak biz geldiğimiz noktada belediyenin ekonomik yapısını düzene koyduk, şu anda kasamızda ilk kez para kalmaya başladı...

* Kemalpaşa’da en büyük hedefleriniz neler?

BAŞKAN TÜRKMEN: 2025 yılı içinde beş taziye evi, bir kreş ve bir sağlık ocağı yapacağız... 2026’da beldelere söz verdiğim düğün salonlarını, şehir merkezinde Gençlik Merkezi ve Kadın Merkezi’ni hayata geçireceğiz... Ayrıca doğalgazın tüm beldelere ulaşması için çalışıyoruz... İlçemizin planlamasını titizlikle yapıyoruz... Kemalpaşa çok iyi yerlere gelecek... Zaten bu amaçla buradayım yoksa hiç girmezdim seçime!

* Bir kayyum meselesidir gidiyor... Vatandaşa sorarsanız, konu  iyice sıkıntılı hale geldi... Sizce neden bu kadar çok kayyum atanıyor?

BAŞKAN TÜRKMEN: Anlatayım; mesela Kemalpaşa’da ben ve 31 meclis üyesi halk tarafından seçildik... Eğer bir başkan suç işlediyse, evet, hukukun gereği yapılır ancak görevden alınan başkan yerine meclisten biri seçilmeli... Meclis’te seçilmiş meclis üyesi varken, dışarıdan kayyum atanması nasıl bir demokrasi anlayışıdır? Kayyum uygulamasının, terörle bağlantılı olduğu iddia edilen alanlarda yapıldığı söyleniyor... Peki, o belediyedeki bütün meclis üyeleri mi aynı suçu işlemiş mi oluyor? 2019’da HDP’li belediye başkanlarının görevden alınmasıyla başlayan süreçte yeterli bir tepki oluşmadı... Şimdi sıra başka belediyelere gelmeye başladı.. O zaman da ses çıkarmalıydık...

* Siyaset sizi yordu mu sayın başkan?

BAŞKAN TÜRKMEN: Ben antrenmanlıyım, yorulmam... Yoksa siz mi yoruldunuz? Bi’öykü anlatayım... Aday olmuştum... Galip Atar, benden küçük... Bir gün sohbet ederken, (Abi sağlığın nasıl? Dikkat et, kendini yorma...) dedi... Ben de O’na, (Galip, ben antrenmanlıyım, sen kendine dikkat et...) dedim... Seçime bir hafta kaldı, Galip kardeşim hastalandı; inanır mısınız?

* Daha dört yıl var ama içinizden 25 Mart 2029’da tekrar aday olmak geçiyor mu?

BAŞKAN TÜRKMEN: Net olarak söylüyorum; ben istemem ama vatandaş isterse oluruz... Beş yılın sonunda yaptıklarımız ortada olacak, vatandaşın takdiri ne olursa ona göre hareket ederiz...

* Siz seçileli neredeyse bir yıl geride kaldı... “Kemalpaşa’da hiçbir çocuk yatağa aç girmiyor...” diyebilir misiniz?

BAŞKAN TÜRKMEN: Bir yıl sonra bu sözü rahatlıkla söyleyebileceğim... Şu sırada tüm köyleri ziyaret ediyoruz, ihtiyaçları belirleyip anında müdahale ediyoruz... Ulaşamadığımız aileler olabilir... Suriyeli aileler de dahil, bir yıl içinde kimsenin aç kalmayacağı bir sistemi hayata geçirmiş olacağız...

* Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda neler geçiyor kalbinizden?

BAŞKAN TÜRKMEN: Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı Ekrem İmamoğlu olmalı... Kendisinin liyakat esaslı bir kadrosu var.... Türkiye’nin geleceği için doğru aday olduğunu düşünüyorum... Bu iş kadro işi ve bu alanda Ekrem başkanı çok başarılı buluyorum...

* Son soru olsun...  Bir belediye başkanı olarak kendinize 10 üstünden kaç puan verirsiniz?

BAŞKAN TÜRKMEN: Ben kendime not veremem ama vatandaş verir... Beş yılın sonunda halk nasıl değerlendirirse öyle olacak ama şunu söyleyebilirim... Söz verdiğim ne varsa hepsini yapacağım...

BİTMEDİ; BAŞKAN TÜRKMEN’İN EŞİ

ESİN HANIM BİZİ İZLİYOR... SORALIM O ZAMAN...

* Eşiniz için nasıl bir tanımlama yaparsınız? Harika bir baba ve anlayışlı bir hayat arkadaşı... İkisi de Mehmet Türkmen'i yüzde 100 anlatıyor mu?

ESİN TÜRKMEN: Eşim; hoşgörülü, yardımsever, herkese saygılı, iyi bir hayat arkadaşı ve harika bir babadır... Ailesi için tartışmasız bütün fedakarlıkları yapar... Zekidir ve daima kararlıdır...

* Mehmet Başkan'ın politikacı olması sizi nasıl etkiliyor? En sevdiğiniz yanı nedir? Arada sırada da olsa sizi sinirlendirir mi?

ESİN TÜRKMEN: Mehmet Türkmen’in politikacı olması bizi iki açıdan etkiliyor aslında; başkanlık öncesi zaten sosyal bir çevreye sahiptik ve  herkesle iletişimimiz mükemmeldi... Ancak başkanlık sonrası bu sosyallik ve insanlara ulaşarak daha içten ilişkiler kurmamıza neden oldu... Bu tatlı gelişme hem O’na hem de bana güzel şeyler kattı... Diğer bir etki doğrudan aile ilişkilerimizle ilgili... Politikada işler çok yoğun ve saatleri belli değil... Ailecek geçireceğimiz zaman dilimlerinde sürpriz toplantılar çıkıveriyor ortaya ve Mehmet gitmek zorunda kalıyor... Bu gibi durumlar bizi üzüyor telafisi oluyor tabii ama yine de bir eksiklik kalıyor... Mehmet Türkmen’in en sevdiğim yanı modern ve ileri görüşlüdür... Bu özelliğini sadece siyasi alanda değil ailemizin içerisinde de sergiler... Bu durum beni önemli hissettiriyor... Şöyle diyebilirim ki; bir kadın olarak benim özgürlüğümü kısıtlamadığı gibi her imkanı sağlamaya çalışıyor... Bu her kadın için tarif edilemez bir duygudur... Tabii, arada sırada da olsa bizim de birbirimize sinirlendiğimiz zamanlar oluyor... Belki de onlar gerçekten hayatın tadı – tuzu...”

*

Bitiriyoruz...

Her belediye başkanı tartışmasız kentine aşıktır...

Hele o kentte doğup, büyüdüyse...

Bu yazının ilk satırlarını hatırlayın...

Türkiye’ye örnek ve...

Gazi Mustafa Kemal Paşa sevdasının...

103 yıl önce...

Atatürk’ün adıyla harmanlandığı toprakların kentidir “Kemalpaşa”...

Belediye Başkanı’ndan...

Yeni doğan bebişe kadar...

Atatürk sevdasının...

Dalga dalga yayıldığı Kemalpaşa...

İşte böyle bir şehir...

Eskiyi yaşatan ama...

Çağdaşlığa her daim kapı açan...

İzmir’in Kemalpaşa’sına...

Selam olsun...

Nokta...

Hamiş 1: Gazi Mustafa Kemal Atatürk; 9 Eylül 1922, 12 Ekim 1925 ve 30 Ocak 1931 tarihlerinde olmak üzere kendi adını alan Kemalpaşa’ya üç kez özel ziyarette bulundu...

Hamiş 2: Antik adı “Nymphaion” olarak bilinen İzmir’in Kemalpaşa ilçesi, Nif dağı eteklerinde 200 metre yükseklikte kurulmuş... Ege’de Hititler’den kalan tek örneği olan “Karabel Kabartması” ilçe sınırları dahilinde... Kemalpaşa, asırlardır dünyaca ünlü kirazı ve çam ormanlarıyla tanınıyor...

Sonsöz: “Bütün hayatımda sevinçle geçirdiğim bir gece vardır... O gece, ordumuzun İzmir’e girdiği günün burada geçirdiğim gecesidir... O vakit buradan geçerken bu muhterem halkın gördüğü zulüm ve teâddîye (tehdit) rağmen resmimi koyunlarından çıkararak beni tanıdıklarını ve otomobilime atılarak kucakladıklarını unutamam... Bugün o hatırayı yaşıyorum, bahtiyârım... / Gazi Mustafa Kemal Atatürk