Pilavı bile ekmekle yiyen bir milletiz.
Sofrada…
Bırakın etli yemeği, sebze bile olmasa…
Ekmeği katık yapıp…
Bir tas çorbayla bile açlığımızı bastırmaya çalışırız…
Boşuna nimet dememişler ekmeğe…
Bir dilim karpuz, kibrit kutusu kadar peynir parçasıyla bile…
'Şükür, doydum…' diyerek…
Kalkmasını biliriz sofradan…
Mesela…
Kalabalık ailelerin ödü kopar…
'Ekmeğe zam gelecek…' diye…
Hiç de haksız değiller…
İzmir'de ekmeğe son zam…
27 Haziran'da yapılmış…
3 liralık ekmek, 4 lira olmuş…
Aradan henüz 4,5 ay geçmiş…
Gelgelelim…
Yine 'ekmeğe zam' var gündemde…
Ekmeğe zammın zamanı mı?
Sor fırıncıya, başlayacak maliyet hesabı yapmaya:
'Elektrik, su, doğalgaz, nakliye, un, maya, işçilik, ulaşım…vs…'
Vatandaşa dokunsanız…
Kocaman bir 'Offf…' çekip, diyecek ki:
'Bari ekmeğimizin fiyatıyla oynamayın…'
***
Sevgili meslektaşım Muhittin Akbel'in haberi…
Tokat gibi çarpıyor hepimizi…
Fırıncı esnafı bu ayın içinde zam yapmaya hazırlanıyor…
Bu ne demek?
Bundan böyle…
'210 gram ekmek 5 liradan yiyeceğiz!' demek…
Sofraya yakışır peynirin fiyatı 150 liranın üstünde…
Kasaba yolunuz düşerse…
Kıymayı transit geçin…
Çünkü en ucuzunun kilosu; 180 lira…
Et reyonunun önünden geçerken başka tarafa bakın…
Dikkat!
En son ne zaman çıktığınız semt pazarına?
Farkındasınız, değil mi?
20 liradan aşağıya sebze yok.
Pek çok insanın adı anılınca burun kıvırdığı…
Küçük bir karnabahar bile 25 lira…
Pırasa, kereviz için en az 20 lirayı gözden çıkarmanız lazım…
***
Bir buçuk ay sonra…
Kısmetse yeni yıla gireceğiz ya…
Vatandaşın yakınması şu:
'Asgari ücrete zam gelecek de ne olacak?'
Böyle düşünen hiç de haksız değil…
Çünkü…
Acıklı senaryo şöyle işliyor:
'Pahalılık böylesine kontrolsüz devam ederken maaşlara zam gelse hangi deliği kapatacak ki?'
Bir ironik yanı var; bu çaresizliğin…
Tepkili vatandaş…
Doğal olarak soruyor:
'Asgari ücret 30 bin lira yap; pahalılığı (enflasyonu) düşüremezsen asgari ücret hep problem olacak... Bunu bilmek için ekonomist olmaya gerek yok…'
***
Vatandaşa kulak veren var mı?
Yok!
Olsa, zaten bu pahalılık rüyalara girmez…
Kahreden tablo şu:
Maaşlara gelen zamla birlikte…
Başta gıda maddeleri olmak üzere…
Aklınıza gelen her şeyin…
Anında etiketi değişiyor…
Aldığımız zammın zerre kadar faydası olmuyor…
Bunu bilmek için…
Söyleyin Allah aşkına…
Ekonomist olmaya gerek var mı?
***
İnanılmaz bir zam furyası altında ezilen vatandaşın…
Altı ayda bir…
Maaşına 'üç kuruş' zam gelse…
Başımızın üstünde mutluluk perileri mi uçuşacak?
Vatandaş haykırıyor:
'Aman zam gelmesin ama Allah rızası için her şeyin fiyatı düşsün…'
***
Unutulacak gibi değil ama…
Yine de hatırlatmakta yarar var…
2021'in Aralık ayında asgari ücrete yüzde 50 zam yapılmıştı…
Ancak…
Öyle bir hayat pahalılığı yaşandı ki…
O zam iki aya kalmadı, eridi!
Bu yılın Temmuz'unda…
Bu sefer yüzde 30 ek zamla…
Asgari ücret 5 bin 500 TL. oldu…
O paranın…
Özellikle şu sıralardaki pahalılık tufanı ile…
Nasıl anında eridiğini…
En iyi asgari ücret alanlar bilir!
Haksız mıyız?
***
Bitiriyoruz…
Hiçbiri ekonomist değil ama…
Şu sözler bir vatandaşa ait:
'Hayat pahalılığını düşürmeden…
Maaşlara zam yapmak kalıcı bir çözüm değil…
Önce enflasyonu düşürmek, ekonomiyi rayına oturtmak gerek…
Bugün 25 bin TL. maaş alsak…
Etiketinde 180 TL. yazan peyniri belki bugün alabiliriz…
Peki, ya 15 gün sonra alabilir miyiz?'
İşte, 'pahalılık' bu denli 'ışık hızı' ile yarışıyor…
Nokta…
Hamiş: Allah'tan hava erken kararıyor da… Semt pazarları toplanırken yerden aldıkları ezik-çürük meyve ve sebzelerle yaşayanlar pek görülmüyor… Ey vicdan, nerelerdesin?
Sonsöz: 'Maaşa yüzde 30 zam; her şeye yüzde 60 zam… Nasıl huzurla döner bu dünya? / Anonim…'