SHP, 27 Mart 1994 Yerel Seçimlerine yedi Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile girmiş, bunlardan dördünü Refah Partisine, ikisini ANAP’’a, birini de DYP’’ye bırakarak çıkmıştır.’¶ Son anda CHP’’den ayrılıp SHP adayı olarak seçime giren Celal DOĞAN’’la Gaziantep’’i ve o tarihte popülaritesinin zirvesinde olan Sefa SİRMEN ile Kocaeli’’ni kazanabilen SHP, %13.5 oy oranı ile dördüncü parti olabilmiştir.
CHP ise ilk kez katıldığı bu seçimde il genel meclisi ölçeğinde aldığı %4.4 oy oranı ile altıncı parti olabilmiş, daha önceden bu partiye geçmiş olan Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Muzaffer ÖNDER’’in kişisel popülaritesi ile seçim kazanabilmiştir.
Diğer partilerin pahalı propoganda yöntemlerine karşılık, CHP’’nin tüzük hükmü haline getirdiği halde uygulama becerisi gösteremediği ’“sandık esasına göre çalışma’” metodunu uygulayan RP, oylarını artıran tek parti olmuştur. Din eksenli siyaset yapmakla eleştirilen yerel RP kadroları, yaygın kanaatin aksine genel ev kadınlarından bile oy isteyip bunu gazete haberi yaptırmaktan bile çekinmemişlerdir.
Buna karşın kendilerini sosyal demokrat olarak niteleyip, insan odaklı siyasetin gereklerini yerine getirmeyenler ise gerici saydıkları başörtülülerden bile oy isteme tenezzülünde bulunmayacaklar, bu ve benzeri seçkinci davranışlar giderek Cumhuriyetçiliğin bir gereği olarak görülecek ve Cumhuriyet Mitingleri ile de doruk noktaya ulaşmış olacaktır. Bu mitinglerin potansiyelini oya dönüştürmekten öteye bir düşünceleri olmayan CHP ve diğer sol görünümlü yapılar ise kullanılmakta olduklarını görmemeye, bunu görenler ise bir yandan sosyal demokrat gibi görünüp, öbür yandan da hakim oligarşi ile girdikleri yeni işbirliğini hissettirmeden yürütmeye devam etmektedirler.
Sosyal demokrat düşüce için kırılma yılı olan 1994, kitlelerin gözünde yolsuzluklarla eşdeğer tutulan merkez sağ için de sonun başlangıcı olmuştur. Tansu ÇİLLER’’in hazırlayıp, KARAYALÇIN’’ın gözü kapalı imzaladığı 5 Nisan Kararları ile döviz fiyatları bir gecede %70 artacak, reel faizi yüzde elli olan %400’’lük hazine bonoları ile spekülatörler büyük servetler elde edecek, %106’’lık enflasyonla geniş kitleler daha da yoksullaşacaktı.
Uyumlu birliktelik adına partisini ÇİLLER’’e teslim eden KARAYALÇIN, 1 Mayıs’’ta polis dayağı yiyen Milletvekili Selman KAYA’’ya bile sahip çıkamayacaktı. Tayyip ERDOĞAN, Abdullah GÜL, Abdüllatif ŞENER gibi yeni nesil Milli Görüşçülerle takviyeli RP, oluşan bu negatif iklimi iktidar fırsatına, Deniz BAYKAL ise %13,5 luk SHP’’yi %4.4 lük CHP’’ye katıp kendi kişisel iktidarına dönüştürecekti.
Seçimlerden hemen sonra CHP’’de yaprak dökümü başlayacak önce Kemal ANADOL istifa edecekti. 1989’’da BAYKAL’’ın TÜSİAD ziyaretini ihanet olarak görüp, kavga başlatan ANADOL bu kez TÜSİAD başkanı Cem BOYNER’’in kurduğu YDH’’ye Genel Sekreter olacak, onu SHP ile birleşmeye karşı çıkan Ertuğrul GÜNAY ile DSP’’den milletvekilliği teklifi alan İsmail CEM izleyecekti. CEM beraberinde şimdiki Konak Belediye Başkanı Hakan TARTAN’’ı da DSP’’ye götürecekti.
Tüm bunlar BAYKAL’’ı, SHP’’yi CHP’’ye katma hedefinden vazgeçiremeyecek, ’“sol seçmen birlik istiyor’” çağrısıyla kader ağlarını SHP ve KARAYALÇIN için örmüş olacaktı. Bir vesile ile kendisine ’“madem birleşecektik neden seçimlere ayrı ayrı girip belediyeleri RP’’ye teslim ettik’” sözüme Baykal, ’“siyaset bu’” cevabını verecekti.
Sonuç olarak 16 Eylül 1995 tarihinde önce her iki partinin müşterek kurultayı toplanıp ve 1003’’e karşı 635 oyla birleşmenin CHP çatısı altında olması kararını verecek, aynı gün toplanan SHP Kurultayı ise 121’’e 508 evet oyu ile partinin feshedilmesine karar verecek, tekrar biraraya gelen Birleşik Kurultay Genel Başkanlığa Hikmet ÇETİN’’i, Parti Meclisi’’ne ise her iki partinin PM üyelerini seçecekti. Birkaç ay sonra da BAYKAL Hikmet ÇETİN’’in boşaltacağı Genel Başkanlık koltuğuna oturacaktı.
Kısa bir zaman sonra da SHP kanadı BAYKAL’’ın kendilerini aldattığını iddia ederek SHP kökenli, CHP kökenli kavgası başlatacak olsa da inanılmaz olan gerçekleşmiş ’“küçük balık büyük balığı’” yemiş olacaktı.