Baroları kapatalım…
Türk Tabipler Birliği'ni kapatalım…
Mühendisler Odası'nı kapatalım…
Sendikaların zaten işlevleri yok; kapatalım…
***
Oysa…
Kurumlar ve kurallar…
Demokrasi'nin de Devlet'in de, 'olmazsa olmazı'dırlar...
Demokrasinin temel unsurları 'kurumlar' ve 'kurallar'dır…
***
Farklı görüşlere sahip olacaklardır…
Savunmaları da buna göre olacaktır…
Beğenmeyebiliriz…
Onlar da bizi beğenmeyebilir…
Ancak…
Taa yıllar yıllar önce ne diyordu Namık Kemal?
'Fikirlerin çarpışmasından hakikatler ortaya çıkar…'
Doğrusu budur…
Eski veya yeni deyimlerle:
'İstişare, tartışma, müzakere' hepsi aynı kapıya çıkar…
Bunları yapmazsak ne olur?
Cevabını yine taa yıllar önceden 14. Louis veriyor:
'Devlet benim…'
O halde…
Kurumları güçlendirelim ki; demokrasi güçlensin…
Kurumları güçlendirelim ki; Devlet güçlensin…
Kurumları güçlendirelim ki; 'örgütlü toplum' oluşsun ve toplum güçlensin…
***
Zaten…
'Dışta yeterince yalnızız'…
Bir de içte yapayalnız kalmayalım…
***
Bir anımı paylaşmak istiyorum…
Yıllar yıllar önceydi…
İstanbul Hukuk Fakültesi'nde öğrenciyim…
Tercüman gazetesi yazarlarından merhum Ergun Göze bir yazısında…
Şu cümleyi kullandı:
'Dün Süleymaniye Camii'nde cuma namazı kıldık on bin kişi yapayalnız…'
Hiç unutmam…
On bin kişi ve yapayalnız...
Muhteşem ve o derece acı bir benzetme…
Bir de bu günleri görseydi, merhum acaba ne yazardı?
***
Kurumlarla, kurallarla, örgütlü toplumla demokrasiye ancak ulaşabiliriz…
Yoksa…
'Eller aya biz yaya…' deniyor ya...
'İşte öyle bir şey'...