Kulüplere ekonomik anlamda ilk bakışta büyük olmasa bile soluk aldırabilecek desteğin yaratıcısı olabilir düşüncesi ağır basıyordu bu oluşumda...
Eh işin içinde yerel yönetimler, ticaret ve sanayi odaları da olduğuna göre, kulüplerin tesis sorununa da çözüm üretilebilirdi diye de düşünülmüştü elbette. Kaldı ki kuruluşundan bu yana geçen 12 yıllık süreçte İZVAK, Bucaspor ve Altınordu'ya tesis yapımında destek de sağladı. Bu gerçek yadsınamaz...
Sosyal etkinlikler anlamında da, İzmir'de ayın futbolcusu, teknik adamı ve takımı yarışmaları ilk başlarda çekici olmasına karşın, son dönemde ödülü bile alınmaya gelinmeyen bir etkinliğe dönüştü...
İZVAK'ın düzenlediği her toplantıda, yerel yönetimlerin oluşuma uzak durdukları dile getirildi; Ne ekonomik, ne de manevi olarak hiçbir destek sağlanmadığı söylendi durdu. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden kulüplere bireysel olarak geçtiğimiz sezon sonuna dek son 6 yılda yapılan ekonomik desteğin bilinmesine karşın, hala hiçbir şey olmamış gibi "yakınma" söylemi dillere yapıştı kaldı. Otopark sorununa çözüm önerisiyle ortaya çıkıldı, belediye yine görmezden geldi. Yer ve yerler istendi, başkanlardan görüşme taleplerine yanıt gelmediği açıklandı. Öyle ya da böyle yapılan görüşmelerde ise sonuç alınamadı...
Neydi İZVAK'ın çözemediği sorun ya da sorunlar?
Kimin için çalışıyordu İZVAK?
İzmir kulüplerinin sorunlarına çözüm aranıyordu; Altay, Altınordu, Bucaspor, Göztepe, İzmirspor ve Karşıyaka'nın temsilcisi olan ve onlar adına çalışan İZVAK, ne yazık ki giderek yalnızlaştırılmış konuma düştü.
Kurucuları arasında bulunduğum İZVAK için "neler yapılabilir?" sorusuna yanıt bulabilmek için yaklaşık birbuçuk ay önce yaptığımız toplantıda, bu kurumun kurucuları arasında bulunmalarına karşın kulüp başkanlarını, İzmir Büyükşehir Belediyesi temsilcisini, ticaret ve sanayi odaları ile borsa yöneticilerinden bir tek kişiyi bile aramızda göremeyince, içimde varolan küçük kıvılcımların da söndüğünü hissettim. Buna Levent Ürkmez'in de istifası eklenince, "işin başına mı dönüyoruz" ya da "haydi bakalım çık işin içinden" gibi düşünceler oluştu usumda...
Ve ne yazık ki acı gerçeği, İZVAK'ın Hilton Oteli'nde yapılan olağanüstü genel kurulunda bir kez daha yaşadım ve orada bulunan 30 kişi yaşadık...
İşin sahibi kulüplerden Bucaspor ve Göztepe yöneticilerinin dışında ne bir yerel tönetim temsilcisi, diğer kurucu görünümündeki odalardan bir yönetici vardı salonda. O küçük salonda toplanan insanlar, İzmir'de spora gönül vermiş, kulüplerin varolması için küçük çabalar harcayan insanlardı ama işin asıl sahipleri ortada görünmüyordu.
Para olduğu zaman her toplantıya gelen yöneticiler, İzmir'de spora destek sağlayacak bir kurumun, üstelik kendi kurdukları kurumun genel kuruluna katılma gereğini duymadılar...
Sevgili Kemal Zorlu'nun dediği gibi, "Bu kentte neyi tutsan parçalanıyor. Alın elinize bir yufkayı kaldırınca lime lime dökülür ya, tıpkı onun gibi İzmir"...
Ve işte son örnek de İZVAK...
Salt İZVAK yaşasın diyen aday olduğunu söyleyen 82 yaşındaki Erdoğan Tözge'nin başkanlığında bir yönetim oluşturuldu. Ne başkanlığa ne de yönetime hiç kimsenin yönetime bile girmek istemediği açıklanan gecede "her şey İZVAK için" denilse de, çözülme gün gibi ortadaydı...
Bu durum İzmir kulüplerine hiç yakışmıyor...