Bugün size iki Esma'dan bahsetmek istiyorum.
Birincisi Suriye Lideri Beşar Esad'ın eşi Esma Esad.
Ailesi aslen Humus'lu olup, Londra'ya göç eden Sünni ve Suriye kökenlidir.
Babası Londra'da Cromwell Hastanesinde Kardiyolog olan Fawaz Akhras'dır.
Annesi emekli diplomat Sahar El-Akhras'tır.
Üniversite mezunu olan Esma Esad, önce Deutsche Bank Grubunda, Hedge Fon Yöneticiliği yaptı. Daha sonra JP Morgan'da Yatırım Bankacılığında çalıştı.
2000 yılında Beşar Esad ile evlenen Esma. 3 çocuk anasıdır ve ülkesinde çok sevilmektedir.
İkinci Esma, Müslüman Kardeşler Örgütünün Liderlerinden Muhammed El-Bilteci'nin kızı.
Esma, doktor olmak istiyordu. Ailesi bu yönde eğitim almasına izin vermedi.
Doktor olmasına izin vermeyenler, Esma'yı henüz yaşamının baharında ölüme göndermekten çekinmediler. Esma, göstericilerle devlet güçlerinin çatıştığı bir anda, kahpe bir keskin nişancı tarafından göğsünden vurularak öldürüldü.
Artık Esma yok.
İkinci Esma'nın ailesi tarafından yetiştirilme tarzı, Cahiliye döneminde kız çocuklarını doğar-doğmaz öldürüp, gömen bir zihniyetin bugünkü yansımasıdır.
Bu anlayış, kadını köle olarak gören, kadını eve kapatan, kadını yok sayan anlayıştır.
AKP İktidarının 11 yıllık süresince gerek Başbakan Erdoğan'dan, gerekse AKP'li yöneticilerden defalarca benzeri sözleri işittik.
Pazartesi günü Erdoğan Rize'de, 'İnşallah yakında kızlara ayrı, erkeklere ayrı yüzme havuzları yapacağız. Rizeli gençler ahlaksız olmayacaklar' dedi.
Erdoğan'a göre kadın-erkek havuza girmek ahlaksızlıkmış!
AKP'nin dangalak Milli Eğitim Müdürlerinden biri, kız-erkek beraberce merdivenden inip-çıkanlar yüzünden uyku uyuyamadığını söyleyebiliyor!
Kim bilir bu zavallı kafanın içinden ne sapık düşünceler geçiyor?
Son olarak Diyanet İşleri Başkanının, kendi öz düşüncesini yansıtan, 'Kadın Hakları ile uğraşacağınıza, Suriye'de ölenler için uğraşın' sözlerini kullanması, bunların 'Profesör' mertebesine gelmişlerinin bile kadın hakkında ne düşündüklerini açığa vurmasıdır.

Bunlar için kadın, doğuracak-çalışacak yeri geldiğinde bunlar için ölecek bir köledir. İkinci Esma'yı 'ölüm tehlikesi' çok yüksek olan bir meydana sürüp, ölümüne neden olmak, sonra da arkasından kızının ölüsünü bile istismar edecek şekilde mektup yazıp ağlamak, olsa-olsa evlat sevgisinden nasibini almamış ödlek yobazların işidir.
Zavallı Esma için mektup yazan 'baba' niçin kendi meydana çıkmaz, çıkamaz hiç düşündünüz mü? Bunlar kendilerinden başka hiç kimseyi düşünmezler.
Gençleri 'canlı bomba' olarak yetiştirip, günahsız insanlar için ölüm emri verebilen kara yürekli birinden, sevgi adına ne beklenebilir ki?
Birinci Esma ise gerek ailesinin eğitimi, gerek kendisinin eğitimi ve yetiştirilme biçimi ile kadının yaşadığı toplumlara özgür birey olarak katkıda bulunmasının güzel örneklerinden biridir.
Eminim ki Esad bugün halkının bir kısmı tarafından hala seviliyor ve eskisi gibi kan dökmüyorsa, bunun en önemli nedeni eşi Esma Esad'dır.
Eğitim-öğretim ve yetiştirilme tarzı olarak, iki anlayış arasındaki farkın gençler tarafından mutlaka anlaşılması gerekir. Bir tarafta ekonomik özgürlüğüne kavuşmuş-üreten-evine ve sevdiklerine bağlı-birey olmanın mutluluğunu yaşamakta olan kadınlar, diğer tarafta köle muamelesi görüp evine kapatılmış
zavallı kadınlar! Tercih kadınlarımızın, ben sadece örnekler sundum.