HABERLER>POLİTİKA
11 Aralık 2014 Perşembe - 12:18

Yıldırım’dan bomba saray ve 2015 çıkışı!

Cumhurbaşkanı Danışmanı ve AK Parti İzmir Milletvekili Binali Yıldırım maliyeti büyük tartışmalara yol açan AK Saray için farklı formül verirken Erdoğan’ın 2015’ten itibaren bakanlar kuruluna başkanlık edeceğini açıkladı.

Yıldırım’dan bomba saray ve 2015 çıkışı!

AK Parti İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, NTV canlı yayınında değerlendirmelerde bulundu.

Yıldırım maliyeti büyük tartışmalara yol açan ‘Ak Saray’ ve köşkte gölge kabine tartışmaları hakkında şunları söyledi:
Binlerce hastane, havaalanı yaptık. Marmaray yaptık, 3.Köprü'yü yapıyoruz
Dedik ki Türkiye büyük ülke. Bu ülkenin büyüklüğüne yakışır bir yer olsun. Bunu yapmak ayıp mı? Şahsi bir iş de değil. Burada bir dönem sayın cumhurbaşkanımız görev yapacak. İlerde başkası görev yapacak.
Bu saray denen yer Karadeniz Otoyolu'nun Sinop ile Samsun arasındaki 50 km’lik bölümünün maliyetinin 3'te biridir.
50 kilometrelik maliyeti kadar yer yapmışız. Bunu gündeme getirmek bile ayıptır
Bu tartışmanın  anlamlı olduğunu düşünmüyoruz
                                      
CUMHURBAŞKANLIĞI’NDAKİ BAŞKANLIK SAYISI
Bir takım değişiklikler yapıldı. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nde yeniden yapılanmaya gidildi.
6 tane veya 7 tane başkanlık vardı bu 13’e çıktı. Genel sekreterlik yardımcılığı 3’ten 4’e çıktı. Yatırım İzleme Dairesi’nde Türkiye’nin 2023 hedeflerindeki mega projeleri, yeni ele alınacak projeler burada incelenecek, bu projelerde aksaklık yaşanıyorsa bununla ilgili hükümet nezdinde gerekli girişimler yapılacak.
Anayasanın 103. Maddesi cumhurbaşkanının yetkilerini yazmış. O şartlara uygun hareket edilirse hiçbir çatışma olmaz


Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2015'te kabineye başkanlık etmeye başlayacağını söyledi.
 
Çözüm süreci ve terörün ekonomik boyutuna da değinen Yıldırım, terörün Türkiye'ye maliyetinin 400 milyar dolar olduğunu söyledi.
 
Yıldırım, "Eğer biz bu parayı anlamsız savaş için harcamasaydık, Bakü-Ceyhan-Tiflis boru hattı gibi 120 tane, Yavuz Sultan Selim köprüsü gibi 100 tane yapardık" dedi.
 
HDP'li Sırrı Süreyya Önder'in yaptığı "özerklik" açıklamasına da değinen Yıldırım, 21 Mart'taki İmralı mesajında "özerklik" olmadığını hatırlattı.
 
'ZİKZAK YAPTILAR'
Yıldırım, "Dün var dedi bugün yok dedi bir zikzak yaptılar. Biz zaten yerel yönetimleri güçlendirecek düzenlemeler yaptık. Çözüm süreci rayında giderse o ihtiyaç zaten ortadan kalkacak" diye konuştu.
 
Binali Yıldırım, çözüm süreci aktörlerini 'daha fazla sorumluluk hissederek' açıklama yapmaya çağırdı. Irak ve Suriye'de yaşananları örnek gösteren Yıldırım, "Biz bu ateş çemberi içinde kendi inisiyatifimizle bu kavganın anlamı yok diyoruz. Biz büyüklük yaptık el uzattık. Gelin konuşalım ortak bir yol bulalım dedik. Bunu herkesin görmesi lazım. Bölgede emelleri olanların da bu çağrıyı görmesi lazım" değerlendirmesini yaptı.
 
'OSMANLICA BİLMEK İSTERDİM'
Eski bakan Osmanlıca tartışmalarını da anlamsız bulduğunu söyleyerek konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı: "Osmanlıca tartışması bana göre çok anlamsız. Osmanlıca zaten Türkçedir. Latin alfabesiyle kaynaklara ulaşıyoruz, Osmanlıca bilirsek daha fazla kaynağa erişebiliriz. Ben Osmanlıcayı bilmeyi çok isterdim."
 
Binali Yıldırım'ın kendisine yöneltilen sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
 
Son gelişme Abdullah Öcalan’ın Kandil tarafından onaylandığı söylenen müzakere metni. Geldiğimiz nokta için ne düşünüyorsunuz?
Çözüm süreci esasında ülkemizde 77 milyonun birliği, beraberliği, kardeşliği, toplumsal barışın ve ülke refahının olmazsa olmaz şartıdır. 40 yıl çeşitli yöntemlerle terörle mücadele edildi. 40 bin insanımız kayboldu 400 milyar dolarlık bir maliyetten bahsediliyor. Eğer biz bu 400 milyarı bu anlamsız savaş için harcamasaydık ülkenin kalkınması için kullansaydık Bakü-Ceyhan-Tiflis boru hattı gibi 120 tane, Yavuz Sultan Selim köprüsü gibi 100 tane, GAP projesi gibi 13 projeyi ülkemize kazandırmış olacaktık. 40 binden fazla masum can yok olmuş. İnsan zaman ve para kaybettik elde var sıfır. Sayın cumhurbaşkanımız Cumhuriyet tarihinde kimsenin alamayacağı bir risk aldı bu işi çözmemiz lazım dedi. Bu iş insanları vurmakla elleri yumrukları sıkmakla olmaz, avuçları açıp kucaklaşmakla olur dedi ve bir inisiyatif başlattı. Allaha şükür ölen yiten yok ufak tekil olaylar dışında süreç iyi gidiyor. Bu sürecin başarıya ulaşması bir mecburiyet. Hem doğuda hem batıda huzurun barışın daim olması için ülkemizin büyük Atatürk’ün gösterdiği Cumhuriyetimizin 100.yılına birlikte ulaşmak için bütün kesimlerin Türk, Kürt, Laz, Çerkez rengimize tenimize, zikrimize bakmadan ortak Türkiye; kalkınmış, büyümüş, Türkiye etrafından toparlanmamız lazım. Bu kolay bir iş değil İRA’yı ETA’yı hatırlayalım 10 yıllar sürdü süreçleri. Cumhuriyet öncesine dayanan bastırılmış bir takım konuların hemen bir iki yılda çözülmesi çok iyimserlik olur. Burada bu işi siyasetin üzerinde tutmamız lazım. Günübirlik siyaset çıkarma hevesinde olursak, mesajlar sık sık tekrarlanırsa bu süreç zarar görür. 6-7 Ekim’de bunu çok net gördük. Sayın Demirtaş çıktı bir beyanat verdi ve ortalık kan gölüne döndü 40’tan fazla masum insan hayatını kaybetti. Şimdi bu biraz toparlandı. Sorumluluğu asla ve asla gözden kaçırmamak lazım. Bu sorumluluk bu işin öncülüğünü yapan ve siyaseten bizimle muhatap olan insanlara ait. Yani HDP’ye ait. Kendi içlerinde değişik yerlerle konuşuyorlar ama neticede siyasetin muhatabı onlar. Bu arkadaşlarımız işin çözümüne odaklanmalı kısa vadeli siyasi hesaplar içine girip süreci baltalamamalılar diye düşünüyorum.
 
'Yeni güvenlik paketini sokakta engelleriz' açıklaması var sayın Demirtaş’ın. Fakat kendisi kastedilenin sokağa çıkın eylem yapın vurup kırın olmadığını söylüyor.
Böyleyse bir itirazımız yok. Ama Demirtaş’ın 6-7 Ekim’deki sicili iyi değil. Esasında kendisi de bu işin bu boyuta ulaşacağını zannetmedi. Onun üzerine kalkıp tekrara güvenlik paketi olursa şöyle yaparız böyle yaparız tarzında açıklamalar belli ki o olaydan 6-7 Ekim’den yeterince ders alınmadığını gösteriyor. Bir ülkede insanlar huzurlu olmazsa, can güvenliği içinde baskı altında yaşamaya mahkum olursa orada çözümden, gelecek ufkundan bahsedemeyiz. Bunun sorumluluğu da HDP’dedir, onun diğer kollarında KCK’dır, Kandil’dir, adanın bu konuda daha yapıcı bir tutum içinde olduğunu görüyoruz. Biz bu riski alırken toplum bunu nasıl karşılayacak diye zaman zaman endişe etmedik değil. Sayın Cumhurbaşkanımız bizzat bu inisiyatifin alınması gerektiğini, bunun siyasi kazanç meselesi olmasının ötesinde Türkiye'nin bu beladan kurtulması gerektiğini düşünüyoruz.
 
Paketin geriye dönüş olduğu eleştirilerine ne diyorsunuz?
Şimdi biz sokakta insanların can ve mal güvenliğini sağlamakla mükellefiz. Bunu sağlamanın yolu olayları şiddeti şiddetle değil alınacak tedbirlerle bertaraf etmektir. Gösteriler, protestolar her yerde oluyor dünyada ama bizdeki gösteri değil. Gezi olaylarını, Kobani gösterilini hatırlayalım bunlar protestonun ötesine taşan ve şiddete dönüştüren, malı canı hiç gözetmeden, devlet mallarını özel malı tahrip eden, insanları yoldan geçerken vuruşuyor. Şiddete hiçbir taviz verilemez. İnsan öldürme, mal mülk talan edile girdiği zaman orada kamu düzeni, kamu güvenliği yok demektir. Olmayınca dolayısıyla abu işleri konuşmanın bir anlamı kalmıyor.

Özerklik, demokratik özerklik ve Avrupa Birliği üyeliğinin şartlarından biri olan bölgesel yönetimlerle ilgili imzalamamız gereken şart meselesi.
21 Mart 2012 İmralı’daki açıklamada özerklik filan yoktu. Dün var dedi bugün yok dedi bir zikzak yaptılar. Böyle bir şey zaten baştan telaffuz edilse çözüm süreci olmaz. Ademi merkeziyetçilik, yetkilerin merkezden yerele kaydırılması ben İzmir belediye başkanı adayı olmuş birisiyim. Yeni belediye yasalarıyla büyükşehir belediyelerine özellikle ne kadar büyük haklar ve yetkiler getirildiğini bizzat biliyorum. Dolayısıyla biz zaten yerel yönetimlerin güçlendirilmesine yönelik bir dizi düzenlemeleri aldık uygulamaya koyduk.
 
Şartı için ne diyorsunuz?
O dönemin şartlarında terörün en yoğun şekilde ülkemizde devam ettiği zamanda bir bölünme riski ortaya çıkardığı için o dönemde bizim devlet olarak bizim bir şerhimiz var. Bu çözüm süreci rayında giderse işler düzgün giderse doğal olarak o ihtiyaç ortadan kalkmış olur. Herkes normal hayatından normal şartlardaki sorumluluğunu 5 katı daha sorumlulukla konuşma yapması lazım. Sokaktaki taraftarlarına mesajı verirken kılı kırk yarması lazım.
 
Milli Eğitim Şurası'nda ele alınan konular kadar ele alınmayan konularda tartışma konusu haline geldi. En çok tartışılan da 1-2-3. sınıflara din dersi, okul öncesi değerler dersi ve elbette Osmanlıca meselesi. Bu şurada alınan karaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Açılışını sayın cumhurbaşkanımız yaptı bende o toplantıya katıldım. Orada bir vizyon ortaya konuldu. Eğitim hem içerik olarak hem fiziki imkanlar olarak neler yapıldığını neler yapılması gerektiği anlatıldı. Uzman insanlar var orada. Benim bu konuda uzmanlaşmış uzmanlı herkes tarafından kabul edilen insanlar bir araya geliyor, çeşitli konular ortaya atılıyor tartışılıyor ve oylanıyor, kararlar alınıyor. Bu da milli eğitimin MGK’sı. Tavsiye tabi bir anlamda uygulamaya da daha hızlı yansıyor. Milli Eğitim'de alınan tavsiyeler yüzde 3 oranında uygulama alanı bulmuş. O gün karşı çıkılan 4+4+4’ün zaman geçtikçe çok daha iyi şekilde anlaşılmaya başlandı. Belki bu konuları da daha uzmanların yetkin kişilerin daha anlaşılır şekilde topluma anlatması lazım. Bizlerin söyleyeceği konunun tarafı uygulayıcısı olduğumuz için fazla bir manası olmayabilir. O yüzden tarafsız gözle bakışın değerlendirmelerin olduğunu düşünüyorum. Osmanlıca işi bana göre çok anlamsız bir tartışma. Osmanlıca dediğiniz Türkçedir. Biz Latin harflerini öğrendik onlarla okuyoruz kaynaklara erişiyoruz. Osmanlıcayı bilsek daha çok kaynağa erişeceğiz.
 
Peki zorunlu mu olmalı seçmeli mi olmalı?
Zaten seçmeli. Osmanlıca, Anadolu imam hatip liselerinde zorunlu diğer liselerde ise eskiden olduğu gibi seçmeli, eskiden de var. Ben Osmanlıcayı bilmeyi çok isterdim.
 
Sayın Cumhurbaşkanı bu ya okutulacak ya okutulacak anlamına gelen bir açıklama yaptı. Muhalefette artık bu konu sizin yetkinizde değildir siz başbakan değilsiniz cumhurbaşkanısınız.
Bu milletin yüzde 52’si sayın cumhurbaşkanımıza oy vermiş yani anayasal çerçeve içinde belli bir sorumluluğu olmamasına rağmen siyaseten toluma karşı sorumlu. Toplumun beklentileri karşısında devletin başı olarak ordunun başkomutanı olarak yerine göre Bakanlar Kurulu'nun başı olarak toplumu ilgilendiren alanlarda görüş ortaya koyması ve bunu ifade etmesi niye yadırganıyor anlamış değilim. Seçim meydanlarında bunları yapacağını millete açık açık söyledi ve millet buna oy verdi. Bugünlerde Avrupa’da bir olay yaşanıyor, 2. Abdulhamit’in torunu şehzade Mehmet Orhan efendinin Fransa Nice şehrinde bulunan kabri tahrip ediliyor. Kabirdeki kemikler kimsesiz diye toplu bir yere taşınmış. Biz geçmişimizi kötüleyerek bir yere varamayız. Geçmişte de yanlışlar vardır bugünde vardır gelecekte de olacak. İnsanın olduğu yerde doğruda yanlışta var. Geçmişimize hatırda tutarsak geleceğimizi daha iyi inşa ederiz.
 
1915 olayları da dahil mi bu tarifiniz içine?
Gayet tabi. Biz orada hiçbir şeyi kapayıcı telaş içinde olmadık. İncelensin dedik sizde tayin edin bizde tayin edelim tarihçiler incelesin hesabı ortaya çıksın. Bugün Amerika’nın yaptıkları ortada her ülkede mahkemeler kurarak işkenceyle amaçlarına erişeceğini zannediyor. Bugün timsahın gözyaşları yanlış yaptık bir daha olmaz gibisinden hafifçe geçiştiriyorlar. O ölen canların hesabı bu kadar basit mi verilecek? Bizim çözüm süreci bölge için çok iyi bir örnektir. Irak’ta mezhep kavgaları körüklendi ve binlerce insan hayatını kaybetti. Suriye’de de öyle. Biz bütün bu ateş çemberi içinde diyoruz ki bu kavganın bir anlamı yok. Biz büyüklük yaptık el uzattık. Her şeyimizi konuşalım bir ortak yok bulalım. Bölgede emelleri olanlarında bu yanlıştan vazgeçmesi lazım.
 
AİHM’nin zorunlu din dersleri ile ilgili kararı bu hususta vakit geçirmeden bir şeyler yapası gerekiyor Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin diyor. Zorunlu din dersleri konusu için ne dersiniz?
Bu konu bir süredir ülke gündeminde. Bunu belki Alevilerin hakları hukukları, beklentileri ile birlikte ele almakta fayda var.
 
AİHM orada da din temelde ayrımcılık yapılmaktadır ve Cemevleri ibadethanedir diyor. Ankara’da zannediyorum savunma hazırlamaya başladı.
Tabii o normal bir prosedür. Size AİHM’nin kararları ile ilgili bilgi geliyor savunma ortaya konuluyor. Türkiye bu geçtiğimiz iki yıl hariç AİHM’nde en fazla kararı kabul edilmeyen mahkum edilen ülke konumundaydı. Rusya ve Türkiye başı çekiyordu. Her yıl 200 milyon Euro para ödemek zorunda kalıyorduk. İstiyoruz ki hiçbir konumuz gitmesin Avrupalılara, onlar bizden daha mı iyi hukuk biliyor? Onun için bireysel başvuruyu getirdik. Bireysel başvuruda bütün hukuk yolları tükendiğinde anayasa mahkemesine bireysel başvuruda bulunabiliyor. Onun için gerek bu din derslerinin mecburi olma konusu, gerek cemevleri konusu bence basit kararlarla olacak iş değil. AİHM’nin vereceği kararlarla da olacak bir şey değil. Yine toplumsal bir kabul ve toplumsal bir karşılığını aramak zorundayız. Benim demokrasi anlayışımda bir insanın bile mutsuz olduğu bir kararda demokrasi yara almıştır. Her insanı süreçlerin içine katmak lazım. O yüzden de işi mezhepler üzerinden götürmek Türkiye için en büyük tehlikedir. Canlı örneği Irak’ta var Suriye’de var. Mezhepleri dini konuları kaşımayacağız onlar başımızın üstünde.
 
Cemevleri ibadethanedir desek örneğin bunun bu sakıncası olabilir?
Orada risk iki din tanımı yapmak doğru değil. Bunun ilerde farklı bir dine dönüşmesi ve bir mezhep kavgasına dönüşme riski var. İbadet için bizim dinimiz hiçbir yer tanımlamamış. Yeryüzü sizin için ibadet alanıdır diyor. Cem evleri veya benzer yapılanmalar kendi mecrası içinde değerlendirilebilir. O yüzden işi yaparken başka şeyi bozmak daha büyük sorunlara meydan vermemek mecburiyetindeyiz. Alevilikle ilgili temel problem, Alevilikte kafalarda bu konudaki organizasyonlar net değil. Çok fazla yelpaze geniş. Çok aşırı gidenler var makul olanlar var. Çalıştaylar aslında bu görüşleri 8-10 tane farklı görüş var bunları bir noktaya toplamak amacıyla yapıldı ve ölçüde başarıldı. Alevilikle ilgili dini kitaplarda daha fazla yer verilmesi, bazı Alevi klasiklerinin tercime edilip günümüz Türkçesiyle basılması, Madımak otelinin devlet tarafından anıt müzeye dönüştürülmesi gibi konular ele alındı. Diğer konularda hem cumhurbaşkanımızın döneminde hem de sayın başbakanımızın döneminde Dersim’e birlikte gittik. Orada samimi şekilde karşılandık, Cem evi ziyareti yaptık, destur almaya geldim dedi. Benim isimi Alevi komşumuza olan sevgi ve saygıdan dolayı benim ailem koymuş. Bizim dini konuları anlaşmazlık alanı değil anlaşma ve zenginlik alanı görmemiz gerek.
 

 
 
Kılıçdaroğlu’ndan adaya saldırı sonrası ilk açıklama
YORUMLAR
Toplam 4 yorum var, 4 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Hasan Yetiş 12 Aralık 2014 Cuma 08:58

Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru getirmişmiş :))) başvursan ne oluyor ki? Adamlar davayı red ediyorlar. İnsanlar yine AİHM'e gidiyor. Sadece daha fazla masraf ödüyor ülke insanımız. Bu davalardaki harçlar çok fazla. Hukuk ücretsiz olmalıdır. İnsanlar dava masraflarının avukat ücretlerinin çokluğundan dava açamıyor !!

Yorumu oyla      14      6  
İZMİR'Lİ 11 Aralık 2014 Perşembe 17:43

Sayın Yıldırım,Öncelikle Saray için,hele ülkede yapılması gereken ve acil bu kadar sorun varken, bu harcamaya diliniz ile değil,VİCDANINIZ ile nasıl bakıyorsunuz,çok merak ediyorum.Yolsuzluk dosyaları ne alemde merak ediyorum.Osmanlıca'yı öğrenmek istiyorsanız kimse size engel olamaz,kurslara gidebilirsiniz ammmaa kimseye İSTESENİZDE İSTEMESENİZDE öğreneceksiniz DİYEMEZSİNİZ. Ayrıca görüştüğünüz adamlar açıkça pkk denilen TERÖR örgütüne,cani apo ya GENEL AF ve Güneydoğuda ÖZERKLİK diyor ve siz hala içeriğini kimsenin bilmediği çözüm süreci(!)adı altında millete MASAL anlatmaya devam ediyorsunuz.Sizi Allah'a havale etmekten başka birşey yapamıyorum.Yüce Rabbim sizleri de vicdanlı ve adaletli davranmayı,haktan ve hukuktan yana olanlara destek vermeyi nasip etsin...Allah TÜRK milletini ve vatanımızı korusun.

Yorumu oyla      20      10  
ercan 11 Aralık 2014 Perşembe 14:05

Sayın yıldırıma diyecegim şey ülkeye başkanlık adı altında diktatörlüge götürmeye çaılşmanız ülkede büyük huzursuzluk ve kargaşa yaratacagıdır.Bunun sonuçları ülkeyi her bakımdan karanlıga götürecegidir.En büyük yanılganızda bu karanlıgın sizi de içine çekecegini bir türlü anlıyamamanızda.

Yorumu oyla      23      12  
Mustafa Y 11 Aralık 2014 Perşembe 13:07

çözüm dışında artık hiçbir şeyi gizlemiyorlar, har yaptıkları anayasaya aykırı, yorum yapmaya bile değmez.

Yorumu oyla      26      12  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
MHP’den Aliağa resti: Kilit noktada olduğumuz ilçelerde…
Yerel Yönetimlerden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Murat Taşer, Aliağa’da ...
Abdullah Gül'den Eroğan'a ince mesajlar
'Boğaziçi Zirvesi'ne katılan 11'nci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Bölgede ...
Flaş! ‘Özerklik taslakta’ya birinci ağızdan yalanlama
AK Parti Ankara Milletvekili ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, HDP'li ...
 
Batum’dan ihraç isyanı: Bana kumpas kurdular!
Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum, “Bu olayın kumpas olduğunu biliyor ...
Güven: Engellilerde dikkat başka tarafa çekilmek isteniyor
CHP Engelliler Üst Kurulu Üyesi ve İzmir Milletvekili Prof. Dr. Hülya ...
MHP'li Tanrıkulu'ndan büyüme eleştirisi!
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu; ...
 
‘Paralel’ kabine: Yatırımlar Yıldırım’dan soruluyor!
Saray’da kurulan 13 kişilik “Gölge Hükümet”, gizli kararnameyle göreve ...
AK Parti’de ‘abi’ler yolcu!
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun başkanlığındaki 62. Hükümet’te Ocak ayı içinde ...
Ve Süheyl Batum partiden ihraç edildi
CHP MYK tarafından disipline sevk edilen Eskişehir Milletvekili Süheyl ...
 
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
‘Erkekler bastığım kaldırımı öperdi!’
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
İzmirli kız ve Onur E. Yıldız meselesi
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
CHP ne yapmalı?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Neden toprak reformu yapılmalı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Eril toplumda kıyamet alametleri...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’e kruvaziyer niye gelsin?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İzmir’in sokakları hem kız hem deniz kokar… 
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva