Manisalı gazeteci Ahmet Çınar, sol.org.tr'de bugün yayınlanan yazısında anayasa değişikliği referandumuna değindi. ’
KENTİN SESİ-MANİSA Yazıları adlı köşesinde referandumu konu edinen Ahmet Çınar’’ın, ’“Roma Hukuku’’nu orman kanununa çevirenler!’” başlıklı yazısı ise şöyle;
HSYK Üyesi Ali Suat Ertosun Manisa’’daydı geçen hafta.
Her gelişinde bir şekilde buluşur, güncel konularda sohbet ederiz Ertosun’’la.
Geçen hafta da laf döndü dolaştı 12 Eylül’’de yapılacak olan referanduma geldi.
Hani şu anayasa değişikliği referandumuna.
Hani şu Anayasa Mahkemesi’’nin gündeminde olan, karara bağlayacağı anayasa değişikliğine.
Kahvelerimizi yudumlarken, yapılacak referandumun Roma Hukuku’’na aykırı olduğunu söyleyiverdi Ertosun.
Konu ilgimi çekti, sohbeti derinleştirdik.
Malum, anayasa değişikliği referandumunda iki oy pusulası kullanılacak: Biri evet, biri hayır. Evet diyenler, birbiriyle ilgisi olmayan 25 ayrı yasadaki değişiklikleri kabul etmiş olacaklar.
Hayır diyenler, birbiriyle ilgisi olmayan 25 ayrı yasadaki değişiklikleri reddetmiş olacaklar.
Ali Suat Ertosun, ’“Bundan daha büyük bir saçmalık olamaz’” diyor.
Ve devam ediyor: ’“MÖ 98 yılında, yani bundan 2100 yıl önce, aynı kanun tasarısında birbiriyle yakın ilişkisi olmayan konuların yer alması yasaklanmıştır. Roma Hukuku’’nun temelinde var bu. Biz 2100 yıl sonra, modern, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’’nde böyle bir saçmalığa imza atıyoruz.’”
Öfkeliydi, kızgındı Ertosun.
’“Ülke garip bir karanlığa doğru gidiyor’” derken de kızgındı; ’“Hukuktan uzaklaşıyoruz, dikta rejimine doğru yol alıyoruz’” derken de’…
***
Bu sözleri duyunca Ertosun’’dan, küçük bir araştırma yapmadan edemedim.
Prof. Bülent Tahiroğlu ile Prof. Belgin Erdoğmuş’’un kaleme aldıkları Roma Hukuku Dersleri (Pax Romana) adlı kitapta şu paragrafa rastladım:
Evrensel hukukun babası sayılan Romalı Hukukçu Lex Caecilia Didia, daha MÖ 98 yılında diyor ki: ’“Aynı kanun tasarısında birbiriyle yakın ilişkisi olmayan konuların yer alması yasak edilmiştir. Bu şekilde, halkın kabul edeceğine inanılan teklifler, tek başına oylanırsa reddedileceği kesin olan tekliflerle beraber aynı kanun tasarısında yer alamaz..."
***
Cümle aynen böyle.
Romalı Hukukçu Lex Caecilia Didia, bundan 2100 yıl kadar önce bir gerçeği görüp hükmünü veriyor. Roma Hukuku’’nun temel bir kuralını belirliyor.
Biz 2100 yıl sonra, saçma sapan bir işe kalkışıyoruz.
Birbiriyle ilgisi olmayan 25 ayrı yasada değişlikler yapıp halkın önüne tek bir oy pusulası koyup, ’“Bu değişiklikleri ya kabul edeceksin, ya reddedeceksin’” diyoruz.
Hacı Recep T. Erdoğan’’ın ve şürekasının keyfi öyle istiyor diye’…
Hacı Recep T. Erdoğan ve şürekası, yargıyı dilediği gibi şekillendirsin diye’…
Hacı Recep T. Erdoğan ve şürekası, yandaş medya, yandaş işadamı, yandaş bürokrasiden sonra, bir de yandaş yargı yaratabilsin diye’…
2100 yıl önce yasaklanmış bir oylama biçimini halkın önüne sürüyoruz.
Hem de demokrasi diye diye’…
Halk diye diye’…
***
Ah Fikret ah’…
Ah Üstat’…
Ne diyorsun Doksan Beşe Doğru şiirinde:
Bir devr-i şeamet, yine çiğnendi yeminler;
Çiğnendi, yazık, milletin ümmid-i bülendi!
Kanun diye topraklara sürdü cebinler;
Kanun diye kanun diye; kanun tepelendi.
Türkçesi:
(Bir uğursuz devir, yine çiğnendi yeminler;
Çiğnendi, yazık, milletin yüce umudu!
Kanun diye topraklara sürüldü alınlar;
Kanun diye kanun diye; kanun tepelendi.)
***
Ne dersiniz, Tevfik Fikret’’in her şiiri, yüz yıl öncesinden bugüne tutulan bir projeksiyon gibi değil mi?