HABERLER>GÜNCEL
20 Ağustos 2024 Salı - 08:29

Ormancılar’dan yangına müdahale uyarısı: Koordinasyon tek yerden olmalı!

Türkiye Ormancılar Derneği İzmir Şube Temsilcisi Kenan Öztan, "Sevk ve idare, bir kişinin elinden çıkmalıdır. Her kafadan ses çıkarsa, o zaman keşmekeşlik olur. İzmir Büyükşehir’in itfaiye teşkilatı oradaydı, onların sevk ve idaresini itfaiye teşkilatının görevlisi yapıyor. Orman Bölge Müdürlüğünün ekipleri oradaydı, onların sevk ve idaresi, orman teşkilatı görevlisince yapılıyor. Bu iki kurumun arasındaki koordinasyonsuzluk bile yangının söndürülmesinde sıkıntı yaratır” dedi.

Ormancılar’dan yangına müdahale uyarısı: Koordinasyon tek yerden olmalı!

EGEDESONSÖZ - İzmir'in çeşitli noktalarında, Ege Bölgesi'nde pek çok şehirde, hatta yurt genelinde orman yangınları korkutucu boyuta ulaşırken, Türkiye Ormancılar Derneği İzmir Şube Temsilcisi Yüksek Orman Mühendisi Kenan Öztan, yaşanan büyük felaketle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Gazeteci yazar Muhittin Akbel'in sorularını yanıtlayan Öztan, yangınların önüne geçmek için yapılması gerekenleri tek tek anlatırken, insan gücüne yatırım yapmanın şart olduğunu ifade etti.

Türkiye Ormancılar Derneği'nin, 1924 yılında kurulmuş bir dernek olduğunu, 1954 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kamuya yararlı dernek statüsü verildiğini hatırlatan Öztan, "Derneğimiz ulusal ve uluslararası pek çok organizasyona da ortaktır. Orman Mühendisleri Odası yönetimi, iktidarın paralelinde hareket ettiği için, Orman Bakanlığı’nın yanlışlarını söylemek, hukuki süreç başlatmak gibi bir şey yapmaz. Bu görev, dolayısıyla Ormancılar Derneği’nin üzerinde kalmıştır. Derneğimiz, ormanlarımızın zararına, hukuka aykırı konularda pek çok dava açmıştır. Şu anda devam eden 100’e yakın davamız var" dedi.

HERKES KONUŞTU, SADECE ORMAN MÜHENDİSLERİ KONUŞMADI!
Yangın söndürme ekiplerinin, teçhizatlarının yeterli olduğunu söylemenin safdillik olacağını belirten Kenan Öztan, yanan alanların ölçüsünün her nedense saptırıldığını, mümkün olduğunca küçük gösterilmeye çalışıldığını öne sürdü:

"Karşıyaka’daki yangında herkes televizyona çıktı, bir şeyler söyledi. Bakan çıktı, Vali çıktı, milletvekilleri, belediye başkanları çıktı, vatandaşlar çıktı konuştu ama tek orman mühendisi bile konuşmadı. Neden? Çünkü orman mühendisleri o sırada yangın söndürme çabası içindeydi. İkincisi; Orman Genel Müdürlüğü’nde çalışan personelin konuşması yasaktır. Konuyla ilgisi olmayan insanların yaptıkları açıklamalar, ne yazık ki kamuoyunu yanıltıyor. Mikrofon uzatılan insanlar bilgi sahibi olmasalar da fikir sahibiler. 2019 yılındaki Tıraz yangınını unutmadık. O yangında bakan, 500 hektar alan yandı dedi. Sonrasında hiçbir yetkili, 501 hektar yandı diyemedi. Çünkü öyle bir şey dese, bakanı yalanlamış olacaktı. O zaman yanan alan, ne yazık ki 6 bin 800 hektardı. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini önemsiyoruz. Ormanlarımızı neden koruyamıyoruz? Son yıllarda ormanda piknik yapma olayı çok azaldı. Ormanlarımızın içinde çok sayıda yerleşim yerimiz var. Ormanlara girişi yasaklasak dahi oradaki insanları yaşam alanlarına müdahale etme, şehre gidip ihtiyaçlarını karşılamasına engel olma şansımız yok. Ormanın yanında üretim yaptığında, üretim artıklarını bir şekilde imha edecek haliyle. Son zamanlarda anızdan dolayı çok sayıda yangın çıkmaya başladı. Anız yakmanın ne demek olduğunu, ne kadar çok zarar verdiğini insanlarımıza bire bir anlatmamız gerekiyor. Hava araçları, yangın söndürmede çok fazla gündeme gelmeye başladı. Hava araçları yangın söndürmede yeterli değildir. İki gün önce Orman bakanımız da açıkladı, hava araçları yangını söndürmez, hızını azaltır, dedi. Yangını insan söndürür. Yangın söndürme ekiplerinin, teçhizatlarının yeterli olduğunu söylemek safdillik olur. AK Parti iktidara geldiğinde, açık açık, devleti küçülteceğiz, dediler. Devleti gerçekten küçülttüler. 14-15 bin civarında orman yangınlarıyla mücadele eden işçimiz vardı, bunların sayısı 5 bine kadar düşürüldü. Yıllardır bu konuyu hatırlatırız, gündeme taşırız ve bu sene 5 bin kişilik alım yaptılar. 10 bin kişilik yangın söndürme işçisi yeterli değildir. Küresel iklim krizinden söz ediyoruz; daha çok önlem almamız gerekir."

ASIL İHTİYAÇ, KARA GÜCÜDÜR, İNSAN GÜCÜDÜR
Orman Bakanlığı'nın yangın söndürmede hem başarılı hem de başarısız olduğuna vurgu yapan Kenan Öztan, geçmişle günümüzdeki oluşumları kıyasladı:

"Ben geçmişte orman işletme şefiydim. O zaman her işletme şefliğinde ilk müdahale ekipleri vardı. 15 kişiden oluşuyordu ve en az 11 kişi olası bir yangına müdahale için hazır durumda beklerdi. Artı, işletme merkezlerinde de hazır kuvvetler vardı, 45’er kişilik… Bir yangın çıktığında kuleler yangını bildirir, ilk müdahale ekipleri yola çıkardı hemen. Kendi gücü doğrultusunda söndürme ihtimali varsa söndürür, yoksa hazır kuvvetler devreye girerdi. O zamanlar helikopteri biz çok nadir görürdük. Helikopter, çok mecbur kalınırsa istenirdi. Helikopter, yangın söndürmede birinci derecede önemli diye düşünülmemeli. Yangını insan söndürür ve insana yatırım yapmak lazım, asıl  ihtiyaç kara gücüdür, insan gücüdür. Orman bakanlığı, yangın söndürmede hem başarılı, hem başarısız. Başarısızdır; çünkü hem yangın sayısı artıyor, hem de yanan alan miktarı artıyor. Yangınlar daha uzun sürede söndürülebiliyor. Başarısız demek de doğru olmaz, çünkü aynı anda çok sayıda yangına müdahale ediliyor. Çok fazla sayıda hava aracımız var. Hepsini bir yangında kullanmak mümkün değil, çünkü o hava koridorunda çarpışırlar, böyle bir risk var. Yangın söndürmede en üstte sevk ve idare helikopteri vardır. Onda yangın amiri uçar, yangın söndürmeyi yönetir. Yangın alanı büyükse, uçağın, helikopterin yapabileceği çok fazla bir şey yoktur."

YANAN ALANLA İLGİLİ ALAN HACMİNİ ARTIK SAKLAYAMAZLAR
Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın Karşıyaka'da 1600 hektar alanın yandığını açıkladığını, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay'ın ise 4 bin hektarlık alanın yandığını söylediğini hatırlatan Kenan Öztan, "Şunu açıkça söylemeliyim ki, yanan alanın büyüklüğü, söndürme ekiplerinin başarısızlığıymış gibi düşünüldüğü için yanan alanı küçük söylemek gibi bir alışkanlığımız var. Bu yalanı fazla saklama şansları yok. Çünkü uydu kanalları ile her yer sürekli gözleniyor, yanan alan tespit edilebiliyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Cemil Tugay’ın telaffuz ettiği rakam, Türkiye Ormancılar Derneği’nin verdiği rakamdır. NASA’nın bir uydu sistemi, doğal kaynakları sürekli izliyor. Bir ünitesi de orman yangınlarını izliyor. Oradan alınan veriye göre Yamanlar’da yanan alan, 4 bin hektarın biraz üzerindedir. Büyükşehir Belediye Başkanımızın söylediği rakam doğrudur" dedi.

O SAHADA ÇALIŞMAK GERÇEKTEN ÇOK ZORDU
Yangının, rüzgarın değişkenlik göstermesi nedeniyle büyüdüğünü ve geç söndürüldüğünü dile getiren Öztan, "Belediye başkanımız da söyledi, ilk gün öğleden sonra neredeyse yakalamıştık, diyordu. Gerçekten öyleydi ve sonra yeniden büyüdü yangın. O süreçte rüzgar çok değişkendi. Bizim en büyük sıkıntımız, korkumuz rüzgardır yangınlarda. Yangın, zaten kendi rüzgarını oluşturur. Havayı ısıttığı için hava yükselir, yükselen havanın yerine etraftan yeni hava gelir. Rüzgarın değişkenliği, beklenmedik faktörler ve sahanın kötülüğü büyük sıkıntıya yol açtı. O sahada çalışmak gerçekten çok zordu" dedi.

BİR ARAZÖZ EKİBİ 6 KİŞİ OLMALI, ANCAK BU SAYI 2'YE KADAR DÜŞTÜ
Yangın söndürme araçlarında eskiden 6 kişinin olduğunu, bu sayının son zamanlarda 2'ye düştüğünü itiraf eden Kenan Öztan, "Ne acıdır ki bir yangın söndürme aracındaki görevli sayısı 2’ye kadar düşmüş. Hortumu çekmek için 3-4 kişi aynı anda gayret sarf eder. Çünkü ağırdır o materyal. Suyu sıkarken de an az iki kişiye ihtiyaç vardır. Çünkü o tazyiki kontrol altında tutmak kolay değildir. Bir arazöz ekibinde bir şoför ve en az 5 işçi ve başlarında da mıntıkayı bilen orman muhafaza memurunun olması gerekir" diye konuştu.

YANGIN SÖNDÜRMEDE KOORDİNASYONSUZLUK SÖZ KONUSU
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'ya ulaşamamasını değerlendiren Kenan Öztan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Beğenseniz de beğenmeseniz de sonuçta Orman Bakanı’nı arayan bir İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı var. Bir belediye başkanının bakana ulaşamaması düşündürücüdür. Yeri gelmişken söyleyeyim, yangının tek amiri olur. Sevk ve idare, bir kişinin elinden çıkmalıdır. Her kafadan ses çıkarsa, o zaman keşmekeşlik olur. İzmir Büyükşehir’in itfaiye teşkilatı oradaydı, onların sevk ve idaresini itfaiye teşkilatının görevlisi yapıyor. Orman Bölge Müdürlüğünün ekipleri oradaydı, onların sevk ve idaresi, orman teşkilatı görevlisince yapılıyor. Bu iki kurumun arasındaki koordinasyonsuzluk bile yangının söndürülmesinde sıkıntı yaratır. Biraz önce söylediğim gibi, ormancının konuşması yasaktır. Yangın durumunda yangın amiri, genelde işletme şefidir, sonra müdür gelir. Arkasından bölge müdürü gelir, amir o olur. Daha sonra Vali gelir, Vali’ye durumu anlatırken sevk ve idare arka planda kalır. Arkasından genel müdür gelir, o sırada yangına müdahale geride durur. En son da bakan gelir, yangın yine arka plana atılır. Silsile böyle devam eder. Kardeşim, genel müdürün, bakanın yangında ne işi var? Sırf televizyonlarda görünmek için oradalar. Eskiden biz televizyonlarda bakanı, genel müdürü görmezdik. Tüm bu protokol buluşmaları, yangın söndürme faaliyetlerini aksatıyor. Yangınların uzamasına, söndürme işleminin uzamasına yol açıyor. Çünkü çalışanlar başsız kalıyorlar o sırada. Bir yangın amiri olur, yangının sevk ve idaresini o yapar. Bakan, genel müdür gelir, bir ihtiyacınız var mı diye sorar, bunu yapması da lazım zaten. Bir koordinasyon merkezi olmalı ve yangın söndürme faaliyeti, tek kişi tarafından yönetilmeli."

ENERJİ NAKİL HATLARI ARTIK YERALTINA ALINMALI
Orman yangınlarında önemli olanın, yangının ilerlemesini durdurmak olduğuna vurgu yapan Kenan Öztan, "Yani yanmayan alan yaratmaktır. Menderes’te en son çıkan yangın, baraj gölü havzasında oldu. Yangın, baraj gölünün bir tarafında başladı, arada 30 metrelik su engeli olmasına rağmen karşı tarafa sıçradı. Bu bizim fön etkisi dediğimiz olaydır. Yangın, bir rüzgar oluşturur. Bu rüzgar, ısıyı yatay vaziyette hareket ettirir. Fön etkisi nedeniyle Menderes’te yangın, suya rağmen karşıya sıçradı. Yangın bir ısı üretiyor ve o ısı, etraftaki yanma ısısını artırıyor. Yangının oluşması için üç öge lazım; ısı, oksijen ve yanıcı madde. Bu üçü bir aradaysa yangın olur, biri eksik kalırsa olmaz. Orman teşkilatının yangını önlemek için özellikle yanıcı maddeyi azaltması gerek. Enerji hatlarından dolayı son zamanda çok yangın çıktı. Ormanın içinden geçer, kuru otların olduğu alanların üstünden geçer. Bir kıvılcım atmasında, tel kopmasında o otlar tutuşur ve yangın çıkar. Enerji nakil hatlarının altlarının çok iyi temizlenmesi gerekiyor. Ya da enerji nakil hatlarını yeraltına almalıyız" dedi.

BÖRTÜ BÖCEKTEN KORKAN İŞÇİLER VAR
Ormanları koruma masrafının Hazine tarafından karşılandığını anlatan Kenan Öztan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ormanları koruma masrafları, Hazine’den karşılanıyor. Dolayısıyla Orman Genel Müdürlüğü’nün bu konuda bir sıkıntısı yok. Fakat işçi alımı için Maliye kadro vermiyor. Son dönemlerde yangın ekiplerine alınan kişiler, hizmet alımı yöntemiyle alınıyor. Yani bunlar acemidir. Bazıları var ki, hayatlarında orman görmemiş. Börtü böcekten korkuyor. Yangın görünce, alevlerden kaçıyor. Yangına su sıkarken, hortumu bırakıp kaçanlar oldu. Bu konuda ciddi bir toparlanma lazım. Orman köylerinde nüfus azaldı. Eskiden orman köylerinde yaşayan 18-65 yaş arası erkekler, mükellefti. Yani yangına müdahale etmekle mükellef kişiler vardı. Artık böyle bir şey yok çünkü kimse kalmadı orman köylerinde. Ekipler yangına hareket ederken, mükellefler yangına müdahale etmeye başlamıştır bile. Biz çok gördük, yangına giderken karşılaştığımız mükellefler, biz yangını söndürdük, dönün dediklerini…"

OTEL YAPMAK İÇİN ORMAN YAKAN, APTALDIR!
"Ateş olmayan yerden duman çıkmaz" atasözünün artık "Otel olmayacak yerden duman çıkmaz" olarak ifade edildiğini belirten Türkiye Ormancılar Derneği İzmir Şube Temsilcisi Kenan Öztan, bu konuda şunları söyledi:

"Eğer birisi, ben buraya otel yapacağım diye ormanı yakıyorsa, aptaldır! Çünkü yangın çıkarmak suç. Uzun süreli hapis cezasını gerektirir. Yakmaya gerek yok, gücü yetiyorsa gider, orasını turizm alanı ilan ettirir, orası Orman Genel Müdürlüğü’nden çıkarılır Turizm Bakanlığı’na geçirilir, Turizm Bakanlığı da orada otel yapılsın diye ruhsat verir! Bu kadar basit! Dolayısıyla otel yapmak için yangın çıkarmak, hiç mantıklı değil. Anayasa’ya göre orman sınırları daraltılamaz. Daraltılmıyor mu? Tabii ki daraltılıyor! Hukukun etrafından dolanarak yanan alanda otel ruhsatı almış kişiler var elbette. Yamanlar’a gelince… 1995 yılında bir gece çok şiddetli yağmur yağdı ve Karşıyaka’da sel felaketi yaşandı, 61 vatandaşımız hayatını kaybetti. O süreçte Yamanlar Dağı’nın sel felaketini önlemek amacıyla ağaçlandırılmasına karar verildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Orman Bölge Müdürlüğü ve Ege Orman Vakfı, o bölgeyi projelendirdi ve ağaçlandırıldı. O dönemde dikilen fidanların oluşturduğu orman yandı Yamanlar’da… Demek ki bugün o yanan yerleri ağaçlandırmaya başlasak, 30 yıl sonra, 25 yıl sonra yangından önceki haline dönebilir. O bölge ağaçlandırıldığı için, 1995’teki yağmurlar tekrar tekrar yağdığı halde Karşıyaka’da sel olmadı.son yangında süreç geriye döndü ne yazık ki.  Şehir Hastanesi’nin yapıldığı yer yasal olarak meraydı. Mera olan yere ağaçlandırma yapmak mümkün değil. Valilik tarafından önce orasının mera alanı olma niteliği değiştirildi, Hazine’ye devredildi, Hazine de ağaçlandırmak üzere Orman Genel Müdürlüğü’ne devretti ve ağaçlandırıldı. Sonrasında oraya Şehir Hastanesi yapıldı. Bayraklı’da bir deprem oldu, 4 bin konut yapıldı rezerv alan ilan edilen yere. Oysa bizim iddiamız şuydu: Yağan yağmur yüzeysel akışa geçmeden toprağa geçmeli! Yani yüzey ağaçlandırılmalı, otlandırılmalı. Fakat ne yaptılar, her yere beton döktüler, geçirgenlik sıfırlandı."

YANAN YERLERE YENİDEN KIZILÇAM DİKİLMELİ, ÇÜNKÜ...
Yangınların olduğu yerlerde yapılacak ağaçlandırmada çam fidanı yerine zeytin ve meyve fidanı dikilmesi önerisini değerlendiren Kenan Öztan, şu bilgileri aktardı:

"Şu soruyu soralım; Yamanlar’da zeytinlikler yanmadı mı? Hem de dünyanın zeytin ağacı yandı. Yani karbon içeren her şey yanar, zeytin de yanar, meyve ağacı da yanar. Toplumun şunu çok iyi bilmesi lazım. Kızılçam, Akdeniz havzasının ağacıdır. En geniş yayılımını Türkiye’de yapmaktadır. Ülkemizde yaklaşık 5 milyon hektar kızılçam ormanı vardır. Kızılçam, hızlı büyüyen bir ağaçtır. Bugün en önemli meselelerimizden biri karbon salınımını azaltmaksa eğer, kızılçam veya karaçam dikmemiz lazım. Tarih boyunca kızılçam ormanları yanmıştır, yanar. Kızılçam, geçmişteki deneyimlerden kendini yangına adapte etmiştir. Kabuğu kalındır. Bu özelliğinden dolayı, içinde bulundurduğu özsuyunu taşıyan bölümünü korur. Yangın çıktığında çam kozalakları kendini kapatır. Kozalağın dışı kavrulsa dahi, içindeki tohumlar sağlam kalır. Yangından sonra tohumlar yere dökülür, iğne yapraklar düşer ve çimlenme alanı oluşur. Dolayısıyla bir süre sonra suyu, nemi bulduğunda kendiliğinden yetişir. Yani yangın kızılçam ormanını yok etmez. Afyonkarahisar’dan İzmir’e kadar kızılçam ormanlarının hemen hemen tamamı, Kurtuluş Savaşı'nda geri çekilirken Yunan ordusunun yaktığı ormanlardı ve o bölgede kızılçam ormanları kendiliğinden yeniden oluşmuştur. Meyve ağaçları da dikilsin. Yamanlar’ın ağaçlandırılmasında meyve ağaçları dikildi. Kızılçam, 10-11 ay boyunca oksijen verir." 

 
Mehmet KARABEL yazdı... Gençler neden 'kaçmak' istiyor?
 
Can dostlar emin ellerde!
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Mehmet KARABEL yazdı... Gençler neden 'kaçmak' istiyor?
Mehmet KARABEL yazdı... Gençler neden 'kaçmak' istiyor?
Ender ALDANMAZ yazdı... İzmir’in Neron’u!
Ender ALDANMAZ yazdı... İzmir’in Neron’u!
12 şirketin tüm hissesi Varlık Fonu'na devredildi
12 şirketin hazineye ait hisselerinin tamamının Türkiye Varlık Fonuna ...
 
Hatay'da 3.9 büyüklüğünde deprem!
AFAD'ın aktardığına göre, saat 03.57'de merkez üssü Hatay Kırıkhan olan ...
Filistinli iş insanlarına silahlı saldırıda 4 gözaltı
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Kağıthane'de yaşanan silahlı saldırı ile ilgili ...
Alev savaşçıları teyakkuzda: 4 günde 304 yangın!
Ormanın kahramanları, son dört günde orman ve kırsal alanda meydana gelen ...
 
Urla'da hasar tespit çalışmaları başladı
Urla ilçesindeki makilikte ortaya çıktı ve 16,5 saat sonra kontrol temelinde ...
Plastik fabrikası küle döndü!
Tekirdağ'ın Çerkezköy ilçesinde plastik fabrikasında yangın çıktı. Yangına ...
Roblox 'RTE: Vergiden kaçış' oyununu kaldırdı
7 Ağustos’ta erişim engeli getirilen çevrimiçi oyun platformu Roblox, ...
 
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Yıldırım hızıyla idam sehpasına!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Çeşme Projesi’ni kim sabote etti?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Dinimiz Âmin
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Germir bağları
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Müzik ve mandolin
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
 Narin (İnce) Habercilik ve Medya Etiği
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Gazzeli Çocuklara Mektuplar (5) Yönetmen değil, önce insanım!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Okullar açıldı
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Narin'in katliamı, feodalizm ve suskunluk yasası
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Nefes nefese bir yaz geçti'
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva