HABERLER>YEREL MEDYA
16 Ocak 2012 Pazartesi - 17:26

Okyanusların 'Çılgın Türk'ü yaşadıklarını anlattı

İzmirli denizci Özkan Gülkaynak, hayallerini gerçekleştirdi. Okyanusları 8 metrelik ahşap teknesiyle tek başına aştı. Gülkaynak yaşadıklarını Haber Türk Egeli’den Hanzade Ünuz’a anlattı….

Okyanusların  Çılgın Türk ü yaşadıklarını anlattı

İZMİR – İşte o röportaj….

Henüz 4 yaşındayken yelkenliyle evden kaçtı. Bugün 46 yaşında, dünya denizlerinde "Crazy Turk" (Çılgın Türk) olarak tanınıyor. Tekne küçük, macera büyük. İzmirli denizci Özkan Gülkaynak, 8 metrelik "Kayıtsız" adlı ahşap teknesiyle, hiç elektronik seyir aleti kullanmadan dünyayı gezdi. Tek başına 30 bin mil (yaklaşık 60 bin km) katetti, 42 ülke gördü. "Özgürlük Hattı'nın Batısında" adlı kitabında yaşadıklarını anlattı. "Kıyılar bozulmasın, denizler temiz kalsın" sloganıyla hazırladığı www.kayitsiz.com adlı internet sitesinde de hayallerini ve hedeflerini doğaseverlerle paylaşıyor.
 
Size neden "Crazy Turk" diyorlar?
Bir gün bulunduğum bölgede nedensiz şekilde GPS sinyalleri kesildi. Ben zaten GPS kullanmıyordum, limandan çıkarken diğer tekneler arkamdan "Crazy Turk" diye bağırıyorlardı. Bir de ben mütavazı ahşap teknemde hiçbir elektronik aksam kulanmadığım için denizciliğe, doğaya duygusal bakışımı anlayan insanlar, saygıyla "you are crazy" dediler. Adım "Crazy Turk"e çıktı.
 
Tek başına, küçük bir yelkenliyle hiç elektronik alet kullanmadan dünyayı gezmek nasıl bir cesaret?
Denizler benim tutkum. Dünyayı gezmek çocukluğumdan beri kurduğum bir hayaldi. İzmir Körfezi'nde yelkenlimi fırtınalara sürüp, denemeler yapardım. Ahşabı, tekneyi, motoru, boyayı, rüzgarı, yelkeni, denizle ilgili her şeyi öğrendim, her şeyi okudum. Kendi dünyamı yaratmak istedim. Zorlu koşulları denemek, kendi kendime yetmek istedim. Kendi doktorum, kendi aşçım, kendi terzim oldum.
 
Zor değil mi?
Zor bir şey aslında. Şansla da alakalı. Ne kadar usta olursanız olun, bir balinaya ya da gece bir konteynıra çarpsanız, tekneniz batar. İmdat isteyecek bir telsiz bile yoktu, bomboş bir tekneydi. Bir gece balinaya çarpıp, batma tehlikesi yaşadım.
 
Balinaya mı çarptınız?
Gece saat üçtü. Endonezya'daydım. Çok büyük bir darbe aldım. Yataktan aşağı düştüm. Çok büyük bir gürültü oldu, sancak 60 derece yattı. Gemiyle çarpıştık sandım. Teknenin her yerini su kaplamıştı. Balinanın kuyruğu atmış suyu, sonra uzaklaşıp gitti. Kaynayan su kabarcıkları gördüm.
 
Başka tehlikeler yaşadınız mı?
Sert hava koşullarında bazen dalgaların teknemin boyunu aştığı oldu. Birkaç kere gemilere çarpma riski atlattım. Köpek balıkları etrafımda gezdi. Korkmadım, yılmadım yoluma devam ettim. Kolombiya ve Somali açıklarında korsanlara yem olmamak için geceleri teknenin ışığını kapattım. Balık tuttum, elimle istakoz yakaladım, aç kalmadım.
 
Hiç umutsuzluğa kapıldığınız mı?
Endonezya'da denizden istiridye yedim, tifo oldum. Ölüyorum dedim. Kaslarım eridi, 10 kilo verdim. Mikroplara bağırdığımı, 'Hepinizi alt edeceğim mikroplar' dediğimi hatırlıyorum. Küçük bir ada hastanesinde tedavi oldum. Halsizliğim aylarca sürdü.
 
Döndükten sonra şimdi hayata nasıl bakıyorsunuz?
Ben romantik, el yapımı ahşap bir tekneyle denizden kara hayatına bakmak istedim. Küçücük, üç metrekarelik bir yerde yaşıyorsun. Peynirine, yoğurduna, ekmeğine kadar kendin yapıyorsun. Deniz suyuyla yıkanıyorsun, uyku neredeyse yok. Böyle bir yaşamdan sonra, karadaki hayat sana çok kolay gözüküyor. Bunun değerini biliyorum.
 
TEKNEM ÇOCUĞUM GİBİ
 
"Kayıtsız"dan çocuğunuz gibi bahsediyorsunuz?
Aynen öyle. Bir çocuk gibi benim için. Alınganlığı olan, sana küsen, seni seven, sana bağlı. Limandayken 10 gün gidemesem bana küser.
 
Teknelerin karakteri var mıdır?
Kesinlikle. Teknelerin su hattı, faça hattı vardır. O çizginin eğimli olması, neşeli veya üzüntülü olduğunu gösterir. O bir kişilik belirtisidir. Ben bu tekne huysuz tekne derim; o çizgi biraz şöyle yukarı çıkarsa neşeli tekne, a gülüyor bu tekne diye düşünürüm. Bunlar tabi genellikle ahşap teknelerde oluyor. Fiber tekneler bana yoğurt kasesi gibi, endüstriyel, ruhsuz geliyor.
 
 
Popomu çimdikledim
 
Okyanusta efsane denizcilerin geçtiği sulardayım diye heyecanlandınız mı?
Bir zamanlar Cristof Colomb da buradan geçti diye düşündüm. Aynı yıldızlardan yararlanarak konumumuzu buldum. Mesela Kaptan Cook büyük mercan resiflerine girdiği Endeavour gemisiyle çıkış ararken Richard adasına gidiyor. Çocukluğumdan beri kitaplarda okuduğum o adaları görmek, orada olmak. Popumu cimcikliyordum doğru mu acaba diye, rüya mı bu diyordum. Karayipler'de, Barbados'ta gece koya girdim. Ertesi sabah dışarı çıktım. Bembeyaz kumsal, esmer tenli insanlar, palmiyeler, rom kokuları. O anda, "Tamam oğlum bu işi yaptın" dedim kendi kendime.
 
Türkiye'yi gördüğünüz farklı coğrafyalarla karşılaştırdınız mı?
Türkiye dünyadaki en güzel kıyılara sahip bir ülke iken, kendi doğasını en hızlı tahrip eden ülkelerin başını çekiyor. Muhafazakarlık bir şeyi korumaktan gelir. Sen bir şeyi koruyabiliyorsan muhafazakarsın. Nedir bunlar ? Değerlerdir. Binlerce yıldır bozulmamış kıyıları sen geliyorsun greyderle bir günde doldurup değiştiriyorsun. Bu anti muhafazakarlıktır, vahşettir. Bütün koylar balık çiftliği oluyor.
 
Sesinizi duyan var mı?
Yazıyorum, konferanslar veriyorum. İnternet sitemi aktif tutmaya çalışıyorum. Korkunç destek görüyorum ama yine de bu iğneyle kuyu kazmak gibi bir şey. Ne yazık ki ben politikacı değilim, hükümet de değilim.
 
 
Okyanusta güneş doğar güneş batar
 
Kitabınızdan insanın üzerine coşku, mutluluk akıyor?
Okyanusta kredi kartım bir halta yaramazdı. Cebinde milyon doların olsa bile işe yaramazdı. Güneş doğardı, güneş batardı. Balığımı yakalardım. Bu hayatta karada en çok para harcadığım zamanlardan bile daha mutlu hissediyordum. Avustralya gibi dünyanın en gelişmiş toplumundan, bir anda dünyanın en ilginç kültürlerinden Endonezya'ya geçiyorsun. Bir anda müthiş temizlikten, müthiş pisliğe; müthiş zenginlikten, müthiş fakirliğe geçince şok oluyorsun ama çok zevkli.
 
DEĞERLERİ KORUMA BAKANLIĞI KURARDIM
 
Hükümet olsaydınız?
Öncelikle Değerleri Koruma Bakanlığı diye bir bakanlık kurardım. Hiçbir maddi değer, doğadan daha önemli değildir. Büyüme hızı insanı mutlu etmez.
 
Bundan sonra neler yapacaksınız?
Önemli olan denizlerin üstünde yaşamak. Denizlerle ilgili kitaplar yazmak, denizcilik okulu kurmak. Vatansever, çok sıkı denizciler yetiştirmek gibi hedeflerim var.
 
FAKİRLER DAHA MUTLU
Yolculuk boyunca gördüğüm şey, fakir toplumların daima daha mutlu olduğuydu. Bir Endonezyalı 30 dolar maaş alıyor, kullanmam için motorsikletini veriyordu. Kaza yaparsam diyordum, canın sağolsun diyordu. Yüzbinlerce dolarlık teknesinin üzerindeki, onbinlerce dolar maaş alan bir Amerikalı, bana bir şişe zeytinyağını satmaya kalkıyordu. Bunu yapan da bir dostumdu.
 
KİMDİR
1965 İzmir doğumlu. Dört yaşında yelken kullanmaya başladı. Ekonomi ve Dış Ticaret Eğitimi İktisat eğitimi aldı. 10 yıl süreyle uluslararası nakliye sektöründe çalıştı. Bekar. (Hanzade Ünuz/Haber Türk Egeli)

 
 
Kılıçdaroğlu’ndan adaya saldırı sonrası ilk açıklama
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Konak Belediyesi'nde bürokratik sıkıntı!
Muhabirimiz ve yazarımız Can Özlü son dönemde İzmir'de yaşanan gelişmeleri ...
Gazeteci, gazeteciyi ihbar eder mi?
Milliyet Ege yazarlarından, deneyimli gazeteci Hamdi Türkmen, çalışan ...
İzmir denince, göbek atıyorum
Gönül Soyoğul’un İzmir iş dünyasıyla yaptığı röportajların bugünkü konuğu, ...
 
Bilkay: Artık her olayda beni göreceksiniz
Emniyet Müdürü Ali Bilkay, İzmir’in, nüfusuna göre suç oranı düşük bir ...
Yıl biterken...
Yönetim Kurulu Başkanımız Fahrettin Dokak yılın son günlerinde yaşanan ...
Vekilin emeklisine para, işçi emeklisine hava
Yazarımız Gönül Soyoğul, dün akşam meclisten geçen iki yıllık vekilin ...
 
Yılın yerel kanalı EGE TV
Reklamcılar Derneği tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen 'İletişimin ...
Demirtaş bu işin neresinde?
Genel Yayın Yönetmenimiz Ümit Yaldız, EXPO 2020 Yürütme Kurulu'da yer ...
EÜ'den Serdaroğlu'nun yazısına tekzip
12 Aralık tarihinde sitemiz yazarlarından Rıfat Serdaoğlu’nun ‘İzmir’in ...
 
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
İzmirli kız ve Onur E. Yıldız meselesi
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
CHP ne yapmalı?
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Sinema dünyasına İzmirli iki yıldız!
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Neden toprak reformu yapılmalı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Eril toplumda kıyamet alametleri...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’e kruvaziyer niye gelsin?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İzmir’in sokakları hem kız hem deniz kokar… 
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çocuk nasıl şımarır?
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve bugün Türkiye (8) 'Sokak satıcıları'
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva