Soner Çağlar/Egedesonsöz - Kütahya’daki sistem ile İzmir’deki fay sistemlerinin birbiriyle mekanik bir bağlantısı bulunmadığını ifade eden Uluğ, son depremin İzmir’den Afyon’a, İstanbul’dan Edirne’ye kadar hissedildiğinin dile getirilmesinin de yer altında meydana gelen yırtılmanın çeşidine bağladı.
Yeraltındaki yırtılmaların çok çeşitli nedenleri ve sonuçları olduğuna işaret eden Uluğ, “Depremin hissedilmesi halkımızın duyarlılığı ile ilgili. Bir de gece saatlerinde olunca herkes istirahat halinde yani hareket halinde olmadığınız zaman depremi daha fazla hissedersiniz. Mesela ben hissetmedim ki, ben oldukça duyarlıyımdır” dedi.
Bu depremden İzmir’in ders çıkartması gerektiğini kaydeden Uluğ, “Şu anda yaşanan gelişmeleri de anlamıyorum. 21. yüzyıl Türkiye’sinde minicik bir deprem sonrasında afet ilan edilip edilmemesinin konuşulması bile yanlış geliyor. 1970’te Gediz havzasında deprem meydana geldi. O zaman ben öğrenciydim. Kütahya ders çıkartmamış. Hiçbir şey yapılmamış. İzmir’de de 10 yıl önce Radius Projesi kapsamında birçok öneri ve yapılması gerekenler söylendi, ifade edildi. Ancak hala bir şey yapılamadı. Deprem beklemez. Biz hazırlığımızı yapıp, depreme randevu verecek değiliz” diye konuştu.
İzmir merkezde Alsancak, Mavişehir gibi bölgelerde aynı büyüklükte bir deprem meydana gelmesi halinde, depremin şiddetinin 6.9 olarak hissedilebileceğini dile getiren Uluğ, şunları söyledi: “Depremin etkilerinin zeminle ilgili yapı stokları ile ilgili bir çok boyutu vardır. Kütahya’daki deprem gibi 5.9 büyüklüğünde İzmir merkezde bir deprem meydana gelirse ciddi hasarlar verebilir. Daha önce İzmir’de 3 bölgede bu yönde araştırmalar yapıldı. Bayraklı Manavkuyşu, Karşıyaka Alaybey ve Karabağlar’da pilot bölgelerde deprem etkisi için inceleme yapıldı. Yüzde 3.5-4 oranında sağlam yapı var. Yüzde 40 civarı orta, yüzde 50’den fazlası ise berbat durumda. Böyle bir ortamda olası bir İzmir depremi büyük hasar verebilir. Bu yüzden halkımız ve devlet bu konu da önlemini almalıdır. Devlet bir kanun çıkartarak kent yenilemeye destek vermelidir. Yerel yönetimlerle işbirliği içinde bu çalışmalar şimdi başlansa İzmir 10 yıl sonra anca depreme hazırlıklı olabilir.”
AKÇIĞ: DEPREME EN HAZIRLIKLI İL İZMİR'DİR
DEÜ Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof Dr Zafer Akçığ, Kütahya’da meydana gelen depremin İzmir’deki fay sistemini etkilemeyeceğini dile getirdi. Söz konusu depremin geniş bir alanda hissedilmesi konusunda bir çok etkinin olduğunu belirten Akçığ, bunlardan bir tanesinin depremin yüzeye yakın bir yerde meydana gelmesinin olduğunu kaydetti.
Kütahya’daki depremin bir benzerinin 2005 yılında İzmir Seferihisar’da meydana geldiğini hatırlatan Akçığ, “5.9, 5.7, 5.9 şiddetinde meydana gelen depremlerde Manavkuyu bölgesi’nde 300 civarında bina hasar görmüştü. Böyle bir depremin İzmir merkezde olması halinde vereceği hasar göz önündedir” dedi.
İzmir’deki yapı stoğunun iyileştirilmesi için kentsel dönüşüme ağırlık verilmesi gerektiğini dile getiren Akçığ, bu konuda merkezi yönetim ile yerel yönetimin birlikte çalışması gerektini vurguladı. Akçığ, “Ben olumlu düşünmeden yanayım. Ülkemizdeki Büyükşehirler arasında depreme en hazırlıklı il İzmir’dir. Afet yönetim merkezi olsun, diğer önlemler olsun en hazırlıklı kent İzmir’dir. Bu konuda çok önemli çalışmalar yaptık ve devam ediyoruz. Valilik olsun, Belediyemiz olsun herkes çalışmalarını yürütüyor” diye konuştu.
İzmir merkez, Aliağa ve Menemen bölgelerini kapsayan bir çalışma yürüttüklerini kaydeden Zafer Akçığ, “2008 yılından bu yana çalışmalarını sürdürdüğümüz rapor birkaç ay içinde sonuçlanacak. Son değerlendirmelerini ve karşılaştırmalarını yapıyoruz. Rapor hakkında blilgi vermek şuan için erken. Ancak raporda olası bir depremin etkileri, alınması gereken önlemler, planlama, afet yönetimi gibi bir çok konuyu içerecek. Bu çalışmamız sonrasında İzmir’in fotoğrafını daha net görebileceğiz. Böylece depreme hazırlık noktasında önemli bir adım daha atmış olacağız” şeklinde konuştu.