Fırat Soylu/Soner Çağlar/Egedesonsoz - Burdur mitinginin ardından özel uçakla İzmir’e gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, havaalanından Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na gelişinin ardından önce Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun makamına geçti. Kılıçdaroğlu, burada Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yapılan operasyon kapsamında tutuklanan belediye bürokratlarının eşleri, çocukları ve yakınları ile görüştü.
Basına kapalı gerçekleşen görüşmemin ardından Büyükşehir Belediyesi’nin Konak Meydanı’na bakan tarafında toplanan kalabalığa seslenmek üzere alana gelen Kılıçdaroğlu, Başkan Kocaoğlu ile birlikte parti otobüsünün üzerine çıktı. Kılıçdaroğlu’nun hedefinde AK Parti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan vardı. “Bugün Cumhuriyetin kentindeyiz, aydınların kentindeyiz, ilk kurşunun atıldığı yerdeyiz. Kuvayi milliye ruhunun şahlandığı yerdeyiz. Bizim Aziz Kocaoğlu’na ve İzmirlilere güvenimiz tam” dedi.
AK Parti’nin oyununun bozulacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Bir inancımız var. Biz kul hakkına saygı gösteririz. Kul hakkı yiyenlerden değiliz, verilmeyecek hesabımız yoktur. Bir ay değil, iki ay değil, 13 ay… 13 ay gizli kamerayla takip etmişler. 13 ay değil 13 ay kurmasanız namertsiniz. Telefonlarımızı dinliyorlar. İyi ki telefonlarımızı dinliyorlar yoksa ne dediğimizi de anlamayacak bunlar. Bunlara ne dedim, telekulak hükümeti dedim, tele kulak hükümeti bunlar. Çünkü vatandaşın derdini dinlemek istemiyorlar bunlar. Vatandaşın eleştirilerine tahammülleri yok. Şimdi derdiniz varsa telefonla anlatın, Recep Bey belki duyar diye. Büyük kulakları var biliyorsunuz.
Bakınız İzmir’i süsleyen çiçekleri alıyoruz. Neden köyden, üreticiden Bayındır’dan.. Kadınların el emeği olan ürünleri alıyor. Neden, kadınlar üretsin, kazansın, evlerine alın teriyle kazandıkları ekmeği götürsün diye. Ne yaparlarsa yapsınlar, ne baskıyı kurarlarsa kursunlar, sözümüz var ahdimiz var, bu ülkede halkın iktidarını mutlaka kuracağız.
CHP’li belediyeleri denetliyorlar, her ay denetliyorlar. Hayır itirazımız yok, olabilir. Denetlemezlerse namerttirler. Denetlesinler hiç korkumuz yok. Ama istediğimiz şu niye ayrıcalık yapıyorsun. CHP’li belediyeleri denetliyorsan öbürünü de denetle. Öbüründe yolsuzluk yapma özgürlüğümü var.
Hiç meraklanmayın o hesabı soracağım. Hiç endişeniz olmasın.
Size güzel bir örnek vereyim. Rüşvet toplayan kişinin el defterini gönderdim. Al bu bir bak rüşvet toplanmış. Bana verdiği cevap, ‘rüşvet toplanmış ama altında rüşveti toplayanın imzası yok’ diyor. Altında imzası olsa, ‘efendim araştırdık altında parmak izi yok’ diyecek, parmak izi olsa ıslak imza getir diyecek. Yolsuzluğa bu kadar koruma getiren bir başbakan başka bir ülkede var mı? Olamaz da zaten. Öyle bir şey olamaz.
Biz İzmir’e güveniyoruz. İzmir’e sonuna kadar güveniyoruz.
Efendim neymiş, yazlık sinemalarda gösteri yapılmış, film izletilmiş insanlara. Sosyal belediyecilik diye bir şey yok mu. Halkın ayağına sinemayı getirmek, halkın ayağına tiyatroyu getirmek, halkın ayağına sanatı getirmek ne zamandan beri suç oldu. Halkın alın terini değerlendirmek ne zamandan beri suç oldu. Çocuklara okullarda süt içirmek ne zamandan beri suç oldu. Kooperatiflerle iş birliği yapmak ne zamandan beri suç oldu. Eğer Aziz Kocaoğlu, Hollanda’dan tanesine 1 milyon 200 bin lira ödeyerek otobüs alsaydı ve o otobüsler yokuş çıkmasaydı; kendisine sahip çıkmazdım. Ama böyle bir şey yapmadı. Yapan adam koltuğunda oturuyor. Tıpkı YGS sınavından sonra Ali Demir gibi…
İzmir’e gelişimde söyleyeceğim ama yinede söyleyeyim. Benimle ilgili de söyleniyor. Kendisine söyledim. Yüreğin varsa, cesaretin varsa, bilgin varsa çık karşıma. Adam ol adam… Çık karşıma..
Hatta kendisine dedim ki, bilgisi yetersizdir, bakanlarını al gel, onlarda yetersizse istediğin hocaları al gel, tek başıma çıkacağım karşısına, tek başıma… Ama gelmiyor, korkuyor. Korkunun ecele faydası yok. Gövdeyi ben salladım, dalları Türkiye silkeleyecek.”
Kılıçdaroğlu konuşmasının ardından seçim programına devam etmek için havaalanına doğru hareket etti.