İZMİR - Türkiye, Fevziye Cengiz isimli kadının Karabağlar Polis Merkezi'nde dayak yemesi olayını konuşurken, yine İzmir'de bir karakolda bir dayak iddiası daha gündeme geldi. Fas asıllı 3 kadın, Urla'da götürüldükleri karakolda ifade vermek istememeleri nedeniyle polisler tarafından darp edildiklerini iddia etti. Kadınlardan birinin kollarına 35 dikiş atılırken, bir diğerinde darp izlerine rastlandığı belirtildi. Bir hafta boyunca yabancılar şubesinde bekletilen ve sınır dışı edilen 3 kadın, kendilerini döven polisleri şikayet etti.
Karakolda dayak sonrası başlarına gelmeyen kalmamış haberi için tıklayın
"FUHUŞ BASKINI"
İddiaya göre, olay şöyle gelişti: Türkiye'ye gelen Fas asıllı Kawtar Mazroui, Hayat Bourzaim ve Hasnaa Rguig, 4 Eylül tarihinde Urla'da bir eğlence mekanına gittiler. Burada alkol alan gruptaki Mazroui bir süre sora rahatsızlandı. Hava almak için dışarı çıktıkları sırada polis ekipleri eğlence yerine baskın yaptı. Kimlik kontrolü yapılan kadınlar daha sonra gözaltına alınarak Urla Polis Karakolu'na götürüldü.
Yine iddiaya göre, karakolda bulunan polisler, 'Gittiğiniz yerde fuhuş yapılıyor' şeklinde ifade vermelerini, daha sonra da 'Fuhuş yaptık' yazan ifade tutanağına imza atmalarını istediler. Türkçe bilen Kawtar Mazroui bu isteği kabul etmedi ve avukat gelmeden ifade vermeyeceklerini söyledi. Bunun üzerine kadınların iddiasına göre, polisler Kawtar Mazroui'yi saçlarından sürükleyerek ifade vermeye zorladılar. Yaşanan arbedede Mazroui ile Rguig çeşitli yerlerinden yaralandı. Kadınlar 1 hafta bekletildikleri yabancılar şubesinde sınır dışı edildi.
ZORLA PARMAK İZİ
Faslı Kawtar Mazroui'nin yabancılar şubesinde yeminli verdiği ifadesinde, kesinlikle fuhuş yapmadıklarını kaydetti. Kendisine kötü davranan polislerden şikayetçi olduğunu kaydeden Kawtar Mazroui, "Polis merkezinde bizim tanık sıfatıyla ifademizi ve parmak izimizi almak istediler. Nedenini sorduğumda ise bana, 'fuhuş yaptığınız için ifade ve parmak izlerinizi alıyoruz' denildi. Ben de kendilerine fuhuş yapmadığımızı, parmak izi vermeyeceğimizi söyledim. Bu esnada polisler zorla parmak izimi almak istediler. Ardından saçımdan tutarak beni çekiştirdiler ve odanın camına iteklediler. Bu esnada kollarımdan, elimden ve burnumdan yaralandım. Arkadaşlarımı da polisler zorla etkisiz hale getirdiler. Ben o camı bilerek ve isteyerek kırmadım, suçlamaları reddediyorum" dedi.
Hasnaa Rguig ise ifadesinde, "Karakolda polisler parmak izimini almak istediklerini belirterek üst kata çıkarmak istediler. Arkadaşım Kawtar, avukat ve tercüman gelmeden parmak izi ve resim çektirmek istemediğimizi söyledi. Bunun üzerine arbede çıktı. Bu sırada Kawtar'ın kafasına vurulunca cama çarptı ve yaralandı. Hastaneye götürmek istediler. Tekrar alt kata indik. Sonra polisi kolundan tutarak salladım. Bunun üzerine polis beni itekledi. Biz de orada bulunan Türk bayrağını üzerimize sardık. Polisler daha sonra Kawtar'ı ambulansa bindirdiler. Beni de yere yatırıp kelepçelediler. Saçımdan tutup çekerek yerde sürüklediler. Polislerden şikayetçiyim" dedi.
"Saçlarından sürüklendi"
Kawtar Mazroui, Hayat Bourzaim ve Hasnaa Rguig'in avukatlığını üstlenen Hasan Kaya, itiraz ettikleri sınır dışı kararının kalkmasının ardından maddi ve manevi tazminat davası açacaklarını söyledi. Hasan Kaya, "Urla İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde görevli bir polis memuru, Kawtar Mazroui'yi kendi istekleri yönünde ifade vermemesi nedeniyle saçlarından sürükleyerek polis merkezinin ikinci katına çıkarıyor. Burada Kawtar'ı odanın camına itekleyerek yaralanmasına neden oluyor. Daha sonra kanlar içerisindeki müvekkilimi yine saçlarından sürükleyerek merdivenlerden indiriyor. Korkularından Türk bayrağına sarılan Hasnaa Rguig'i yere yatırarak kelepçeliyorlar. Saçlarından sürükleyerek zorla ifadeye imza attırıyorlar. Türkçe bilmeyen Hasnaa ve Hayat'ın ifadelerini yeminli tercüman aracılığıyla almalarını sağladık" dedi.
Avukat Kaya, "Olaydan sonra Urla Ada Kemik Hastanesi'ne götürülen Kawtar Mazroui'nin iki koluna 35 dikiş atıldı ve darp izine rastlandı. Hasnaa Rguig'in muayenesinde ise sol uyluk lateralde 2 adet 0.5-1 santimetre çapında yarılma ekimoz, sol kururiste üst kısmında 2 santimetre, ortası mor ekimoz, sol kururiste 1 santimerte uzunluğunda çizgisel sıyrık tespit edildi. Hayat Bourzaim ise çok korkması nedeniyle darp edilmediğini ifade etti. Urla Emniyet Müdürlüğü çalışanları hakkında suç duyurusunda bulunduk. Konuyla ilgili belgeleri istedik. Üniversite mezunu olan bu üç yabancı kadın, gerek hakaret ve cebir gerekse kötü şartlarda yaşamaya zorlanmıştır. Soruşturma halen devam ediyor. Sınır dışı kararının kalkmasının ardından suçlular hakkında maddi ve manevi tazminat davası açacağız" dedi.
İzmir İl Emniyet Müdürü Ali Bilkay konuyu inceleteceğini söyledi.
Şikayetler normal
İddiaların gerçeği yansıtmadığını savunan Urla Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, "Şahısların haklarında bu gerekçeyle işlem yapıldığı için şikayetçi olmaları normaldir. Bu suçlamalarla sürekli karşılaşıyoruz. Kadınlardan biri karakola girerken kolunu cama vuruyor ve yaralanma oluyor. Kesinlikle kimsenin şiddet görmesi taraftarı değiliz. Savcılık ve emniyet soruşturmaları sürüyor. Biz şeffafız. Savcılık yasalara bir aykırılık görürse dava açar. Biz de gerekeni yaparız" diye konuştu. (Fatih Abacıoğlu/Yeni Asır)