Fatih YAPAR/EGEDESONSÖZ - Balık çiftlikleri başta olmak üzere taş ocakları ve rüzgar santrallerine karşı yapılan eylemler ile ön plana çıkan, SİT alanı sorunu ve 2B konuları ile gündeme gelen Karaburun Yarımadası’ndaki çevre mücadelesi sürüyor.
Karaburun Küçükbahçe Mevkii Parlak Köyü Egemarin firması tarafından, 2 bin 500 ton/yıl kapasiteyle, 117 bin 600 metrekare deniz alanını kapsayacak tesis için ÇED süreci başlatılmıştı. Süreç devam ederken köylüler kıyıları kirleten, turizme darbe vuran balık çiftliklerine verilen iznin iptali için dava açmıştı.
Davalar birçok bölgede kurulan balık çiftlikleri için de devam ederken alanda bilirkişi incelemesi gerçekleştirildi. Parlak Köyü’nde gerçekleştirilen incelemeyi Avrupa ülkelerinden gelen çevreciler de izledi. Fransa, Belçika, Hollanda ve İsveç gibi ülkelerde yapılan çevre çalışmalarını yakından izleyen yabancı çevreciler Karaburun’un mücadelesine destek verdi. Bilirkişi incelemesini yaparken köyde Karaburun Çevre Kültür Turizm Birliği, Karaburun Gündelik Yaşam Bilim ve Kültür Derneği, Yarımada Ortak Yaşam Platformu, Karaburun Sivil İnisiyatif, Karaburun Yerel Fok Komitesi, S.S.Karaburun Kalkınma Kooperatifi, Yarımada Sosyal Sorumluk Derneği, Karaburun Kent Konseyi Doğa Koruma Çalışma Grubu ve Kadın Meclisi üyeleri de çalışmaları izledi.
![](/images/image/karaburunavrupa.jpg)
ÇİVİ BİLE ÇAKMAK YASAKKEN…
Balık çiftliklerine karşı açılan davanın dilekçesinde kıyıların ve denizlerin doğrudan etkilendiği ifade edilirken, “Dava açanlar, Parlak Köyü’nde ikamet eden, tarım yapan, bağ bahçe sahibi olan ve ayrıca, buranın el değmemiş 1.derece doğal sit alanı olması sebebiyle mülk edinmiş ve yarı zamanlı yaşamayı seçmiş olan kişilerdir. Köyler deniz ve kıyı ile iç içe olduğundan insanların gerek yaşam alanları ve gerekse üretim yaptıkları bağ ve nergis bahçeleri etkilenmiştir. Bakanlığın ÇED onayı vermesine neden olan proje tanıtım dosyası, içerik olarak gerçekleri yansıtmamaktadır. İlgili yasa ve yönetmeliklerde Kültür ve Turizm Bakanlığınca belirlenen/belirlenecek olan doğal ve arkeolojik sit alanlarında balık çiftlikleri kurulamayacağı ifade edilmiştir.
Ayrıca balık üretimi sırasında kullanılan, ilaç ve yem atıklarının yaratacağı kirlilik gizlenmiştir. Hatta ölü balıkların kireçlenerek kıyıdaki arazilere gömüleceği belirtilmekte ise de bu bölge 1.derece doğal SİT kapsamındadır. I. Derece Doğal SİT bilimsel muhafaza açısından evrensel değeri olan, ilginç özellik ve güzelliklere sahip olması ve ender bulunması nedeniyle kamu yararı açısından mutlaka korunması gerekli olan, korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak alanlardır. Bu arazilerde, değil kazı ve gömü yapılması halk arasındaki tabirle çivi çakılması dahi yasaktır. Bu sebeple köy halkı, tarım yaparken kullanabileceği basit ev ve damları, kazıklar üzerinde ve prefabrik özellikli hafif malzeme ile yaptıkları halde, bu küçük yapılar nedeniyle, halen ağır ceza mahkemelerinde yargılanmaktadırlar. Yıkım ve para cezaları uygulanmıştır. Proje tanıtım dosyasında her yıl yüz binlerce ölü balığın itlafına çözüm olarak kıyının kazılarak gömülmesi, gösterilmiştir” denildi.