CAN ÖZLÜ/ EGEDESONSÖZ- CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, havaalanındaki karşılamanın ardından Kaya Termal Otel’deki nikah törenine geçti. Eski milletvekillerinden Tayfun Süner’in yeğeninin nikah şahitliğini yapan Baykal, tören öncesi gündeme ilişkin önemli açıklamalarda da bulundu. Ak Parti Hükümeti’ne yönelik eleştirilerini dile getiren Baykal İzmir’e çifte standart uygulandığını öne sürdü.
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN
Baykal, İzmir'de genel başkan gibi karşılandı
Baykal “Ortadaki çifte standartlı uygulamalar bizi tam bir güven ve rahatlık içerisinde bu olayları soğukkanlı bir şekilde izleme imkanından mahrum bırakıyor. İzmirle özel olarak ilgilenildiği anlayışı bütün Türkiye’ye hakimdir. İzmirde yaşanan olayların İzmir’de yargı kadrosunda yaşanan son dönemdeki değişimlerin, hepsi bir arada düşünüldüğü zaman İzmirle diğer belediyelerdeki uygulamalar arasındaki çelişki, farklılık göz önünde bulundurulduğunda, gerçekten bunu anlayışla karşılamak çok güç oluyor. İnsanın aklına acaba İzmir’le belediye üzerinden bir başka hesaplaşma mı yaşanıyor sorusu geliyor. YA da başka belediyelere yönelik yapılan iddiaların cevabı olarak bir siyasi tepki olarak İzmir’e mi yapılanlar reva görülüyor soruları maalesef akla geliyor. Bunun bir hukukçu olarak hukuka saygısı olan bir vatandaş olarak böyle soruları sormak zorunda kaldığımız için büyük üzüntü içerisindeyim. Bu Türkiye’ye yakışmıyor. Malzemenin böyle olmadığını söylemek ne yazık ki mümkün değil. Türkiye’de yargı geçen yıl yaşanan referandum sonrasında çok köklü bir değişime maruz bırakılmıştır. Bu açık bir gerçektir. O telaşın o gürültü patırtını, o referandum geriliminin niye yaşandığını şimdi bu olaylara bakarak daha iyi anlamak mümkündür” diye konuştu.
SAVCILAR BELEDİYELERİ TESLİM ALIYOR
Anayasa referandumunda 26 madde değiştirilmesini eleştiren Baykal “24 tanesinde hiçbir problem yoktu. Hepimiz diyorduk ki getirin biz de kabul edelim referanduma gerek kalmasın. Hayır dediler hepsi beraber. Yok kadınlara pozitif ayrımcılık yapılacak, 12 Eylül’le hesaplaşılacak, nerde kaldı bunlar. Hiçbirinin anlamı olmadığı görüldü. Ama iki tane önemli madde Türkiye’nin hukuk ve siyaset dünyasını temelden sarstı. Anayasa mahkemesinin ve HSYK’nın yapısı değişti. Yaşanan olayları bunlardan bağımsız izah etmek mümkün değildir. Türkiye’de terörle mücadele için geçmişte uygulanmış olan ve uygulandığı zaman da çok büyük tepkiler çekmiş olan özel yetkili mahkemeler şimdi belediye başkanlarını teslim almak için kullanılıyor anlayışı toplumda yaygın hale gelmiştir. Bunlar üzüntü verici olaylar. Olayın ayrıntılarını bilmiyorum ama şu ana kadar ifade edilen gerçekler İzmir’de Belediye Başkanı’nın çok saygıdeğer olduğu, çıkar hesaplarının kesinlikle üzerinde olduğu, o işlere bulaşmadığı konusunda kimsenin bir kuşkusu yok. Böyle bir belediye başkanının başında bulunduğu belediyeye çok uzun bir süreden beri vergi denetim yalanlarıyla. Bütün yardımcı bürokratik personelle bir saldırının yapılmış olmasını iyi niyetle hukuka adaleti işletmek için gerçek gösterilen bir uygulama olarak kabul etmek mümkün gözükmez. Neden İzmir’e oluyor bu. Ortada bazı iddialar var. Bu iddialarla ilgili hiçbir soruşturma yapılmamış. Savcılar harekete geçmemiş. O hareketsizliği bununla mı telafi edecekler. Olay İzmir’i aşan bir olaydır” dedi.
DENİZ FENERİ’Nİ KAYIRIYORLAR
Baykal sözlerini şöyle sürdürdü: “Eminim her siyasetçi yargı dünyasına yönelik eleştiri yapmak zorunda kalınca derin bir üzüntü duyuyordur. Bunları söylerken o üzüntüyü bende hissediyorum. Bizim alıştığımız yargı ve adalet kavramı bu değil. Yaşadığımız gerçekleri görmezden gelmek mümkün değil. Nasıl olur da deniz feneri davasında yaşanan savcı operasyonlarını bu çerçevede hatırlamazsınız. Bunları yok saymak mümkün mü. Deniz feneri göz göre göre kanırta kanırta aklanacak, herkes tahliye edilecek. Yıllarca hizmet vermiş, toplumun saydığı sevdiği, ahlaklı belediye başkanları bir büyük kuşatmanın cenderesine oturtulacak. Ne olacak güvendiğimiz yargı bunu yapıyor olacak. Yargıyla ilgili konuşurken içimiz kanıyor. CHP Genel başkanı bu olayları topluma anlatmakla yükümlü. Hepimizin görevi sorumluğu bu. Unutup her şeyi İzmir tartışması mı yapacağız. Arkasında ne var. Arkasında yargı krizi var. Bunun olmadığını söylemek mümkün mü. Türkiye’de yargının tarafsızlığından, bağımsızlığından söz etmek imkanı var mı Allah aşkına. Yoksa ne oluyor o zaman. Niye yok onu söylemek lazım. Bunu söylemek yargıçlarımızı rencide ediyor olabilir. Rencide oluyorlarsa bunu saygıyla karşılarım, çok değer veririm. O duygu var ya o onları gereken zamanda gereken şekilde davranmaya yöneltmelidir. Türkiye’de pek çok namuslu, dürüst hakimin bulunduğu açık. Ama bizi ilgilendiren şimdi seçilmiş siyasi çekişme konusu olan belli davalardaki uygulamalar. O davalara yönlendirilen, atanan insanlar. Onlar tesadüfen mi iyi niyetle mi yapılıyor. Bunu kimse söyleyemez. Bu konuda kimseyi inandırmak da mümkün değil”