İZMİR - İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde yürütülen soruşturma sırasındaki dinleme ve teknik takiplerde ilginç detaylar da ortaya çıktı. Köşesinden açıklama yapan Gençel'den de baskına dair yeni yorumlar geldi.
Geçen hafta başında İzmir’deki polisin operasyonunda, ihaleye fesat karıştırdıkları, usülsüz alım yaptıkları ve bu şekilde devleti 100 milyon TL zarara uğrattıkları ileri sürülen 44 kişi gözaltına alınmış, 34’ü geçen perşembe günü adliyeye çıkarılmıştı. Sanıklardan 14’ü savcılık, 3’ü mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken, 9’u belediye yöneticisi 17 kişi tutuklanmıştı. Soruşturmanın ve operasyonun yankıları hala sürerken, dün de yeni gelişmeler ve ayrıntılar ortaya çıktı.
“Hesabını verecen”
Sanıklardan Ersu Hızır’a, Eski Genel Sekreter Yardımcısı Ferda Eser’in, görevden alındığında gönderdiği “tehdit içeren” telefon mesajları ile ilgili de sorular da sorulduğu öğrenildi. İddiaya göre, mesajlarda Ferda Eser, Ersu Hızır’a, “Kaçma erkek ol vuracam seni. Kaçma len çık ortaya”, “Beni bahçede beklettin, zili çaldım, en son yoksun, kadın da cvp vermedi. Ben bu gece sana sıkacam. Nerdeysen çık ortaya. Beni kullanmanın hesabını verecen Ersu Hızır”, ayrıca, A.Ö.’ye attığı (Adil Özyiğit), “Uyudun mu. Ersu’yu vurmaya gidiyorum Adil. Hep o şerefsiz yüzünden bunlar” diye mesaj attığı bildirildi. Başına gelenlerden ve görevden alınmasından Hızır’ı sorumlu tutan Ferda Eser’in mesajlarına yönelik soruya Ersu Hızır, “Ferda Eser, benim çok yakın arkadaşımdır, görevden alındığımız için moral bozukluğu ile çekilmiş mesajlardır ve duygusal tepkilerdir. Ciddiye alınacak yanı yoktur” cevabını verdi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu önce Genel Sekreter Ersu Hızır’ı hemen ardından da Genel Sekreter Yardımcısı eski emniyet müdürü Ferda Eser’i görevden almıştı. İki bürokrat daha sonra göreve iade ve tazminat davaları açmıştı.
İki konser bileti bile sorgulandı
Daha önce Büyükşehir Teftiş Kurulu Başkanı iken, Karabağlar Belediye Başkan Yardımcısı olan Mehmet Hulusi Gülşen’e mal varlığı ve müfettişlerle ilişkileri, ihaleler konusundaki rolü soruldu. Gülşen’e bir organizasyon şirketinden gelen iki kişilik konser bileti konusunda bile soru yöneltildi. Organizatör Hakan Say’a 22 ayrı konser ihalesi kazanmasıyla ilgili soruşturmada müfettişe ne ifade verileceği konusunda tavsiyede bulunduğu iddiasına Gülşen, “Müfettişler meslektaşlarım olduklarından yer konusunda yardımcı olmamı isterlerdi” dedi.
Koordinatör’ün ataması yokmuş
Tutuklu sanık Şirketler Koordinatörü Hilmi Özen’in verdiği ifade şaşkınlık yarattı. Başkan Kocaoğlu’nun sözlü talimatıyla bu görevi yaptığını anlatan Özen, “Görevlendirilmem yazılı değil başkanımın sözlü talimatıyla olmuştur. Bu görevimden dolayı herhangi bir ücret almamaktayım, benim belediye üzerinden aldığım tek gelir Ünibel isimli beldeyi şirketimizin yönetim kurulu üyeliğine ilişkin 5 bin TL dir. Koordinatörlük görevinde herhangi bir imza yetkim yoktur. Bu görev bir danışmanlık görevidir. Şirket sorumluları bir uygulamada tereddüt ederlerse bana danışırdı. Hukuki sorumluluğum yoktur” dedi.
‘Ortada çete yok, rüşvet yok’
Büyükşehir Belediyesi’ne hukuki destek için biraraya gelen ve kendilerine “Gönüllü avukatlar” adını veren 70 kadar avukat sorgu kayıtlarını alıp itiraz için gruplar halinde incelemeye başladı. Avukatlar adına konuşan Cihan Türsen “Burada şüphelilerin kişisel anlamda bir edinimi sözkonusu değil. Böyle bir kişisel hatanız olsaydı ortam dinlemesinden, banka hesaplarına kadar uzanan soruşturmada mutlaka önemli delillere ulaşılacaktı. Alınan tüm ifadelerde bu hususlarla ilgili soru dahi sorulamayacak kadar şüpheliler temiz çıkmıştır” dedi. Türsen şunları söyledi: “Akçalı bir konuşma yok. Olsa olsa ihale mevzuatına uygun yapılan işlemlerin uygulamasına yönelik yorum farklılığından söz edilebilir. Bir örgüt, ihaleye fesat karıştırma, zimmet, söz konusu olamaz. Ortada çete yok, rüşvet yok, delil yok ama dosya bu kapsamda işleme konuluyor. Buna itiraz edeceğiz.”
50 ton mandalina nasıl “bitirildi”
Soruşturmada 50 ton mandalinanın aslında alınmadığı halde alınmış gibi gösterilmesiyle igili telefon kayıtları da ortaya çıktı. Belediye şirketi Grand Plaza Genel Müdürü Reha Pekerten ile yardımcısı Haydar Ballı arasında yapılan görüşmede Pekerten’in, “50 ton mandalinayı nasıl bitiririz” diye sorduğu, Ballı’nın da “Biz onu bitiremeyiz” diye cevap verdiği, Pekerten’in “Ya bitiremeyiz de kağıt üzerinde bitirir miyiz”, diyerek 50 ton mandalinayı Grand Plaza A.Ş. olarak evrak üzerinde kullanılmış gibi göstermeyi düşündüklerini belirttiği kaydedildi. Pekerten’in ayrıca Şirketler Koordinatörü olarak görünen Hilmi Özen’e de danıştığı, Özen’in de “Dağıttık diyeceğiz herhalde. Yapacak bir şeyimiz kalmadı. Sıkıştık kaldık” dediği öne sürüldü. 3 zanlı da ifadelerinde mandalinaların akıbetini tam olarak açıklayamadı.
Metronun zemini yağmurda mı kaydı?
Yıllardır bitirilemeyen metro inşaatı konusunda, Ersu Hızır’ın, bir gazeteciyle yaptığı görüşme de sorular arasında yer aldı. Başkan Kocaoğlu’nun gecikmeyle ilgili “Zemin şartlarındaki değişikliği” gerekçe göstermesi için Hızır’ın “Ne zeminiyse bu hani, ha bire değişiyor. Zemin etütleri kaç kez yapıldı. Son inşaatlardan önce bir daha yapıldı. Hani bu arada yağan yağmurlar mı değişti, Kocaoğlu’nun bakışı mı değişti, yoksa zemin kayması mı” yorumunu yaptığı, Başkan’ın sürekli metro inşaatının bitmemesi ile ilgili mazeret ürettiğini söylediği hatırlatıldı. Hızır, buna “Bir gazetecinin haber yorumudur” diyerek cevap vermedi. Hızır’a, “Ben konuşursam Başkan görevini tamamlayamaz” şeklindeki konuşması da soruldu. Hızır, bu konuşmayı da haber konusu olarak gazetecinin yaptığı yorum şeklinde değerlendirdi.
GENÇEL: BİRİNCİ AYAK BİTTİ, GERİSİ SEÇİMDEN SONRA
'Yemekteyiz' polemiğiyle gündeme gelen gazeteci Süleyman Gençel, bugünkü köşesinde operasyonun henüz birinci ayağının tamamlandığını söyledi. İşte Gençel'in açıklaması:
Zaman Gazetesi’nin haberine göre Gençel, 'Sıkıntı var' başlıklı yazısında, "Bizim yazdıklarımızın dışında, telefon konuşmaları ile sabit, belki de görüntülerin bulunduğu suçlar net kanıt olarak ortaya konuldu. Savcı bu kanıtlar üzerinden bazı isimleri mahkemeye sevk etti. Mahkeme de bu net kanıtlar üzerinden kararını verdi." ifadelerini kullandı. Operasyonun birinci ayağının bittiğini savunan Gençel, CHP ile AK Parti'den gelen tepkilerin soruşturmanın daha da büyümesini şimdilik engellediğini belirtti. Ancak seçimden sonra soruşturmanın genişleyerek geçmişi de kapsayacak şekilde devam edeceğini öne sürdü.
Gencel, dönemin İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ersu Hızır'ın kendisine anlattıklarını yazmış ve yolsuzlukları ifşa etmişti. Aynı gün Hızır, görevinden alınmıştı. Mali polisin yaptığı son operasyonun ardından polise ifade veren gazetecilerden biri de oydu. Yaklaşık 10 saat boyunca ifade verdi. Gencel, yazısında, gözaltı işlemleri sürerken şahit olduğu önemli bir diyaloğu da paylaştı: "İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu bile birtakım sıkıntıların olduğunu kabul ediyor. Nitekim benim görüşlerime başvurulduğu sıralarda Organize Suçlar Birimi'nde beni bekleyen gazeteci Hasan Tahsin'e Kocaoğlu'nun söyledikleri ilginç: 'Kültür işlerinde birkaç sıkıntı var...' Bir kentin belediye başkanı bunu diyor ise oturup bir düşünmekte yarar var sanırım."
Operasyonun birinci ayağının bittiğini savunan Gencel, CHP ile AK Parti kanadından gelen tepkilerin operasyonun dallanıp budaklanmasını, daha da büyümesini şimdilik engellediğini iddia etti. Seçimden sonra soruşturmanın genişleyerek geçmişe de döneceğini öne sürdü. Tutuklama kararlarının tamamen yeni suçlar üzerine gerçekleşmiş olabileceğini aktaran gazeteci, seçim sonrası yeni operasyonlara hazırlıklı olunması gerektiğine işaret etti.
OPERASYONU KUTUPLAŞTIRMANIN YARARI YOK
Operasyonun ardından SMS ve Facebook mesajlarıyla organize edilen protesto eylemlerine de değinen Süleyman Gencel, "Operasyonu kutuplaştırmanın da bir yararı yok. 'Senin hırsızın kötü, benim hırsızım iyi' tanımlamasıyla bir yere varılamayacağı açık ve net." değerlendirmesini yaptı. Devamında, "Bu işin içinde AKP'li oldukları iddia edilenler var ise, onlara şimdilik dokunulmadı ise, dokunulmayacak anlamına gelmiyor. En azından ben AKP'ye yakın isimlerin de ciddi derecede izlendiği kanısındayım. İzmir bu çerçevede ilginç bir kent..." diye yazdı. En olmadık yerde AK Partililer ile CHP'lilerin anlaşarak ortak hareket edebileceğini de ileri süren Gencel, "Madem 1,5 yıldır süren bir takip var. AKP'li büyükşehir belediye meclis üyeleri ne yaptılar ki... Siz hiç büyükşehir meclisinde alınan kararları eleştiren AKP'li meclis üyesi gördünüz mü?" sorusunu yöneltti. Gencel yazısına eklediği not bölümünde, soruşturmanın ilçe belediyelerini de içine alarak genişleyeceği iddiasında bulundu.
Yazıda, eylemlerin organizasyonuyla ilgili çarpıcı bir iddia da göze çarptı. Gencel, personeli sokağa dökmek için belediyede örgütlü sendikaların devreye girdiğini ve işçileri işten atma, memurlara da sürgün tehdidinde bulunulduğunu ileri sürdü. Bunda ısrar edilmesi halinde isimleri de açıklayacağı uyarısında bulundu.