Faruk Baştürk: UEFA'dan men üç yıldan başlar

İSTANBUL - İddianamenin mahkemeye gönderilmesi ve detayların Başsavcı Vekili tarafından açıklanması tekrardan kamuoyunu 3 Temmuz gününe geri götürdü. Radikal gazetesinden Burak Kuru, yeni süreçte kafalarda oluşan yeni soru işaretlerini Spor Hukuku Uzmanı Avukat Faruk Baştürk’e sordu:

 

Gizlilik kararının kaldırılmasıyla birlikte iddianame ve eklerine herkes gibi UEFA’da ulaşacaktır. Bu noktada, adı geçen kulüplerle ilgili disiplin süreci başlatılacaktır. O. Volou kararinda olduğu gibi şike yapan takımlara asgari 3 yıl olmak üzere ceza verilecektir. Ve hatta halihazırda yoluna devam eden takımlarımızın kupadan ihraç edilmeleri kuvvetle muhtemeldir. Cezanın tespitinde eylemlerin sıklığı, şşikeye rağmen kupaya katılım gibi kıstaslar önem kazanmaktadır. Fenerbahçe’nin gönderilmemesi 1 yıl az ceza almasını sağlar.

 

Bu şekilde bir olayın gerçekleşmesi karşısında UEFA’nın talimatları gereğince müdahil olacaktır. Avrupa’nın en büyük 5-6 liginden birinde bu olayların gerçekleşmesi, lobi açısından daha büyük çalışma gerektirir. Sadece adı karışan kulüpler değil sporun tüm aktörlerinin birlikte hareket etmesi gerekir.

 

Savcılığın gizlilik kararı çerçevesinde kimlere izin verildiğini bilmiyoruz. TFF Başkanı raporu sadece kendisinin gördüğünü beyan etti. Beyanın aksi ispat edilmediği için buradan hareketle görmediğini kabul etmemiz gerekiyor. Gizlilik kararı istisnası kapsamındaki kişilerin görmesi suç teşkil edecektir. Göksel Gümüşdağ’ın görme izni varsa sorun yaratabilir. Gizlilik kararı kalktıktan sonra herhangi bir sakınca bulunmayacaktır. Ancak futbol disiplin yargılaması süreci başlayınca Göksel Gümüşdağ’a ilişkin yargılama yapılması açık bir şekilde sakıncalı durumdur.

İddianamenin kabulu Fenerbahçe’nin CAS’taki dava-sını etkiler mi?
Sarı-Lacivertliler olayın şike soruşturmasından bağımsız düşünülmesini çünkü ihraç edildiği tarihte suçları olmadığı/hüküm giymedikleri için kanuna aykırılık olduğu iddiasında...

Tüm iddialar ve deliller ortaya çıkacağından, dosyadaki deliller, tarafların durumunu etkileyecek olmakla birlikte UEFA ve CAS’ın şikeyle ilgili önceki kararlarında ‘makul şüphe’ aranması ve ceza hukuku ilkelerinin birebir uygulanmasının imkânsız olması gibi tespitler karşısında davayı etkilemeyecektir.

 

 

Çalışma özgürlüğüne aykırı olduğu söylenebilir. TFF Disiplin yargılamasında düzenlemeler var. Kanunla bu getirebilir ancak anayasaya aykırılığı özellikle orantılılık açısından ileri sürülebilir.

Savcılık kararının dayanagı olarak 6222 sayılı kanunun 18. Madde gösterilmekle birlikte bu madde sadece kişinin müsabakaları ve antrenmanları ızlemek amacıyla spor alanlarına girişini yasaklamaktadır. Seyir yasağının amacı kişinin maçları ve idmanları izlemesinin yasaklanmasıdır. Böyle tedbirlerde dar hareket edilmeli. Kanunun düzenlemesinden ve normun koruma amacından sporcuları kapsamadığı sonucuna rahatlıkla varılabilir. Türkiye’de oynanan milli maçta hakkında yasak konulan Türk futbolcunun oynatılmaması gibi sorunlu bir durumla bile karşı karşıya kalabiliriz.

 

Savcılık tarafından koruma tedbirinin uygulanması ceza hukuku boyutunu ilgilendirir ve kanunla kurulan TFF de kanunlara uymak zorundadır. Bu özerkliğini zedelemez ama sporculara yönelik tedbirin düzenlemenin koruma amacını aştığını düşünüyorum. Yasak ‘izlemek’ ile ilgili olunca yöneticilere uygulanması doğalken sporculara uygulanması yanlıştır.

 

UEFA organizasyonuysa eğer bu önemli sorunlar doğurur. UEFA sert tepki verir çünkü ‘oyun’a bu müdahale UEFA tarafından istenilmemektedir. Kanun böyle yorumlanmamalıdır.

 

 

Trabzonspor’un Fenerbahçe yerine Şampiyonlar Ligi’ne alındığının altı çizilip, “İddianamede Trabzonspor yöneticileri de var. Liginde 5. ve Şampiyonlar Ligi’nde Lille’in rakibi. İlerleyen aylarda Avrupa Kupaları’nda men edilebilirler” denildi.

Trabzon cephesi ise kendinden emin. Lille maçı için Fransa’ya gelen kafiledeki Asbaşkan Nevzat Şakar, “Bir sıkıntı olmayacağını baştan beri biliyoruz, inanıyoruz da” dedi.(NTV)