İZMİR - İzmirli Döne ve Selçuk Beşer çiftinin ikizleri Ebru ve Ece, bundan 23 yıl önce 7 aylıkken dünyaya geldi. Bir süre kuvözde kalan ikizler, "sağlıklarına kavuşunca" taburcu edildi. Ancak 15 aylık olduklarında akranları emekleyip yürümeye başlarken, onlar da gelişme olmadı. İkizleri hareket etmeyen Beşer çifti, kızlarını doktora götürdü. Acı gerçek o zaman ortaya çıktı. Kaldıkları küvözde oksijensiz kaldıkları için ikisinde de "cerebral palsy" yani, beyinden kaynaklanan hareket özrü olan spastik engel olduğu anlaşıldı. Çocukları yaşama bir sıfır yenik başlasalar da, anneleri böyle düşünmedi. Tüm zamanını çocuklarına ayıran Döne Beşer, onların sağlıklı bireyler gibi büyümeleri için elinden geleni yaptı.
EGZERSİZ YAPTILAR
Fizyoterapinin kızlarının bacaklarında iyileşme yerine deformasyon yarattığını kaydeden anne Döne Beşer, bu durumun ameliyatla düzeldiğini söyledi. Daha sonra da kızlarının fiziksel gelişimi için evde onlarla birlikte egzersizler yaptıklarını ifade etti. İlkokul çağındayken yaşıtlarıyla beraber kızlarını devlet okuluna göndermek isteyen anneye, okul müdürü karşı çıktı. Ancak o yılmadı. Çocuklarını tanımadan zekalarında da problem olduğunu düşünenlere karşı rapor alıp, Ebru ve Ece'nin sorunlarının sadece fiziksel olduğunu göstererek, ilkokula kayıtlarını yaptırdı. Ebru ve Ece 12 yaşındayken bu kez Amerika'da ameliyat olsalar da, çocukların durumlarında yine bir iyileşme olmadı. Anneleriyle evde yaptıkları egzersizlerle kendilerini geliştirmeyi başaran ikizler, üniversite sınavında burslu olarak Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü'nü kazandı. Bugün ikinci sınıf öğrencisi olan muhteşem ikizler, bölümlerinde dereceyi elden bırakmıyor.
HAYALİ RADYOCULUK
Okulu bitirdiğinde ya akademik kadroda çalışmak ya da radyocu olmak istediğini belirten Ebru Beşer, "Henüz hangisini seçeceğime karar veremedim. Ancak radyoyu ve müzik dinlemeyi çok seviyorum. Ayrıca radyo en yaygın iletişim aracı. O nedenle de radyoda çalışmak hoşuma gider diye düşünüyorum" dedi. Kendisi gibi engelli çocukların eğitim hayatına daha fazla katılmasını istediğini ifade eden Ebru Başer, "Engelli birinin Türkiye'de öğrenim görmesi zor. Şartlar her yerde bizim üniversitemizde olduğu gibi değil. Bizden daha zor durumda olan engelli arkadaşlarımız var. Fiziksel koşullar mutlaka iyileştirilmeli. Ben sinema bölümü öğrencisiyim. Geçtiğimiz günlerde Konak Sineması'ndaki gezici film festivaline gitmek istedim. Ancak o gün benim için bir kabusa döndü. Engelliler hiç düşünülmemiş, merdivenlerde tutunacak yer yok" dedi.
HEP SÖZDE KALIYOR
Engellilerin yaşadığı sıkıntılar gündeme geldiğinde pek çok yetkilinin bunların çözüleceğine yönelik sözler verdiğini ancak yerine getirilmediğini söyleyen Ece Beşer ise, "Biz ailemizin desteğiyle bir şeyler başardık. Ancak maddi durumu yetersiz birçok çocuk var. Bu çocuklar okullarına nasıl gidecek, gelecek. Her anne bizim annemiz gibi arabayla çocuğunu okula götürüp getirecek imkana sahip değil. Bizim gibi çocukları eve hapseden fiziksel koşullar. Zaten devlet okullarında bedensel engeliniz varsa, eğitim görmeniz neredeyse imkansız. Oysa imkan verilse, daha birçok engelli çocuk eğitim şansı bulup, çok iyi yerlere gelebilir" diye konuştu.
"Onlarla gurur duyuyorum"
Ebru ve Ece'nin annesi Döne Beşer, iki kızıyla da gurur duyduğunu söyledi. İkizlerinin hem çok zeki hem de öğrenmeye çok meraklı olduğunu kaydeden Beşer, "Aile olarak eğitime önem veriyoruz. Bu yüzden kızlarımın sağlıklı çocuklarla aynı şekilde eğitim almaları için elimizden geleni yaptık. Toplumda büyük bir bilgi eksikliği var. Bu çocukları görünce ne yapacaklarını bilmiyorlar. Çocuklarım spastik engelli ama zekalarında sorun olduğunu düşünenler çıktı. Ancak tanıyınca gerçeği anlıyorlar. O nedenle ilkokulda zorlandık. Bir okul müdürü bile bu çocukları okula almak için şartlar öne sürüp, rapor istedi. Eğitmenlerin de bu konularda bilgisi olmadığı için epey mücadale ettik. Ece ellerini kullanamıyor, Ebru ise kullanıyor. Yazı yazarken okutman veriliyor. Bunun için üniversiteye gelene kadar hep, 'işaretleyici ve okuyucuya ihtiyacı vardır' diye rapor aldık. Bunlar zorluk değil, bize göre çözülebilir konular. Eğitimle beraber spastik çocuğun konuşması da gelişiyor. Biraz sabırlı olmak gerek. Ece eskiden daha yayvan konuşuyordu, şimdi minimum seviyeye indi. O biraz çocuğunuzla sizin diyaloğunuza bağlı. Pek çok aile spastik engelli çocuklarını bizim gibi toplum içine katıp, akranlarıyla beraber gelişmekten, eğitim almaktan mahrum bırakıyor. Bu çocuklar eğitilebilen çocuklar, zekalarında problem yok, sadece fiziksel şartları uygun değil. 'Bu çocuklar okusa ne olacak' zihniyeti de çok yanlış. Eğitim onları üç dört adım daha ileriye götürüyor, bakış açıları değişiyor, sosyal çevreleri oluşuyor. Aileleri bu konuda bilinçlendirmek lazım. Ancak ben umutluyum. Kızlarım başarılarıyla diğer engellilere de örnek olacak" dedi.(Sezen Özsavrangil/Egeli Sabah)