İZMİR - İzmir’in EXPO 2020 adaylığından, yaklaşık 10 yıllık mücadele sonucunda aldıkları dalgakıran ihalesine kadar birçok konuyu değerlendiren İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş; EXPO yolculuğunda Yürütme Komitesi’nde olmasa da perde arkasında ve uzağında kalmayacaklarının sinyalini verdi. Demirtaş, Yayın Danışmanı Hamdi Türkmen, Yayın Koordinatörü Dilek Gappi, Yazı İşleri Müdürleri Uğur İşven, İbrahim Akbulut, Muhittin Akbel ve köşe yazarı Kemal Önderoğlu’nun sorularını yanıtladı, projelerini aktardı. Ortaya koyduğu projelerle kente vizyon kazandıran isim olarak tanınan Demirtaş, İzmir iyimserliğini ortaya koydu ve geçmişten bu yana söylediği projelerin son zamanlarda gerçekleşmeye başladığına işaret etti. Demirtaş, Milliyet Ege Yazı İşleri Ailesi’nin sorularını samimiyetle yanıtladı.
* Önce, son gelişmeyi konuşmak istiyoruz. Pasaport’taki Dalgakıran için yıllar süren mücadeleden vazgeçmediniz ve ihaleyi kazandınız...
Evet, ‘Dalgakıran Projesi’, yaklaşık 15 yıllık bir proje. Hayal etmeden birşey olmuyor tabii. İzmir’in en güzel yerlerinden birinde, yalnızca martıların dolaştığını görünce neden bizler orada değiliz diye merak ediyordum. ‘Bir platform var ve niye boş durur’ diye kendime soruyordum. Biliyor musunuz, platform üstünde de iki bayrak vardır; Türk Bayrağı ve İzmir’in bayrağı. O platform, 15 yıl önce İzmir’e verilmiş şekilde durmaya devam ediyordu. Ardından bu proje Bakan Binali Yıldırım’ın 35 projesi çerçevesine girince, biz konuyu kendisinin çözmesi için bıraktık. Bizim projemizde; kıyıda bir butik otel ve kafe&restoran yapılacak, vapur ise dış tarafa yanaşacaktı. Kıyıyla ilgili projeleri geliştirmeye devam ediyoruz. Şu anda proje kapsamında; gösteri havuzu, seyir terası, hareketli sahne, ışık ve su gösterilerinin yanı sıra bir de akvaryum yapılacak.
Bu süreç yaşanırken, özelleştirme idaresinin ihaleleri de devam edecektir. Biz, İzmir’e cazibe merkezi kazandırmak için varız. Asli işimiz değil ancak sonuç itibariyle bütün üyelerimizi de etkileyecek bir proje bu.
*Projenin maliyeti nedir ve yat bağlama kapasitesi ne olacak ?
Geniş bir içliman burası. Harcamanın sınırı yok. Örneğin bir asansörü suyun içinden geçirip akvaryum haline dönüştürürsek, 15 milyon TL’ye yakın bir maliyet karşımıza çıkabilir. Ancak Konak Pier’in oraya açılır kapanır köprüyle geçirmeye kalkarsak maliyet 2 milyon TL de olabilir. Marinadaki bağlama kapasitesi de sonradan netleşir.
Tepekule’ye denizi ulaştırırız
* Sizin çok projeniz var ancak ondan önce, hayal ettiğiniz İzmir’i özetler misiniz? Sizden nasıl bir İzmir’i dinleriz?
Öncelikle İzmir yaşanacak bir şehir olmak zorunda. İnsanların yaşamını kolaylaştırıcı şeyler yapmak gerekiyor. Fevzipaşa Bulvarı’ndan, Basmane Garı’na oradan Kadifekale’ye; Kadifekale’den Varyant’a oradan Konak’a kadar olan bölüm İzmir’in eski şehridir. Bu eski şehirin özelliklerini ve güzelliklerini ortaya çıkararak korumak gerekiyor. Ve buna göre de planlar, projeler yapmak durumundayız. Öyle güzel yapılar var ki. Bunları ortaya çıkarmak o kadar zor değil. Ayrıca İzmir’in geleceğine yönelik gelişen bir bölgesinin de olması gerekiyor. Aslında bu plan Rahmetli Başkanımız Ahmet Piriştina zamanında yarışma biçiminde ortaya çıkmıştı. İzmir’in çarpık yapılaşan semtlerinde de çok büyük sorunlar var. Bunlar kesinlikle düzelmeli. Hayal ettiğim İzmir bu.
* Sizin hayalleriniz bir süre sonra kentin vizyonu oluyor...
Evet ve o kadar çok şey var ki... Örneğin Tepekule. İzmir’in ilk doğduğu yer Bayraklı sırtlarındaki Tepekule’ye denizi ulaştırabiliriz.
* Bayraklı sırtlarına denizi mi ulaştıracaksınız ?
Tabii ki, biz bunu projelendirdik. Orada yapılacak çalışmalarla deniz kulesini de ortaya çıkarabiliriz. Bize versinler 2 ayda denizi götürürüz.
Yer verilsin özel tur başlatalım
* Siz hep “İzmir geri gidiyor” eleştirilerine karşı çıktınız..
İzmir’in kıymetini bilmesek de yakın zamandan örnek vereceğim; Önceki gün Londra finans sektörünün güçlü ismi Lord Mayer İzmir’e geldiğinde körfezden gözlerini alamadı. Ama tabii şu ayrı bir konu... Öncelikle “İzmir’e gelen insan ne yapsın?” diye bakmak ve gelecek planlamasını buna göre yapmak lazım. Turiste, Levanten turu, Rum turu ya da antik çağ turu yaptırabiliriz, bir körfez turu yaptırabiliriz. Bütün bunlarla ilgili projelerimiz de hazır. Yol güzergahına göre rehberlerin kelime kelime ne söyleyeceğini dahi yazdık. Hazır durumda. Turistlere yaklaşık 9 ayrı tur yaptırabiliriz. İzmir’de dahi, Efes’e, Sart haraberlerine gitmeyen o kadar çok kişi var ki... Bize bir yer gösterilsin. Tur otobüslerimizi oradan çıkartalım, herkes otobüslerin nereden tura çıkacağını bilsin...
* Bu turlar hemen başlayabilir mi ?
Evet hemen başlar. Turlarla Bergama’ya gidilebilir, Şirince’de yemek molasının ardından Efes’e geçilebilir. Bu turların ilk zamanlarında müşteri çok olmayacaktır. Desteklemek gerekiyor. Biz İzmir Ticaret Odası olarak destek vereceğiz, yeter ki turlar otursun. İzmir’in herşeyi turizm. Turizm o kadar çok sektörü hareketlendiriyor ki. Bunun yanında, yaşamı hareketlendiriyor, moral getiriyor şehire. Ticaret Odası olarak turizmin önünü açmak için, turisti getirmek için ne yapmak gerekiyorsa yapacağız. Kongre turizminden, sağlık turizmine kadar pek çok konuya biz elimizden gelen desteği vermeye devam edeceğiz. Yakın zamanda kongresini İzmir’de yapanlara otellerde yardımcı olacağız. Örneğin iki kongresini otellerde gerçekleştiren şirketlere, bir kongreyi ücretsiz olarak sağlayacağız.
* Tüm bu projelerin arasında ‘İzmir için en çok önemsediğiniz proje nedir’ diye sorsak...
Çok konu, çok proje var. Mesala kent dönüşümünü de gerçekleştirirsek hayal ettiğimiz İzmir’e kavuşabiliriz.
Kent dönüşümü dediğimiz zaman 50 ayrı sektörü hareketlendiriyor. İnşaat sektöründen, mobilyacıya, perdeciye, elektronik sektörüne kadar birçok sektörü tetikliyor. Kent dönüşümünün getirdiği milli gelirin yanına EXPO’yu da koyarsan, Türkiye’nin milli gelir ortalamasının iki katı oluyor neredeyse.
* İnsanların kullanabileceği alanlar ideal olmalı..
Evet her projede hem ekonomik durum değerlendirmesi yapmak hem insanların yaşam alanı olarak kullanmasına önem vermek gerekiyor. Projeyi yapıp bitirdik, kim oraya neden gitsin? Fonksiyon kazandırmak gerekiyor. Dalgakıranı almamızın nedenlerinden biri bu. İnsanlar oraya tekneye bakmaya gidecekler, dinleti alanına gidecekler, fenerlerde kafeler var. Yani insanların buraya gelmesiyle ilgili fonksiyon kazandırmaya çalışıyoruz. Örneğin Havagazı güzel bir yer ama çoğunlukla boş duruyor. Çok ufak dokunuşlarla İzmir’de farklı şeyler yaratabiliriz. Mesela Basmane Garı da çok güzel bir yer olabilir. Karadeniz yemeğinin, Samsun’un pidecisinin, Diyarbakır’ın yemeğinin farklı lezzetlerle beraber sunulacağı harika bir yer olabilir. Salepçioğlu Camii 1904’te barok stilinde yapılmış harika bir cami. Önüne kocaman bir işhanı eklemişiz ve cami kaybolmuş gitmiş. Salepçioğlu Camisi’ni de ortaya çıkarmalıyız.
35 projenin çoğu bizim projemiz
* İzmir’in genel silüeti için neler yapılabilir?
Şu anda böyle bir çalışma yürüyor. Mimarlar seçildi, 10 bölgeye ayrılmış şekilde çalışmalarını yapıyorlar. Bu kapsamda İzmir’in bir rengi, kimliği olması düşüncesiyle bundan sonraki ruhsatları verirken de dikkatli olmak gerekiyor. Yeni cepheler yaratmak gerekiyor. Biz hep sefertası gibi binalar yaptık. Mesela Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’nda birbirinin kopyası binalar var. Bir kaç değişik yapının dışında hepsi aynı.
“Bakanlar İzmir için şans”
* Hükümet’in İzmir için 35 projesi realize olmaya başladı. Siz olsaydınız 35 projeyi nasıl sıralardınız?
Biz projeleri zaten sıraladık. Hatta 35 değil 36 yaptık. Başına da EXPO’yu koyduk. EXPO’nun ardından diğer projeleri sıraladık. O sıralamayı Meclis Üyelerimizle beraber yaptık. İzmir için belirlenen 35 projenin çoğunluğu daha önce bizim hazırladığımız, kent için gerekli projelerdir. Sonuçta İzmir’in şansı döndü. Özellikle iki Bakan, Binali Yıldırım ve Ertuğrul Günay, İzmir için bir şans. Bunu da her alanda hissediyoruz.(Kadir Çetinkaya/Milliyet Ege)