CHP'de il kongre süreci için eski başkanlar ne dedi?

Mehmet İŞLER /EGEDESONSÖZ - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) alevlenen kurultay tartışmalarıyla hareketleri günler geçiriyor. Halk oylamasının kampanya döneminde ‘hayır’ blokuna önderlik eden parti bir yandan yüzde 49’luk kitleyi kaybetmeden 2019’a hazırlanmayı amaçlarken bir yandan da olağan kongre sürecini uyumlu bir şekilde yürütmeyi hedefliyor.

Olağan kurultay için işleyecek takvimin belli olmasıyla birlikte ise Genel Merkez odaklı kulislerin İzmir’e yansıması da hissedildi. İzmir İl Başkanı Asuman Ali Güven de mahalle delege seçimleriyle başlayacak süreçte kurultaydan önce gerçekleşecek il kongresinde aday olup olmayacağıyla ilgili, “Benim siyasi anlayışıma göre aday olunmaz aday önerilir. Eğer ben uygun görülüyorsam teklif edilir, benim de şartlarım uygunsa kabul ederim” açıklamasını yapmıştı.

İzmir’de il başkanlığı görevini yürütmüş eski başkanlar da gelinen noktada Egedesonsöz’e değerlendirmede bulundu. Mevcut il yönetimi, referandum dönemi ve yaşanacak süreç için açıklamalar yapan eski başkanlar birbirinden önemli mesajlar verdi.

ANCAK FALA BAKMAYA BENZER!
İzmir Milletvekili ve İl eski Başkanı Tacettin Bayır, “Partinin olağan kongre süreci başladığında önce mahalle delege seçimleri yapılır. Dolayısıyla oradan ilçe delegeleri seçilir. Sonra ilçe kongreleri yapılır. İlçe kongrelerinden de il delegeleri seçilir. Bana göre il başkanlığının sonucu ne ve kim olur gibi bir yorum yapmak ancak fala bakmaya benzer” dedi.

İZMİR’DE İKİLİ, ÜÇLÜ BİR YAPI OLDUĞU GÖRÜLÜYOR!
Bayır, “Sayın başkanın da aday olup olmama noktasında ilçe kongrelerine bakacaktır. Kimler kazanıyor? İl delegasyonu nasıl yapılanıyor? Şu an İzmir’de ikili, üçlü bir yapı olduğu görülüyor. Artı buna bir de muhtemel adayları düşünürsek o insanların da içeride müdahaleleri olacaktır. Yani Muharrem İnce’yle, Fikri Bey’le, Deniz Bey’le, Kılıçdaroğlu’yla siyaset yapmak isteyenler… Bunun bu kongreye nasıl yansıyacağını görmek lazım. Karşıyaka’yı, Buca’yı, Bornova’yı kim aldı? Bu sonuçları görmeden ipi şu göğüsler demek pek doğru değil bence. Daha önce de söylemiştim. Bizim burada birbirimize çelme takmak gibi bir lüksümüz olmamalı. Parti içi ayrışmadan çok birlik mesajlarıyla yürümeliyiz. Dere geçerken at değiştirilmez.  Yüzde 49’luk blok oluştu referandum sürecinde. Bu bloku bir araya getirmenin koşullarını yaratarak 2019’da bu blokla bir Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlamamız gerekiyor. Dolayısıyla CHP’nin seçimlere 2 yıl kala yapacak olduğu bu il ve ilçe kongrelerinde bir ayrıştırma değil bütünleştirmeyi sağlamak gibi bir sorumluluğumuz var” açıklamasını yaptı.

AMA YÜZDE 1’İNİ BİLE ALANA İNDİREMİYORSUNUZ!
Olağan kongre süreçlerine ilişkin bilgi veren Bayır, “Ben 35 yıldır kongrelerin özelliğini gördüm. Mahallede bir delege seçimi yaparsınız. İki grup seçime girer. Kaybeden grup seçilemeyince kendisini dışlanmış hisseder. Aktif siyasetten pasife geçer. Orada seçilen delege ilçe kongresine gider. İlçe kongresinde 2 ya da 3 aday çıkar gurubun birisi diğerini destekler. Kazanan aday ve onu destekleyenler aktif siyasette yer alır, kaybeden taraf küser. Demek ki bu parti bana ihtiyaç duymuyor gibi düşünür. İl kongresine gelinir, orada da aynı şeyler olur. 2-3 aday çıkar. Birileri destekler. Orada o kazananlardan kurultay delegeleri oluşur. Kaybeden kesim demek ki 2 sene kenarda bekleyeceğiz gibi algılar. Bu yüzdendir ki partinin 140 bin üyesi var. ‘Hadi kardeşim Cumhuriyet Meydanı’nda 19 Mayıs’ta bir etkinlik var’ dersiniz. Yüzde 10’u gelse 14 bin kişi yapar. Yüzde 1’i gelse bin 400 kişi yapar. Ama yüzde 1’ini bile alana indiremiyorsunuz. Yani bu demokratik gibi görünen seçimler aslında partide küskünlükleri getiriyor. Burada bir ortak çalışmayla bütünleşmek lazım. Mesela mahalle delege seçimlerinde ayrışmalı listeler çıkarmak yerine kendi aramızda konuşarak, yakışan kimse, kim daha fazla zaman ayıracaksa o insanlarla ortak liste yapmak lazım. Şuncu buncu diye ayırmamak lazım. Biz burada kurultay hesabıyla ‘İnce’ciler, ‘Sağlar’cılar, ‘Kılıçdaroğlu’cular gibi ayrışmalarla listeler yapılırsa bunun bu partiye hiçbir faydası olmaz. Aklın yoluyla ortak listeler yapılmalı. Herhangi bir kırgınlığa mahal bırakılmamalı. Herkesi kucaklamalı. Alt kimliğine, memleketine bakmadan birbirimizi kucaklayarak bir maraton koşusunda nefesi en fazla yetecek kadar uzun kim koşacaksa o arkadaşlarımızı seçerek bir yerlere taşımak gerekli. O zaman 2019’a odaklanırız ve sonuç alırız. Bu kongrelerde şununla olursa daha iyi olur gibi yorumlar partiye zarar verebilir” diye konuştu.

VERİLEN EMEĞİ HOYRATÇA ELEŞTİRMEK DOĞRU DEĞİL
İl eski Başkanı Ali Engin, “Siyaset bir gönüllük işidir, aşırı profesyonel yaklaşımlar iyi değildir. İl başkanımız, yönetim kurulu ve ilçe başkanlarımız süreçte çalıştı. Onun değerlendirilmesi ileride ortaya çıkar. Arkadaşlarımız görevdeyken verilen emeği hoyratça eleştirmek de doğru değil. Ama hepimizin eksikleri var. Bu amatörce yapılan bir iş” dedi.

HEPİMİZ TARİH ÖNÜNDE ÇOK BÜYÜK VEBAL ALTINDA KALIRIZ!
Geride kalan halk oylaması hakkında konuşan Engin, “Cumhuriyet tarihinin en önemli ve ilginç seçimini yaşadık. Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere bu ‘hayır’ kampanyasına destek veren herkes önemli bir iş başardı. Sessiz bir devrim oldu. Burada CHP olarak hiçbirimiz biz seçime giriyoruz demedik. Bu yeni olan bir şey ve benim uzun süredir savunduğum bir şey. Toplumun hiçbir kesimini dışlamadan sorunları tartışarak mevcuda odaklanarak herkesin bir araya getirilebileceği görüldü. Bu da tabi ki CHP ve sayın genel başkanımızın samimiyeti, ülke sevgisinin çok önemli olduğuna inanıyorum. Hele Kılıçdaroğlu’nun daha ikinci gün kurultay istenerek tartışılmasını, aşağıya indirilme çabalarını klasik bir siyaset olarak görüyorum. Bu partiye yapılan yanlıştır. Eski, yeni arkadaşlarımızın yaptığı değerlendirmeler, hızla aday belirlensin demeler, önermeler, hızlı hareket edelim lafları doğru bir iş değil. Parti tabanı ve seçmenimiz de bunu farkında ve prim vermedi. Parti her dönem kendini yeniliyor. Partiye emek verenleri öne çıkarıyor. Ben de partime uzun yıllar emek verdim, İzmir İl Başkanı olma onurunu yaşadım. Partime hizmet ettim, toplumun her kesimini birleştirmeye çalıştım. CHP her kongreden mutlaka yenilenerek çıkıyor. Ben bu kongrenin de bu atmosferde toplumu kucaklayan, tecrübeli olan insanların göreve gelmesini arzu ediyorum ve bu yönde de çaba göstereceğim. Partide hiçbir ayrım yapmamamız lazım. Belki ilk defa hepimizin şapkamızı önümüze koyup hiçbir arkadaşımızı dışlamadan, eskiden bana oy verdi vermedi demeden, kongre, adaylık hesabı yapmadan, en iyileri seçmemiz lazım. Tek kriter bu olmalı bence. Bunu hem kurultay için hem il ve ilçe kongreleri için söylüyorum. Gruplar çatışmasına, yerel seçimlerin adaylık çalışmalarının alt yapısı olarak görmemek lazım. Herkesle iş birliği yapılabilmeli. Herkesi bu çalışmaya katabilmeliyiz. 2019’da önemli bir seçime gidiyoruz. Kimseyi dışlamaya hakkımız da lüksümüz de yok. Yoksa hepimiz tarih önünde hakikaten çok büyük bir vebal altında kalırız. Ben şahsen böyle yapmayacağım. Partiyi derleyecek, toparlayacak ve çok çalışacak insanlara destek olacağım” diye konuştu.

ADAY OLMAYI…
Engin kendisinin adaylık durumuna ilişkin ise, “Bir daha aday olmayı düşünmüyorum. Ben görev yaptım, bundan sonra aktif olmadan ve hiçbir görev almadan da partiye destek olabilirim. Görevi iyi yapacak arkadaşlara destek olacağımı söylüyorum. Ama ben kendim aktif olarak görev almayı düşünmüyorum” açıklamasını yaptı.

HEPSİ BOŞ HAYALLER PEŞİNDE KOŞULAN İŞLERDİR
İl eski Başkanı Bedri Serter konuşmasında CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı gerçekleşen çıkışlara ayrı bir parantez açtı. Serter, “Referandumda İzmir’de herkes elinden geldiği şekilde çalıştı. Ben hedefimi yüzde 72-73’lere koymuştum biz 68’de kaldık. Keşke 73 yapabilseydik. Ama herkes tüm gücünü sarf etti. Süreçten sonra hayır oyları gerçekten ön planda gözüküyor. Ama YSK’nın hatasından dolayı sonuç böyle çıktı. Süreç çok süratle 2019’da doğru gitmekte. Hayır blokunun başını çeken CHP’ye çok büyük sorumluluk ve yük düşmekte. Referandum sürecini başından sonuna kadar başarıyla götüren Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkanımızın sonuna kadar yanındayım. Kurultay sürecine girildi, kongreler yapılacak. Bizim partimizin doğaçlama yapısıdır bu. Ben il başkanlığı yapmış biri olarak kimseyi birbirinden ayırt etmem. Partiye üye olan herkes benim arkadaşımdır, dostumdur, partilimdir, emek harcayan insanlardır.  Süreci takip ediyoruz. Genel Başkan’a karşı çıkışların hiçbirini tasvip etmiyorum. Bu süreçte de Genel Başkan’la devamlı görüşüyoruz. Hepsi boş hayaller peşinde koşulan işlerdir. Ortak fikirler olabilir ve buluşacağız mutlaka. Üst yönetimimizdeki arkadaşlarımız hepsi aklı selim, iyi siyasetçilerdir. CHP önderliğinde 2019 seçimlerinde hayır blokundan özellikle CHP’li bir arkadaşımızı cumhurbaşkanı yapmak için mücadele edeceğiz” dedi.

BENİM BU SAATTEN SONRA TÜRKİYE SİYASETİNİ KONUŞMAM GEREKİYOR!  

İl Örgütü hakkında konuşmak istemeyen Serter, “İl bazında hiçbir değerlendirme yapmam. Arkadaşlarımız verilen görevi yerine getiriyorlar. Takip ediyorum. Çalışıyorlar, ellerinden geleni yapıyorlar. Benim bu saatten sonra daha büyük, Türkiye siyasetini konuşmam gerekiyor. Ben de ona bakıyorum. İl bazında herkes her göreve layıktır, devam eder. Herkesin başarısı kendine göre değerlendirilir” ifadelerini kullandı.

PARTİ YÖNETİMLERİ KLASİK ANLAYIŞTAN KURTULMALI
İl eski Başkanı Kemal Karataş da olağan kongre sürecinin nasıl işlemesi gerektiği yönünde yaptığı açıklamada önemli mesajlar verdi. Karataş, “Kongre süreçleri için çok erken… Daha takvim yeni yayınlandı. Parti bu referandum sürecini geride bıraktı. Şimdi önünde 2019 hem genel hem yerel seçimleri var. Türkiye’nin yeni bir döneme girdiği zamanda CHP yeni bir örgütlenme aşamasına gelmeli ve şemasını oluşturmalıdır. Hem tüzüğüyle hem yenilenmesi gereken programıyla bunları yapmalıdır. Parti yönetimleri klasik anlayıştan kurtulmalıdır. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu da zaman zaman bunları söylüyor. Sandıklarda görev yapan partililerden tutun yüzde 49’a ulaşan kitleye varıncaya kadar herkesin taleplerinin karşılanacağı modelin oluşturulması gerekiyor. Hemen ben il başkanı olayım, ilçe başkanı olmalıyım sevdalarına tutulan arkadaşlarımız bu yönetim erkinin çok ciddi ve önemsenen yer olduğu bilinciyle hareket etmeliler. Kongre sürecinde adaylar tesadüfen gelip birtakım kişilerin uyduları olarak seçilmemelidir. Delegelere çok büyük sorumluluk düşmekte. Örgütü delege ağalığı, delege arkadaşlığı, delege yoldaşlığından kurtarıp, hem partinin iktidarını hem de ülkenin geleceğini karartmak isteyenlere karşı topyekun olabilme mücadelesini verebilecek insanların bu göreve getirilmesi gerektiğine inanıyorum. Örgüt bunu nasıl başarır konusu önümüzdeki günlerde daha çok konuşulur ve tartışılır” diye konuştu.

ÖRGÜT SÜRECİN ÖNEMİNİN FARKINDA DEĞİLDİ!
Karataş ayrıca geride kalan 16 Nisan halk oylamasına ilişkin konuşurken İzmir İl Örgütü’ne eleştiride bulundu. Karataş, “Süreç çok önemliydi de onlar bu işin öneminin farkında değildi. Toplum İzmir’de hayır demeye hazırdı ve bunun gereğini yaptı. Eğer örgüt o bilinçte olabilseydi İzmir’de çok daha yüksek bir oranda hayır çıkabilirdi” dedi.

BULGUN: LÜTFEN KAVGA ETMESİNLER!
İl eski Başkanı Ekrem Bulgun ise, “Örgüt sakin olmalı. İnsanlar birbirine düşmemeli. Örgüt kongre sürecini iyi atlatıp göreve en iyi yapacak insanı getirmelidir. Seçimlere de CHP’nin en iyi şekilde hazırlanması gerekiyor. Referandumda çıkan netice iyi. Ama bu yalnızca CHP’nin değil. İzmir CHP önderliğinde hayırcıları bir araya toplamış oldu. Hedef yüzde 70’di. Yakın bir rakam buldular. Örgüt o mevzuda başarılı sayılır. Lütfen kavga etmesinler. Çünkü karşımızda çok demagoji yapan bir iktidar partisi var. En ufak bir şeyi büyütecekler. Buna fırsat vermesinler” ifadelerini kullandı.