Afgan çocukların kaderi şimdiden belli

Pakistan'da yaşayan 1.7 milyon Afgan mültecinin çocukları yoksulluk içinde yaşıyor. Onların kaderi şimdiden belli. Ya yoksulluk içinde ölüp gidecekler ya da Taliban'a katılacaklar.’

 

Uluslararası haber ajansı Associated Press'e (AP) sekiz fotoğraf düştü. Gelen fotoğrafların hepsi de çocuklara aitti. Bir karede henüz yürümeye yeni başlamış bir erkek çocuğun yüzüne üç tane kara sinek konmuştu. Başka bir karede ise iki küçük kız çocuğu, kucaklarında su dolu pet şişeleri. Suyun çamurlu bir dereden doldurulduğu çok net görülüyor. Peki bu fotoğraf nerede çekildi. Ve çocuk olmalarına rağmen niçin aslında her şeyin farkında gibi görünüyorlar. Onlar Afgan çocukları, fotoğraflar ise Pakistan'nın Rawalpindi kentindeki Afgan mülteci kampında çekildi. 

 

Pakistan'da şu anda 1.7 milyon Afgan mülteci yaşıyor. Rawalpindi Mülteci Kampı'nda da hala 100 binden fazla Afgan bütün zorluklara rağmen hayatlarını sürdürmenin savaşını veriyor. Aslında Taliban'ın tahtından düşmesinden bu yana Afganistan ve İran'da yaşayan 5 milyon Afgan ülkelerine geri döndü.

 

Birleşmiş Milletler Mülteci Ajansı (UNHCR) bu insanların doğdukları yerlere dönmesi için elindeki imkanları seferber ediyor. Pakistan ve İran, ülkelerindeki Afgan mültecilerin gitmesini istiyor. İran ülkesinde kaçak yaşayan, pasaportu bulunmayan Afganların tutuklanacağı yönünde bir yasa bile çıkardı.

 

 

Pakistan'da Taliban'ın militan kaynağının özellikle ülkesindeki mülteci kampları olduğunu iddia ederek, Afganların dönmesi için baskı yapıyor. Taliban'ın militan kaynağının Pakistan'daki mülteci kampları olduğu bir gerçek. Ancak burada yetişen çocukların Taliban'a katılmak dışında pek bir şansları yok. Pakistan'da hayatın içine giremiyor, okula gidemiyorlar. Sadece Taliban onlara bir gelecek vaad edebiliyor.

 

Birleşmiş Milletler Mülteci Ajansı'nın verilerine göre savaşlar, iç çatışmalar ve yoksulluktan dolayı dünyada 44 milyon insan mülteci olarak yaşamak zorunda kalıyor. BM Mülteci ajansının ilgi alanında olan mültecilerin 10 milyonu başka bir ülkede yaşarken, milyona yakın da kendi ülkeleri içinde yer değiştirmek zorunda kalmış.

 

Mülteci, 1951 Cenevre Sözleşmesi’’ne göre, 1951 yılından önce Avrupa’’da meydana gelen olaylar nedeniyle ırkı, dini, milliyeti, belirli bir sosyal gruba mensubiyeti, siyasi düşünceleri nedeniyle kendi ülkesinde zulüm görmekten haklı bir korku duyan, bu korku sebebiyle ülkesinden kaçmak zorunda kalan, başka bir ülkeye sığınan kişi olarak tanımlanmıştır. Bu tanımın içinde önemli olan iki nokta mültecinin kendi ülkesinin dışında olması ve haklı korku duymasıdır. (Mustafa Karakuş ’– Hürriyet)