İZMİR - Henüz 14 yaşındayken annesi Naciye ve babası Ahmet'le birlikte Samsun'a gelip yaşamaya başladığını söyleyen 32 yaşıdaki Adcigeran şunları anlattı: "Annem ve babam ölünce amcamın yanında yaşamaya başladım. Burada, TIR şoförlüğü yapan Alişan Tecen'le tanışıp evlendik. Kendisinden hamile kaldım. Eşim, kızıma 2.5 aylık hamileyken Hırvatistan'da, kendi doğum gününde geçirdiği kaza sonucu yaşamını yitirdi. Kızım doğduktan sonra birlikte önce Ankara'da ardından İzmir'de kalmaya başladım. Eşimin annesi ise çocuğun oğlundan olmadığını iddia etti. Eşimin mezarını açtırıp DNA testi yaptırdım. DNA testi sonucu çocuğun eşimden olduğu tespit edildi. Bunun üzerine kayınvalidem, torununu almak için her yolu denedi. Eşimin teyzesi Yeter Polat ve kayınvalidem birlikte, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na dilekçe verip, benim uyuşturucu kullandığımı, fuhuş yaptığımı iddia etti. Bu dilekçe üzerine, Ankara 2'inci Çocuk Mahkemesi, kızımın devlet koruması altına alınmasına karar verdi. İzmir Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü görevlileri, oturduğum eve polisle birlikte gelip kızımı aldı."
'İFTİRA ATTILAR'
Kendisine iftira atıldığını öne süren Adcigeran, yapılan testlerle uyuşturucu kullanmadığına ilişkin rappor ve fuhuştan hiçbir sabıkasının olmadığına dair belgeler aldığını söyledi. Gözü yaşlı anne, Ankara 2'inci Çocuk Mahkemesi'nin, üç yıl önce görülen dava sonucunda, devlet koruması altında olan küçük İpek'in babaannesi Sevgi Güney'de kalmasına karar verdiğini belirtti.
HUKUKİ MÜCADELE BAŞLATTI
Adcigeran, mahkeme tarafından kızı İpek'in kayınvalidesine verilmesinin ardından hukuk mücadelesine giriştiğini, aldığı geçici oturma izninin süresinin dolması nedeniyle, davanın düştüğünü belirttti. Adcigeran duygularını şöyle dile getirdi:
"Kızımı benden kopardılar. Ben onsuz yapamıyorum. O daha küçük bir bebek. Anne sevgisine ihtiyacı var. Kızımı geri almak için her yola başvuracağım. Kayınvalidem, kızımı bana göstermemek için elinden geleni yapıyor. Haymatlos (vatansız) olduğum için çalışma iznim gecikiyor. Bebeğimi almak için her türlü hukuk mücadelesine başvuracağım. 2007 yılından beri vatandaş olmak için bekliyorum. Geçici oturma izni alıyorum, süresi bitince polis beni yakalıyor. Yeniden oturma izni almak için para lazım. Bu parayı ödemek için pavyonlarda çalışıyorum. Üç yıl içinde 10 kez polis beni yakaladı. Yabancıların bulunduğu misafirhanede uzun süreler kaldım. Artık dayanacak gücüm kalmadı."
MEKTUPLA YARDIM İSTEDİ
Gözüyaşlı genç kadın, son umut olarak derdine çare bulunabilmesi için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na mektup yazıp yardım istediğini söyledi. Uzun yıllardır Türkiye'de yaşadığını, kendisini bir Türk gibi gördüğünü belirten Adcigeran, "Bu benim son şansım. Başbakan bana yardım etsin. Ben vatanımda yaşayıp ölmek, kızıma kavuşmak istiyorum. Artık polis ile köşe kapmaca oynamak istemiyorum. Başbakan, benim derdime inşallah çare olur. Son umudum o. Kalıcı oturma izni ve vatandaşlık verilirse, artık istediğim gibi sokağa da çıkacağım. Başbakan benim sesimi duysun."(DHA)