İZMİR - Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ecrimisil ve gürültü yönetmeliği ile ilgili önemli adımlar attıklarını söyledi. Çeşme Altınyunus Otel'de turizm sektörü temsilcileriyle bir araya gelen Günay, yaptığı konuşmada Türkiye'nin 3-4 yılda kültür altyapısının sağlandığını ve dünyada turizm alanında 7. sıraya yükseldiğini belirtti.
Dünyada turizm sektöründe 2009 yılından bu yana gerileme yaşandığını, Türkiye'de ise turizmde ilerleme kaydedildiğini belirten Günay, ülkedeki turizm potansiyelinin yükseldiğini, turizm deyince akla sadece ''tatil'' kelimesinin gelmediğini vurguladı.
Türk turizminin 8 yılda büyük hızla geliştiğine işaret eden Ertuğrul Günay, geçen yılki turizm sezonunun 28,6 milyon yabancı ziyaretçiyle kapatıldığını dile getirdi.
Konaklama tesisi, turizm yatırımı ve nitelikli yatak sayısıyla turist sayısı arasında bire bir ilişki bulunduğunun altını çizen Günay, Türkiye'nin turizmdeki gelişme hızı göz önüne alındığında İzmir'in konaklama tesisi konusunda geri kaldığını, kendini geliştiremediğini söyledi.
Günay, İzmir'de turizmin gelişmesi ve nitelikli yatak sayısının artması için özel ya da kamu arazileri bulmaya çalıştıklarını belirterek, yapılan çalışmaların açılan davalar nedeniyle aksadığını vurguladı. Turizmin ''sürdürülebilir'' olmasını esas hedef olarak aldıklarını kaydeden Bakan Günay, şunları söyledi:
''Türkiye'de çok nitelikli otellerimiz var. Bazı bölgelere bakıyorsunuz çok lüks oteller var ancak arkasında da gecekondu şeklinde bir yapılaşma var. Turistik tesislerin arkasında çirkin yapılaşmayı önlemek gerekiyor. Turizmin önemli gelir getirici ayaklarından biri nitelikli konaklama tesisleridir. Buna yönelik yatırım yapılması gerekiyor. Turisti cezbeden yerleşim yerleri yapmalıyız. Yaşam tarzımızı da turistlere sergilemeliyiz. İzmir'de sürdürülebilir bir turizm yapmalıyız. Onu da bu bölgede yapabiliriz.''
Yaptıkları turizm hamlesiyle Türkiye'yi dünyada tanınır bir ülke haline getirdiklerini, bununla birlikte yeni bir konsept yaratmayı düşündüklerini ifade eden Ertuğrul Günay, bunun için Ege Bölgesi'nin çok uygun olduğunu dile getirdi. Yapılaşma yoğunluğunu öngören bir turizm konsepti yerine doğa ile iç içe turizm konsepti düşündüklerini söyleyen Günay, Çeşme'deki termal suyu turist için daha cazip bir hale getirebileceklerini ifade etti.
Günay, Çeşme'de yıllardır süren ecrimisil ile gürültü sorunu konusunda önemli adımlar attıklarını ve mesafe aldıklarını söyledi.
Turizmin altyapısına katkı koymak için çalıştıklarını anlatan Bakan Günay, ''İzmir'e 1 milyon 200 bin turist gelmiş. Bunu nasıl yukarıya çıkarabiliriz? Bunun için çabalıyoruz. İzmir'i tanıtmaya çalışıyoruz'' dedi.
Bölgede her türlü coğrafi zenginliğin bulunduğuna işaret eden Ertuğrul Günay, Ege'de turizme sanatı da ekleyebileceklerini, bunun için de Ege Antik Sahnelerde Sanat Festivali adıyla festival düzenlemek istediklerini, ancak bu festivalin 1 hafta-10 gün değil, yaz boyu sürmesi için çalıştıklarını kaydetti.
Ertuğrul Günay daha sonra Çeşme Marina Hulda Sanat Gemisi'nde incelemelerde bulundu.
Gemideki incelemeleri sırasında MHP'li bazı milletvekillerinin istifasını duyan Bakan Günay ''Hayda'' şeklinde tepki verdi.
"HER TÜRLÜ TURİZM İMKANI VAR, İŞBİRLİĞİ YAPACAK İRADE YOK"
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Antalya ve Muğla'nın sahip olduğu her türlü turizm imkanının İzmir ve yöresinde de olduğunu belirterek, ''Ancak işbirliği yapacak irade yok'' dedi.
.
Çeşme’de partisinin seçim bürosu açılışına katılan Günay, buradaki konuşmasında, Türkiye'de, oteller ve konaklama tesislerinin çoğalmasıyla gençlerin iş bulduğunu ve turizm sektörünün bereketinden bütün sektörlerin yararlandığını belirterek, Çeşme'nin turizm zenginliklerini dünyaya daha fazla tanıtmak için çabaladıklarını söyledi.
Antalya'nın, İzmir'e göre yaklaşık 8 milyon fazla turist çektiğini, İzmir'in bu alandaki geri ve geç kalmışlığını aşmaları gerektiğini ifade eden Günay, şöyle konuştu:
''Turizm için iş birliğine gayret gösterilmesi gerekiyor. Turizmi geliştirmek, bakanlık olarak benim sorumluluğumda. Hangi yerel yönetim Ankara'ya geliyor, çok şey istiyor ve köstek olmuyorsa, daha çok kazanıyor. Turizm konusunda siyaset yapmak istemiyorum. Turizm, Türkiye için çok özel bir alandır, günlük siyasetin dışında tutulmalıdır.''
Günay, turizm açısından gelişen illerde siyasi gerginliğin değil, iş birliği anlayışının hakim olduğunu savunarak, Antalya, Muğla ve Mardin'i buna örnek gösterdi.
Sandıktan çıkan sonuca herkesin saygı duyması gerektiğini, aynı şekilde bakanlara da saygı duyulmasının zorunlu olduğunu vurgulayan Günay, İzmir'de de Türkiye'nin her yerinde olduğun gibi iş birliği yapmak istediklerini belirterek, şöyle devam etti:
''Beraberce iş yapmak için ortak irade ortaya koyunca, ortaya çok güzel şeyler çıkıyor. Antalya ve Muğla'nın sahip olduğu her türlü turizm imkanı, İzmir ve yöresinde de var, ancak iş birliği yapacak irade yok. Biz, doğayı, ağacı, kumu, güneşi korumaya çalışıyoruz. Bunlar olmadan, turizm olmaz. Ancak bazıları sanki biz bunları korumuyormuşuz gibi davranıp gidip dava açıyorlar ve bu bölgeye gelecek yatırımları engelliyorlar. Bu yüzden de İzmir kaybediyor.''
''SİYASİ ÖNYARGILARI BİR TARAFA BIRAKALIM''
Günay, başka bölgelerde turizm açısından çok hızlı ilerleme kaydettiklerini dile getirerek, yerinde saymanın İzmir'e yakışmadığını ve burada yaşayan insanların bunu hak etmediğini ifade etti.
TOKİ evleri için yapılan planlamaya Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından izin verildiğine değinen Günay, ''Çeşme'de birileri sorun çözmeye değil, sorun çıkarmaya çalışıyor. Hiçbir yatırımı engelleme düşüncemiz yok. Biz, hizmet yapmak istiyoruz'' dedi.
Günay, İzmir'in gelişmesi ve gecekondu görünümünün ortadan kaldırılması için çalışacaklarını anlatarak, şunları kaydetti:
''(İzmirlileri gecekondudan kurtaralım) diyoruz, burayı kent yapalım istiyoruz. İzmir'i Türkiye'nin batıya açılan yüzü yapalım. Bunun için planlama yapmaya çalışıyoruz. Biz daha ne yapalım? Bugün bazı partilerin başına gelenlere üzülüyorum. Siyaset karalamak değil, hizmet yarışı olsun istiyoruz. (Ben gelmedim kavga için) deyip yoluma devam etmek istiyorum. Her şeyi engellemeye çalışan zihniyet İzmir'i ileriye götürmedi. Bu, İzmir'in emanetine bize verin, İzmir'in çağdaş medeniyetler seviyesine nasıl taşınacağını hep beraber görelim. Dünyanın en önemli yatırımcılarını getirmek için çabalıyorum. Bunlar, çocuklarımızın geleceğidir. Ayrımları kaldırdık, hepimiz Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyız. Lafla değil, işle Atatürk'ün hayalini gerçekleştirelim. Bu memlekete yatırım yapalım, medeniyetler seviyesine yükseltelim ve siyasi önyargıları bir tarafa bırakalım.''