İZMİR - İzmirli işadamı Can Ortabaş, palmiyeden sonra şarap işinde büyüyor. Urla'nın Karaburun Yarımadası'nda 2 bin dönümlük bir alanda Avrupa'nın en büyük palmiye çiftliğini kuran Can Ortabaş, aynı zamanda üç ortağıyla beraber Urla'nın kimliğini değiştirecek bir bağcılık projesinin de mimarı. "Hayatımın en büyük aşkı" diye nitelendirdiği doğaya olan tutkusu, Ortabaş'a bugün uluslararası bir marka haline gelen Uzbaş'ın temellerini attırmış. İzmir Urla'yı uluslararası bir marka yapmak için 15 yıl önce yola çıkan Can Ortabaş, ilçenin Fransa'nın Bordo, İtalya'nın Toskana, ABD'nin Napa bölgesi gibi şarap ve turizm merkezi olabilmesi için günde 18 saat çalışıyor. Deniz Barçın, Bülent Akgerman ve Yavuz Karacasulu ile yola çıktıklarını anlatan Ortabaş, 8 milyon Euro'luk yatırım yaptığı Urla Şarapçılık'la ihracata başlamış durumda. İlk ihracatını da dünyanın en zor pazarlarından Japonya ve Çin'e yapmış. Ortabaş, şöyle diyor: "Eski bağ setlerini renöve ettik, toprağı hazırladık, çeşitleri belirledik, dikim yaptık. Şu an bu bağlar 10 yaşına geldi. Biz ise 1.5 sene önce yaptığımız şarapları ilk kez geçen yıl piyasaya sunduk. Ürünlerimiz şarap severlerin büyük beğenisiyle karşılandı ve aldığı ödüllerle bunu tescilledi."
25 EUROLUK ŞARAPLAR
İlk üzümleri 2008'de hasat ettiklerini söyleyen Ortabaş, 350 dönüm bağdan 150 bin şişe kadar şarap ürettiklerini, hedef kitlelerinin A plus olduğunu söylüyor. Japonya'ya gönderdikleri ilk 5 bin şişelik şarapların içinde 25 euro bandında şaraplar bulunduğunu da belirten Ortabaş, "Türkiye'den 8- 9 euroların üzerinde ciddi ihracat yapılmadığı düşünülünce bu bizim açımızdan oldukça önemli. Çin ve Portekiz'den distribütörlük istekleri var. Rusya'dan talep aldık. Şu an 4 ürünümüz bitti. Bazı ürünlerde ürettiğimizin 4 katı sipariş aldık. İç pazarda müşterilerimiz Sunset, Papermoon, Cipriani, Masa, Ulus 29 gibi A sınıf restoranlar" diyor.
IRAK'A DA PALMİYE SATIYOR RUSYA'YA DA
15 yıl önce bir gayrimenkul yatırımı olarak Urla'da 2 bin dönüm arazi aldığını ifade eden Ortabaş, 30 milyon euroluk yatırımla Uzbaş Çiftliği'ni kurmuş. Ortabaş, "54 ülkeye gittim ve arboretum (bitki koleksiyonu) oluşturdum. Ege ve Akdeniz'de olmayan ama olabilecek olan yüzlerce çeşidi denedim. 58 çeşidimiz var. Himalayalar'dan Patagonya'ya kadar çok geniş bir coğrafyadan farklı çeşitler getirdik. Çoğu tropikal ama 6 bin çeşidinden sıfırın altında 25-30 derecede yaşayabilenler bile var. Kalem servide dünyanın en büyük üreticisi olduk. Her yıl 40 bine yakın aşılı kalem servi üretiyoruz" diyor. Ortabaş, Uzbaş çiftliğinde ürettiği palmiyelerle de dünyanın en büyüklerinden biri olmuş. Palmiyeleri ve dış mekân bitkilerini yurtiçinde Reina, Suada, Bodrum Kempinski, TAV Havaalanı gibi pek çok prestij noktasının yanısıra Irak, Dubai, Gürcistan, Yunanistan ve Rusya'ya sattığını anlatıyor. Ortabaş, Uzbaş çiftliğinde 184 kişiye istihdam sağladıklarını belirterek, "Bu yıl satışlarda yüzde 40 artış var" şeklinde konuşuyor.
6 BİN ŞİŞELİK ŞARAP KOLEKSİYONU VAR
İzmirli işadamı Can Ortabaş, sadece şarap üreticisi veya ihracatçısı değil aynı zamanda eski şarapları toplayıp koleksiyonunu yapan bir kişi. Büyük bir mahzenin içinde 18'inci yüzyıl şaraplarının da yer aldığı çok eski şaraplar bulunuyor. Ortabaş'a mahzendeki şarap sayısını suruyoruz. Aldığımız cevap da iyi bir koleksiyoner olduğunu kanıtlıyor: "6 bin şişelik geniş bir koleksiyonum var."
'HÜKÜMETİN YAPTIĞINI BABAMDAN ALMADIM'
Can Ortabaş, hükümetin şarap sektörüne büyük destekler verdiğini de şöyle anlatıyor: "12 yıl önce başlayan bu serüvende bana çok soru soruldu. Türkiye'de hep bir tartışma var. Fırtınanın gözüne doğru gidiyorsun, bu ülkenin alkole bakışını biliyorsun dediler. Ben de buna hiç inanmadım ve hayalimin peşinde gittim. Urla'ya faydalı olacağına inandım. Bir gün tereddüde uğramadan devam ettim. İş kurarken babamdan bile sermaye almamıştım. Bu almadığım parayı bana AK Parti hükümeti verdi. Üstelik üzüm bağlarına, şarap üretimi için. Tarım İl Müdürlüğü'nden 175 bin lira tarımsal ödül kazandım." Ortabaş, bir süre önce Seferihisar'da yapılan 'Teos Bağ ve Şarap Çalıştayı'nın bütün giderlerinin de Ertuğrul Günay'ın talimatıyla Turizm Bakanlığı'nın karşıladığını belirtiyor. Ortabaş, "Bu beni çok mutlu eden ve heyecanlandıran bir şey" diyor.
CİPRİANİ'YLE ABD'YE
Can Ortabaş, Cipriani'nin Urla Nero d'Avola'yı Amerika'daki restoranlarına koyacağını da söylüyor. Hatta Ortabaş'ın anlattığına göre, şarapları bizzat 78 yaşındaki baba Arrigo Cipriani özel olarak istemiş.
RUSYA ENERJİ BAKANI ŞARABIMIZI TATTI
"Şaraba doğayı seven insanlar gelir" diyen Ortabaş, "Örneğin General Motor'un yönetim kurulu başkanı Hilton Oteli'nde binlerce insanla bir arada olmaktan zevk almayıp, gıcırdayan yataklı, beyaza boyanmış badanalı, 10 tane odası olan bir otelde kalmayı tercih edebiliyor ve eşiyle beraber organik tarımın yöntemiyle yetiştirilen domatesi gündüz tarlada çapalıyor, çapaladığı domatesi de akşam 25 euroya restoranda yiyor. Katma değer dediğim şey bu... Bir dünya kuruldu burada" diyor. Rusya ve Kazakistan'ın Enerji Bakanları'nın ayrıca Belçika Kralı'nın fabrikasını dolaşmaya geldiğini anlatan Ortabaş, "Normalde tanıyamayacağın insanları tanıyorsun. Bir anın oluşuyor. Bizim dünyamız bu. Şarapta sadece fabrikaya benzer kısmı şişelemedir. Geri kalanı aktarmadır soğutmadır. Şarabın turizmi muhteşemdir. Antalya'daki gibi adam gece gelip 50 dolara gelip gitmez. Türkiye'ye 7 kere gelmiş Türkiye'yi görmemiş. Otelden çıkmıyor ki... Kültürünü nerede satacaksın. Agro Turizm dediğimiz şey Urla'ya çok yakışıyor. Sezonu da 7-8 aya çıkartacak. İşte olay budur!"
(Sinan Özedincik, SABAH)