Amerika dünyanın en büyük teknolojik silah gücüne sahip bir ülkedir.
Öyle ki, Amerika bugün tüm askeri yatırım ve araştırmalarını durdurma kararı alsa, onun silah gücüne sadece iki ülke, ancak 20-25 yıl sonra yetişebilir.
Öyle ki, Amerika bugün tüm askeri yatırım ve araştırmalarını durdurma kararı alsa, onun silah gücüne sadece iki ülke, ancak 20-25 yıl sonra yetişebilir.
Böylesine önemli 'vurma-öldürme' gücüne sahip Amerika, 'Dünyanın Jandarması' olarak adlandırılır.
Peki, Amerika bu gücünü dünya barışı ve insanlığın gelişmesi için mi, yoksa başka ülkelerin insanlarını yok etme pahasına kendi yararı için mi kullanmaktadır?
Amerika'nın yakın tarihte Güney Amerika'da, Vietnam'da, Afganistan'da, Irak'ta, Tunus'ta, Libya'da, Mısır'da, Suriye'de yaptıklarına bakınca yapılanın 'Jandarmalık' değil, tam bir soygun ve katliam düzeni olduğu açıkça görülmektedir.
Peki, Amerika bu gücünü dünya barışı ve insanlığın gelişmesi için mi, yoksa başka ülkelerin insanlarını yok etme pahasına kendi yararı için mi kullanmaktadır?
Amerika'nın yakın tarihte Güney Amerika'da, Vietnam'da, Afganistan'da, Irak'ta, Tunus'ta, Libya'da, Mısır'da, Suriye'de yaptıklarına bakınca yapılanın 'Jandarmalık' değil, tam bir soygun ve katliam düzeni olduğu açıkça görülmektedir.
Örnek olarak Irak'ı seçelim;
Saddam gibi çılgın bir diktatörü önce kendi yararı için var edip İran'a karşı kullanan, sonra 'Irak'ta Kimyasal Silah' var diye yalan söyleyip Irak'ı işgal eden, Irak'ın tüm yeraltı ve yerüstü zenginliklerine önümüzdeki elli yıl için el koyan Amerika 'Dünyanın Jandarması' olarak değil, 'Vahşi Kovboy' gibi
davranmıştır. Irak'ta Amerika tarafından yapılan soygun ve yağma öyle bir açgözlülükle yapılmıştır ki, Iraklıların binlerce yıllık tohumlarını korudukları, geliştirdikleri 'Tohum Bankaları' önce soyulup Norveç'e gönderilmiş sonra da yerle bir edilmiştir. 'Irak'a demokrasi getireceğim' iddiasıyla giren Amerika,
dünyanın en zengin kütüphanelerine sahip Irak'ın binlerce yıllık kitaplarını, binlerce yıllık tarihi eserlerini çalıp ülkesine götürmüştür.
Bu hırsızlıkları yapan, suçsuz çocuk ve kadınları acımadan öldüren ve tecavüz eden Amerika, dünyanın jandarması değil, kendi çıkarı için öldüren-soyan-zorla alan eşkıyalar gibidir.
Saddam gibi çılgın bir diktatörü önce kendi yararı için var edip İran'a karşı kullanan, sonra 'Irak'ta Kimyasal Silah' var diye yalan söyleyip Irak'ı işgal eden, Irak'ın tüm yeraltı ve yerüstü zenginliklerine önümüzdeki elli yıl için el koyan Amerika 'Dünyanın Jandarması' olarak değil, 'Vahşi Kovboy' gibi
davranmıştır. Irak'ta Amerika tarafından yapılan soygun ve yağma öyle bir açgözlülükle yapılmıştır ki, Iraklıların binlerce yıllık tohumlarını korudukları, geliştirdikleri 'Tohum Bankaları' önce soyulup Norveç'e gönderilmiş sonra da yerle bir edilmiştir. 'Irak'a demokrasi getireceğim' iddiasıyla giren Amerika,
dünyanın en zengin kütüphanelerine sahip Irak'ın binlerce yıllık kitaplarını, binlerce yıllık tarihi eserlerini çalıp ülkesine götürmüştür.
Bu hırsızlıkları yapan, suçsuz çocuk ve kadınları acımadan öldüren ve tecavüz eden Amerika, dünyanın jandarması değil, kendi çıkarı için öldüren-soyan-zorla alan eşkıyalar gibidir.
Amerika, şimdi de Suriye'yi vurma planlarında tüm masraflarını
'Arap Ülkelerinden' alacağını açıklamıştır!
Dünyanın en büyük devleti olan ABD, 'Dünyanın Jandarmalığından',
'El-Kaidenin taşeronluğu' işine soyunmuştur!
ABD Hava ve Deniz Kuvvetlerini, El-Kaidenin Hava ve Deniz Kuvvetleri gücüne çeviren Başkan Obama bu durumdan memnun mudur?
Ya demokrasileri ile övünen Amerikalılar?
Amerikalıların unutmamaları gerçek şudur;
İnsanları öldürüp, zenginliklerini alabilirsiniz ama akılları-vicdanları ve tarihi
öldürüp çarpıtamazsınız. Bu ayıplar bir zamanlar yok ettiğiniz Kızılderili soykırımı gibi alnınıza yapışıp kalacaktır!
'Arap Ülkelerinden' alacağını açıklamıştır!
Dünyanın en büyük devleti olan ABD, 'Dünyanın Jandarmalığından',
'El-Kaidenin taşeronluğu' işine soyunmuştur!
ABD Hava ve Deniz Kuvvetlerini, El-Kaidenin Hava ve Deniz Kuvvetleri gücüne çeviren Başkan Obama bu durumdan memnun mudur?
Ya demokrasileri ile övünen Amerikalılar?
Amerikalıların unutmamaları gerçek şudur;
İnsanları öldürüp, zenginliklerini alabilirsiniz ama akılları-vicdanları ve tarihi
öldürüp çarpıtamazsınız. Bu ayıplar bir zamanlar yok ettiğiniz Kızılderili soykırımı gibi alnınıza yapışıp kalacaktır!
KIVIRTMA UZMANI
Mısır'da ki darbeyi protesto etmek için AKP Hükümeti, Büyükelçimizi geri çekmişti. Dün TC Büyükelçisi tekrar Mısır'a gönderildi!
Mısır Hükümeti ise, 'Türkiye bizim içişlerimize karışıyor' gerekçesiyle Büyükelçisini Ankara'ya göndermedi!
Amerika'nın telkiniyle Büyükelçiyi Mısır'a gönderen Türkiye, cami avlusuna bırakılmış çocuk gibi yine orta yerde yapayalnız kalıverdi.
Türkiye'yi tüm komşularıyla papaz eden Davut oğlu, bakalım bu olayı nasıl kıvırtıp açıklayacak?
Mısır Hükümeti ise, 'Türkiye bizim içişlerimize karışıyor' gerekçesiyle Büyükelçisini Ankara'ya göndermedi!
Amerika'nın telkiniyle Büyükelçiyi Mısır'a gönderen Türkiye, cami avlusuna bırakılmış çocuk gibi yine orta yerde yapayalnız kalıverdi.
Türkiye'yi tüm komşularıyla papaz eden Davut oğlu, bakalım bu olayı nasıl kıvırtıp açıklayacak?
Hafta sonu için Selçuk Maruflu'nun gönderdiği bir fıkrayı size aktaralım. Herkes anladığı gibi yorumlamakta elbette ki özgürdür;
'Amerika'da bir süpermarkette, müşteri 'yarım kivi' almak istiyor. Tezgahtar bunun mümkün olmadığını söylüyor. Kavga çıkıyor, tezgahtar koşarak müdürün yanına gidiyor.
'Efendim, hayvanın biri yarım kivi almak istiyor' der demez şöyle bir arkasına dönünce ne görsün, müşteri onun arkasından gelmiş, ensesinde duruyor!
Tezgahtar hemen müşteriyi işaret ederek; 'Bu beyefendi de diğer yarısını almak istiyor, efendim' diyor. Müdür durumu anlıyor, adama yarım kiviyi mecburen verip gönderiyorlar.
Müdür bir saat sonra tezgahtarı çağırtıyor.
'Tebrik ederim, çok zekice davrandın, iyi idare ettin, nerelisin sen?'
'Brezilyalıyım efendim.'
'Amerika'ya niye geldin?'
'Brezilya cazip bir yer değil efendim, orada insanlar ya fahişe, ya da futbolcu!'
Müdür; 'Biliyor musun benim karım da Brezilyalı…'
'Yaaaaaa öyle mi, yenge hangi takımda futbol oynuyor?'
'Amerika'da bir süpermarkette, müşteri 'yarım kivi' almak istiyor. Tezgahtar bunun mümkün olmadığını söylüyor. Kavga çıkıyor, tezgahtar koşarak müdürün yanına gidiyor.
'Efendim, hayvanın biri yarım kivi almak istiyor' der demez şöyle bir arkasına dönünce ne görsün, müşteri onun arkasından gelmiş, ensesinde duruyor!
Tezgahtar hemen müşteriyi işaret ederek; 'Bu beyefendi de diğer yarısını almak istiyor, efendim' diyor. Müdür durumu anlıyor, adama yarım kiviyi mecburen verip gönderiyorlar.
Müdür bir saat sonra tezgahtarı çağırtıyor.
'Tebrik ederim, çok zekice davrandın, iyi idare ettin, nerelisin sen?'
'Brezilyalıyım efendim.'
'Amerika'ya niye geldin?'
'Brezilya cazip bir yer değil efendim, orada insanlar ya fahişe, ya da futbolcu!'
Müdür; 'Biliyor musun benim karım da Brezilyalı…'
'Yaaaaaa öyle mi, yenge hangi takımda futbol oynuyor?'