Her akşam elimde zap cihazı…

Severim ekranla köşe bucak oynamayı!

Bizim yerli dizilerde Allah için, efsane kötü adam rolleri var…

12 yıl süren 'Kurtlar Vadisi'nde…

Neredeyse küçük bir ilçenin nüfusu kadar 'nefret adam' öldü…

Yine de 'kötü adam' tiplerinin sonu gelmedi…

Ama…

Türk Sineması'nın son 65 yılına damga vuran…

Öyle bir 'kötü adam' karakteri vardı ki…

Seyirci rol gereği öldüğünde…

Hem sevinir hem de 'Gitti aslan gibi adam!' diye üzülürdü…

***

Sarışındı ve mavi gözleriyle…

Kadınların kalbini hoplatan bir aktördü…

Kadere bakın ki…

Milyonda bir bile örneğini bulamazsınız…

Doğduğu gün (10 Mart 1920 / Çarşamba)

Bu dünyaya veda etti (10 Mart 2008 / Pazartesi)

Yaşasaydı…

Dün (10 Mart) 100'üncü yaşını kutlayacak…

Sevenleriyle birlikte 'Dalya' diyecekti…

Kısmet değilmiş…

***

Türkiye'nin Ermeni asıllı vatandaşlarındandı…

Asıl adı; Kirkor Cezveciyan'dı…

İstanbul Bakırköy'de doğdu…

88 yıl burada yaşadı; son nefesini Bakırköy'de verdi…

***

Bakırköy'deki Bezazyan Lisesi'nden mezun oldu…

Yüz hatları çok dikkat çekiciydi…

Gösterişli bir delikanlıydı…

Ticarete atıldı; boru imalatçısı oldu…

Kesmedi o meslek; tuhafiyecilikte karar kıldı…

Hayatında bi'kez Bakrköy'den ayrıldı…

O da askerlik için…

Dostlarına Balıkesir'deki askerlik günleri için şöyle derdi:

'Gayrimüslim olduğum için elime silah yerine kazma kürek verdiler... Akhisar - Sındırgı yolunun yapımında emeğim büyüktür…'

***

Türkiye'nin 50'li yıllarından söz ediyoruz…

Ünlü sinema yönetmeni Lütfi Akad'ın asistanı Sırrı Gültekin

Çok yakın arkadaşıydı…

Teşvik etti; bastırdı ve…

1,83 metre boyunda, şık, yakışıklı ve fiziği yerinde…

Olgun erkek tiplemesine uygun bir portre çizmenin avantajıyla…

Tam 66 yıl önce…

'Öldüren Şehir' filmiyle kamera karşısına geçti…

Sinemaya meraklı genç kızların nefesini kesti…

***

Yarım asrı geçen aktörlük hayatında…

250'ye yakın film çevirdi…

Siyah-Beyaz dönemin de 'gıcık eden' kralıydı…

Renkliye geçişte de 'en yakışıklı kötü adam' rolü devam etti…

Seyirciyi azdırmayan…

Kendisinden nefret ettirmeyen bir 'kötü' adamdı…

Hem sarışın hem mavi gözlüydü…

Mesela…

Erol Taş gibi değildi…

Kent soylu, mevki sahibi zengin bir kötü adamdı!

Sadece sıkı bir aktör değildi…

Başka meziyetleri da vardı…

Mesela…

60'lı yıllarda altı filme yönetmenlik yaptı…

İki sinema filminin senaryosunu yazdı…

Yedi filmde yapımcılığı üstlendi…

İlk çevirdiği film, 'Öldüren Şehir'di…

1953'te kamera ve ramp ışıklarıyla tanıştı…

2003'te oynadığı TV Programı 'Yeşilçam Denizi' ile…

Sektöre veda etti…

Bi'daha hiç kamera karşısına geçmek nasip olmadı…

Sinemaya ise, 1977'de çevirdiği 'İkimiz de Sevdik' filmiyle…

'Hoşça kal' demişti…

***

Sinemaya kırgındı ama belli etmezdi…

İçini dökerken, yakınlarına hep şöyle derdi:

'Ne teklif gelirse gelsin, hep kötü adam oldum... Bu büyük bir dezavantajdı… Ne iyi bir rol gelir, ne de parası iyidir… Oysa kötü adam olmasa, jönler nasıl sivrilip sevilir?'

***

Yeşilçam'dan söz açıldı mı, adeta yüreği daralırdı:

'Bizde sinema güzel sanatlardan mıdır, sanayi kolu mudur belli değil… Çalışır çırpınırsın; beri tarafta 50 lira haftalıklı adama 150 bin liralık işi teslim ederler…'

***

Emekli oldu; oturamadı evde…

Yaşıtlarının takıldığı kahvelere de alışkın değildi…

Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda…

Kendi adını taşıyan bir Milli Piyango bayii açtı…

Yıllarca o işle avundu…

Eski topraktı, doktora gitmeyi sevmezdi…

Kızı Çiğdem Taşlıdan'ın yanında yaşıyordu…

Gribe yakalandı; bir ay iyileşemedi…

Hastaneye gittiğinde kansere yakalandığını öğrendi…

Kızına ve torununa daha sıkı sarıldı…

Son günlerini…

Kızının ve torunun gözlerinin içine bakarak geçirdi…

Geçmiş olsun'a gelenlere…

Son güne kadar hep 'İyiyim…' dedi…

Ölümden çok korkuyor ama belli etmemeye çalışıyordu…

Doğum tarihi olan 10 Mart'ta…

88 yaşında uykusunda bir melek gibi…

Bu dünyadan göçtü, gitti…

***

Büyük aktördü…

Yıllarca 'Hat Sanatı' ile ilgilendi…

Vefatı sonrası…

Bakırköy Ermeni Kilisesi'ndeki cenaze töreninde sergilenen…

Renkli boncuklarla bizzat yaptığı…

'Allah' lafzı ve Kur'an ayetleri…

Herkesin dikkatini çekmiş; hayranlık uyandırmıştı…

***

Sizlere…

Şakakları kırlaşmış bukleli sarı saçlı…

Kartal burunlu, keskin çizgili yüzü…

Derin bakışlı mavi gözleri ile…

Türk Sineması'nın unutulmaz aktörü…

Kenan Pars'ı hatırlatmaya çalıştım…

Kimimiz üstlendiği rol'den nefret etti…

Bazılarımız ise…

Sergilediği performans nedeniyle gizli gizli alkışladı…

Dikkatle izleyin, TV'deki yerli dramaları…

Daha bi'tanecik…

Kenan Pars ile karşılaştığınızı rahatlıkla söyleyebilir misiniz?

Nokta…

Sonsöz: 'Her yerde olmak gibi bir duan varsa, gönüllere gir… Çünkü sevenler, sevdiklerini gönüllerinde taşırlar… / Hz. Mevlana…'