Mafya-Terör-Kaçakçılık işlerinde bir kural vardır. Aralarına alacakları çömeze
ya suç işletirler, ya da suç işlemiş olanlardan seçerler.
Çömez yeni ise, bir defa suç işledi mi onun işi tamamdır.
Artık o tam bir 'eleman'dır. Reis'in tüm emirlerine uymak zorundadır.
Vur, öldür, çal, yak, yık kendisinden ne istenirse anında yerine getirir!
Bu uygulamanın benzerini cemaat-tarikat işlerinde de görürsünüz.
Cemaatin veya Tarikatın Patronu ne emir verirse, anında yerine getirilir. Tartışma, kendi fikrini söyleme zinhar yasaktır! İçlerine girdiniz mi, artık sizin için çıkış yoktur, ölüm hariç!
Bu genel bilgilendirmeden sonra esas konumuza dönelim.
Hataylı Sadullah Ergin, ilk-orta-lise eğitimini Hatay'da aldı. Önce Uludağ Üniversitesine sonra Ankara Hukuk Fakültesine giderek Avukat oldu.
Vakıflar İdaresinde 'Kamu Avukatı' olarak çalıştı. Daha sonra Refah Partisi-Fazilet Parti İl başkanlığı yaptı. İki partisi de kapatıldı.
Sonra AKP'ye girdi ve Milletvekili, Grup Başkanvekilli oldu.
Hürriyet Gazetesi yazarı Şükrü Küçükşahin, 2006 yılında çok önemli bir habere imza attı.
Haberde, AKP Grup Başkanvekili Sadullah Ergin'in bir bürokrata verdiği ve içeriğinde Hatay ilindeki arkadaşı olan partililere ihale verilmesi yönündeki direktiflerini gösteren kendi el yazısı ile yazılmış belge vardı.
Yapılan araştırma sonucu Hatay ilinde, 271 adet kamu ihalesinin tamamının 17 AKP'li yerel yönetici tarafından kazanıldığı ortaya çıkmıştı!.
Kamu İhale Kanunu'na tabi ihaleler arasında 140'ı mal alımı, 35'i hizmet alımı, 15'i yapım işi olan toplam 190 ihale ili ilgili, Kamu İhale Kurumu soruşturma başlattı ve ihalelerin tümünün mevzuata aykırı olduğunu açıkladı.
Skandal'ın ortaya çıkmasıyla birlikte kamuoyunun önüne 'Ali Dibo' ismi geldi!
Hatay'da, 'eş-dost kayırmacılığıyla, kamu kaynaklarının dağıtılmasını' anlatan bu deyim, bundan böyle Sadullah Ergin ile beraber anılır oldu. Ona yapıştı.
Sadullah Ergin tarafından yapılan 'kayırmacılık ve kamu kaynaklarını kanunsuz kullanma' suçunu ortaya çıkaranlardan biri olan Hatay AKP Milletvekili
Fuat Geçen, ak partisinden atıldı!
Yolsuzluğu ortaya çıkaran Kamu İhale Kurumunun hem yasası, hem de yöneticileri değiştirildi!
Sadullah Ergin ise, ödül olarak 'Adalet Bakanı' yapıldı.
Yargının bağımsızlığını kaybedip siyasi iktidarın emrine girmesi, 'Hukuk Devleti' ilkesinin paspas edilmesi, bazı özel Yargıç ve Savcıların 'tetikçi-aklayıcı' olarak kullanılması, insanların sahte dijital delillerle zindanlarda tutulması,
Türk Ordusunun komuta heyetinin 'Özel Mahkemeler' tarafından
biçilmesi hep 'Ali Dibo' ismi takılan Sadullah Ergin döneminde oldu.
Bakan Ergin, Türk Milletinin kendisine yapıştırdığı 'Ali Dibo' lakabını ne kadar çok hak ettiğini dün 'Suçsa, Ben Bu Suçu İşliyorum' diye tüm Yargıç ve Savcılara rest çekip, gözdağı vererek kanıtladı. Bu sözü terör örgütü yöneticileri ile görüşüp, onlara yardım etmenin suç olduğunu bilmesine rağmen söyledi.
Adalet Bakanı, yürürlükte olan yasalara göre 'Suç' olan davranışlarını sahiplenip, herkese meydan okuyor.
Yasaları takmayan ve bile-bile suç işlediğini kendi ağzından kabul eden bu Bakan, başkasından yasalara uymasını nasıl isteyebilir?
Örneğin, kendisini herhangi bir havaalanının VİP Salonunda gördüğümde,
'Siz ne biçim bir Bakansınız? Eli kanlı terör örgütü lideri ile görüşmenin, onu 'devlet adamı' statüsüne çıkarmanın suç olduğunu bildiğiniz halde, nasıl böyle davranıyorsunuz' desem, bir büyüğü olarak kulaklarını çeksem ve
'Konuşma Dibo Bakan, suçsa ben bu suçu işliyorum' desem ne olacak?
Dünyanın gözü önünde suç işlediğini ve kimseyi takmadığını söyleyen bir Adalet Bakanı karşısında susan-korkan hangi Yargıç, hangi Savcı beni yargılayacak?
Bu Yargıç ve Savcıların görev bilinci ve meslek ahlakı, sadece bizim gibi vatanseverleri görünce mi ayağa kalkıyor?
Değerli Okurlar;
Bu yazı bir ikaz, bir had bildirme, bir hizaya çekme yazısıdır.
Türk Milletine, Türk Tarihine, Türk Yargısına kafa tutan açıkça hakaret eden bir Bakana ve görevini yapmayan yargı mensuplarına burasının Suriye ve Hırvatistan olmadığını, her yapılanı bildiğimizi ve herkesin eninde sonunda hesabını vermek zorunda kalacağını hatırlatmak istedim.