Bayramlar insanlarımızın büyüklerini, dostlarını, arkadaşlarını, sevdiklerini ziyaret ettikleri veya uzaktakileri aradıkları özel ve birliğimize güç katan günlerdendir. İletişim teknolojisinin çok geliştiği bu çağda, bu arayışlar için bol miktarda araç da var.
Bu bayram da, Türkiye’’nin her tarafından yüzlerce arkadaşım, özellikle siyaset arkadaşlarım aradılar, Demokrat Partinin durumu hakkında dertleştik. Siyasetin en güzel taraflarından biri, hemen her yerde bir gerçek dostunuzun bulunmasıdır. Zaman zaman düşünürüm. Türkiye’’yi dolaşmaya kalksam ve her arkadaşıma bir gece konuk olsam, acaba kaç sene gezebilirim diye. Dostu arkadaşı, arayanı çok olana ne mutlu’…
Demokrat Partinin İl-İlçe yöneticileri, Belediye Başkanları, sempatizanları hepsinin ortak sorusu şu idi;
’“Ne oluyoruz?Bu Genel İdare Kurulu ne yapmak istiyor?Kongre yapmak niyetleri yok mu?Partiyi geçim kapısı yapan bir kısım GİK Üyeleri ne zaman yakamızdan düşecekler?Niçin başka bir partiye yamanmak istiyorlar? Koskoca bayram geçti, partinin parasıyla bize mesaj atan birkaç kişiden başka ne arayan var, ne de soran?Bunların hiç utanması yok mu?’”
Benzeri soruları, geçmişte başka partilerde çalışmış veya oy vermiş ama bugün için oy verecek parti bulamayan ve AKP’’de umduğunu bulamayan kişiler de soruyorlar.
Siyaset bilimcilerinin, siyaset adamlarının ve bu işi bilenlerin ortak kanaati;
AKP’’yi muhalefete düşürecek ve hesap vermeye mecbur bırakacak tek siyasi hareket, merkez’’de bir partinin canlanması ve ilk etapta %20 oy tabanına oturmasıdır. Bu hareketle hem ülkenin önü açılacak, hem ülkenin birliği ve bütünlüğü korunacak, hem Cumhuriyetin temel değerleri korunma altına alınacak, hem de uygulanacak yatırıma-sanayiye- istihdama dayalı ekonomik politikalarla piyasalarda canlanma sağlanacaktır. Ayrıca dış politikada bozulan denge yeniden Türk Milleti lehine düzeltilecek ve dış politikada özlenen milli duruş sergilenecektir.
Bu yapılmadığı, CHP’’nin yeni yönetim kadrosu ile yalpalamaya devam ettiği, MHP’’nin merkeze yerleşme gayretleri doğru adamlarla hayata geçirilmediği takdirde önümüzdeki seçimlerden de AKP birinci parti olarak çıkar ve Atatürk Türkiye’’si, ’“hırsları akıllarının bir karış üzerinde’” olan siyaset cüceleri tarafından, ’“tek adam faşizminin’” kucağına atılır.
Merkez’’de birliği ve bütünleşmeyi sağlaması ve Türk seçmenine güven vermesi gereken parti, Demokrat Parti olmalı idi. Türk siyasetinin en tecrübeli Genel Başkanı Sayın Cindoruk bu işi başarabilecek donanıma ve iddiaya sahip biridir. Fakat hangi sebeple olduğunu anlayamadığım bir nedenle bırakın bütünleşmeyi, neredeyse AKP’’nin önünü açacak ona yol verecek davranışlarda bulunuyor.
Siyasetin değişmez kuralı şudur; ’“Siyasette iddian kadar yaşama hakkın vardır’”. Önce kendinize, ekibinize, bilginize güveneceksiniz. Milletin derdi sizin derdiniz olacak. Hafta yedi gün, siz sekiz gün çalışacaksınız. Yirmidört saat siyaset yapacaksınız. Türkiye’’nin her yerini karış karış gezeceksiniz. Milletin sesi olacaksınız, çözüm önerilerinizi, yapacaklarınızı bıkmadan usanmadan anlatacaksınız. AKP İktidarından korkan insanlara güven vereceksiniz. AKP’’nin her yolsuzluğunu millete anlatacaksınız. Bunun için gereken yeterli enerjiye ve temiz bir geçmişe sahip olacaksınız. Veremeyeceğiniz hiçbir hesabınız olmayacak.
Bu çalışmayı yaptığınız takdirde, millet sizi layık olduğunuz yere getirecektir. Tüm bu saydıklarımı en iyi bilenlerden biri Sayın Cidoruk’’tur.
O zaman sorulması gereken soru şu olmalıdır;
’“Niçin, bu çalışmaları yapmıyorsunuz?Sizi engelleyen kim?Sizce şu an Demokrat Parti’’nin oy oranı yüzde kaç ? Hem bunları yapmayıp, hem de o koltukta oturmayı ve teşkilatlarda çalışan kişilerin umutlarını yok etmeyi içinize nasıl sindiriyorsunuz?’”
Demokrat Parti’’nin Genel İdare Kurulunun, ’“müteahhit beslemesi haricindeki’” ve siyaseti geçim kapısı yapmayan üyeleri,İl Başkanları, İlçe Başkanları, Belediye Başkanları sizler ne bekliyorsunuz?Sizin kadrolarınızın içinde, gömlek cebinden on tane Tayyip çıkaracak adamlarınız var. Siz de mi beyin felcine tutuldunuz?Ülkenin nereye gittiğinin farkında değil misiniz?Bir araya gelin, partinin başından bazı sülükleri defedin, kapılarınızı açın, göreceksiniz Türk Milleti de size bağrını açacaktır.
Ya bunları yapacaksınız, ya da şikayet etmeyeceksiniz. Görev sizlerde’…